AK Parti neden kaybetti? CHP ne yaptı da kazandı?
Seçim gecesinden başlayacak olursak;
CHP kazanınca; AA dezenformasyon yapmadı! YSK iktidarın kurumu gibi çalışmadı! Oylar çalınmadı! ‘Diktatör!’ seçimlere müdahale etmedi ve ağır bir yenilgi aldı! CHP yöneticileri için böyle bir akşam geçince, kaybettiği seçimlerde yaptıklarının yalan ve algı ve çamur siyasetinden ibaret olduğunu bir kez daha tasdikli olarak görmüş olduk.
****
Seçime gelirsek;
Her zaman söyledik, bu seçimden önce de söyledik; Demokraside yetki milletindir, sözün sahibi odur, patron odur. Ne diyorsa o. Kazanan teşekkür edecek, kaybeden şapkayı önüne alıp düşünecek, muhasebe yapacak.
***
Dolayısıyla AK Parti için şimdi muhasebe zamanı. “Beni bugüne kadar girdiğim tüm seçimlerden 1. parti çıkara AK Parti ne oldu da bu kez ikinciliğe düşürdü. Nerede hata yaptım neyi eksik yaptım?” diye sorgulayacak, özeleştiri yapacak bunlara yönelik çözümler geliştirecek.
Gücünü milletten alan, millete asla tepeden bakmayan, yanlış yaptığında da millete dönen Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Millet kazanmıştır, irade kazanmıştır, söz söylenmiş, sandık kapanmıştır” diyerek zaten bunu gösterdi, 10 ay önce ve daha önce kaybettikleri seçim sonrası millete yapmadıkları hakaret bırakmayan CHP zihniyetine de ders verdi.
***
Sonuçlara gelirsek bana göre CHP’liler de dahil kimse böyle bir sonucu beklemiyordu. Kim derdi ki Adıyaman CHP’ye geçecek? İstanbul ve Ankara’nın özellikle de İstanbul’un başa baş geçeceği CHP’nin de AK Parti’nin de kazanabileceği ifade ediliyordu. Sonuç sürpriz olmadı ancak puan farkları sürprizdi. Ancak Milletin feraseti her şeyin üstündedir. Öyle ince dizaynlar yapar ki şaşırtır.
Nihayetinde CHP, AK Partiyi geçti, yarım asır sonra birinci parti oldu. CHP’ye 10 ay önce “Size ülke edilmez” diyen mille, AK Parti’ye uyarı için yerel seçimde yaptı. Yani seçim yerel, mesaj genel diyebiliriz.
***
Peki neden böyle oldu?
Bunlar kamuoyunda ekranlarda tartışıldı, konuşuldu, tartışılmaya da devam edecek.
Bana göre en büyük neden, “ekonomik” durum oldu. “Ki; AK Parti’nin rakibi kendisi yani “ekonomi”, keşke emeklilerle ilgili adım atılsaydı” diye seçimlerden önce bu sütunlardan dile getirmiştik. Mutlaka başka nedenler de var ama bana göre en büyük neden bu.
Ekonomik nedenler derken aslında burada miktar ve rakamlardan ziyade ben “gelir dağılımı adaletsizliği” olarak değerlendiriyorum.
Şöyle ki; Türkiye son 3 yıldır çok önemli badireler yaşadı. Krizler, Rusya-Ukrayna Savaşı ve deprem felaketi… Zorlu sınavların da bir ekonomik bedeli ve yansıması olsa da Türkiye krizlerden aslında büyüyerek çıktı.
Vatandaş “Tamam varsa katlanmamız gereken bir zorluk hep birlikte bunu yaşayacağız” diyerek yaklaştı ve sonuçlarına katlandı.
Ancak süreçte işte o bir taraf da “sıfır araba” kuyrukları bir tarafta da “ucuz yağ” kuyrukları bu dengesizliği ve kapitalin sermayenin bu krizlerde büyürken dar gelirlinin ödediği bedelin daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Örneğin 1 milyon liralık evin fiyatının 2 milyona çıkmasının; dar gelirliye, 17 bin lira alan asgari ücretliye yansıması 6-7 bin lira olan kira fiyatının 10- 15 bin TL’ye yükselmesi şeklinde yansıdı.
Bu kriz zamanlarında ortaya çıkan kibarca da “fırsatçı” denilerek bana göre iltifat dilen modern hırsız, modern soyguncu, modern gaspçı diyorum, maalesef engellenemedi!
Yarın da engelleneceğinin garantisi yok. “10 liralık vurgun yap yakalanmazsan hepsi cepte, yakalanırsan 2 lirasını ceza olarak ödersin 8 lirası cepte” ceza sistemiyle bir yere varılamayacağı açıktır. Bu ülkede nerdeyse 4 yıldır fahiş fiyat gündemden düşmüyor. Çünkü ceza sistemi bana göre içler acısı.
Belki başka bir yazı konusu ama Türkiye’de adli cezalar gibi ekonomik cezalar da caydırıcı olmaktan uzaktır. Onlarca kez suç işleyip hala sokakta gezmenize izin ceza sistemiyle bunları önleyemezsiniz! Suçlularla, vurguncularla gerektiği gibi mücadele edemezsiniz. Masum namuslu ve dürüst insanların haklarını koruyamazsınız!
22-23 yılda Türkiye’ye her alanda çağ atlatan ülkeyi 4 kat büyüten AK Parti’nin artık bu ustalık döneminde; bu vurgunculukla mücadelede, gelir dağılımı adaletsizliği ve refahın tabana yayılması noktasında makro anlamda yapısal aşama kaydetmesi şarttır. “Para” ve “Faiz” üzerine kurulu küresel kapitalist sömürü düzeninde bunu yapmak hiç de kolay değil ama mutlaka belli oranda başarılması gerekiyor. AK Parti’nin tabi yine liyakat, adamcılık gibi ki kimi noktada haklı olan eleştirileri de dikkat alması ve gerekli adımları da gerekiyor.
Sayın Cumhurbaşkanının "Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz" sözleri zaten her şeyi özetliyor.
Tabi on yıllarca bu ülkede bir numaralı sorun “terör”dü. Caddelerde sokaklarda patlayan bombalardı, yitirilen canlardı. Terör bitme noktasına getirilirken bugün o zamanki ekonomik duruma göre çok çok ileride olmasına karşın" ekonomi" ilk sıraya yerleşti. Bu açıdan bugün gelinen ülkemiz ve milletimiz adına aslında sevindiricidir.
CHP NE YAPTI DA KAZANDI?
Burada asıl soru şu:
Türkiye’ye her alanda 22 yılda çok şey yapan AK Parti yapamadıklarından dolayı kaybetti de, ülke ve millet düşmanlığı yapan, hizmet yapmayan CHP ne yaptı da kazandı?
Hatırladıklarımı söyleyeyim;
- Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinden sonra millete, özellikle de deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza bol bol hakaret ettiler.
- Özgür Özel, 15 Temmuz kahramanlarına “zibidi” diye hakaret etti.
“Konya’da Kayseri’da içki içemiyoruz” diye ortalığı yıktı geçti. Ki koca bir yalan. Öyle bazı CHP ile özdeşleşen şehirlerde olduğu gibi her köşe başında satılmıyor olsa da tekel bayileri ve içmek isteyenler için mekanlar var.
- “Atatürk diyor ki;” deyip Anıtkabir’le adeta rabıta kurarak kendi deyimiyle, “Atatürk istismarcılığı” yaptı.
- Verdiği sözleri tutmayan, remel atmama törenleriyle çığır açan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bunlar hatırlatılınca özür dileyeceği ya da en azından pardon deyip mahcup olacağı yerde “Ben hatırlamıyorum” deyip siyasi pişkinlikte zirve yaptı.
“1 tane bile çıkarmayacağız namus sözü” dedikleri belediyeden 35 bin işçiyi çıkarıp yerine kendilerinden 45 bin kişi alınmasının yanında İmamoğlu’nun verdiği sözleri hatırlamaması devede kulak kaldı.
- Murat Kurum günlerce hazırladığı projeleriyle İstanbul’a yollar, tüneller, metro ağları, büyük kentsel dönüşüm vadederken o “süt” ve “mama” vadetti.
- Belediyede “jakuzi” diye iftira attılar “duşakabin” çıktı.
Bir kez daha iftira ve algı siyasetinde ne kadar usta olduklarını gösterdiler, gerçekten helal olsun ben tebrik ediyorum!
- “Yol yaptıkça trafik artıyor” diyerek “Hızlı Tren göçü artırır” diyen Temel Karamollaoğlu’na nal toplatan Ankara BB Mansur Yavaş tarihi farkla yenden seçildi.
Mansur Yavaş’a tavsiyem kökten çözüm için “Otomobil fabrikalarının kapatılması için mücadele etsin ya da trafikte “tek beygir” dönemini başlatsın garanti çözer. Biraz yollarda at, eşek gübresi fazlalaşır o da park ve bahçelerde kullanılmak suretiyle Ankaralılara yeşil alan olarak geri döner.
- Sonra “Çakma Vali”, Behzat Ç. İmam Hatip Liselerini hedef aldı, Etimesgut’a başkan oldu!
- Heykel açılışları, çeşme açılışları vs…
Çoktur ama aklıma gelenler bunlar. İşte CHP böyle yaparak birinci parti oldu.
Yani sorunun cevabı: CHP yine CHP’liliği yaparak kazandı.
****
Ya da CHP kazanmadı, AK Parti kaybetti: AK Parti’ye yukarıda bahsettiğimiz nedenlerle uyarı için vatandaş bu bedelleri göze aldı. Aksi durumu söylemek CHP’lilerin yaptığı gibi millete hakaret ermek olur.
Yoksa İstanbullu vatandaşlarımız mesela; mezarlıklara yeni ibrikler alınsın, yeni yeni çeşmeler ve heykeller açılsın, yeni yeni temel atma törenleri yapılsın diye “sütümü içerim otobüsümü iteklerim”, “mamamı yerim metro raylarında yürürüm” diye oy vermemiştir herhalde. (Bu arada seçim bitti her gün yürümeye devam ediyorlar. Birisi sosyal medyadan haberin altına yorum yapmış, İmamoğlu sağlık için yürütüyor diye)
“Musluklardan içilmeyecek su akmaya devam etsin” diye de İmamoğlu'na oyvermemiştir herhalde, ki hakkını yemeyelim İmamoğlu damacana pompalarını seçimden önce peşin peşin ücretsiz damacana pompalarını dağıtmış.
KONYA YİNE FARKLI
Birkaç cümleyle Konya seçim sonuçlarını değerlendirirsek; rakamlar çok açık; AK Parti’nin kayıp oyları YRP’de toplandı. Her yerdeki düşüş gibi oy ve belediye sayısındaki düşüşe karşın Konya yine farkını gösterdi. Konya için bu 5 yıl elbette hizmetlerin katlanarak artacağı bir olacaktır.
***
Yeniden Refah’a gelecek olursak;
Bu seçimler gördüğümüz şeylerden birisi Bay Kemal’in kurduğu 6’lı Masanın beka meselesinin olmadığı seçimde sandıkta konsolide olmasıdır. Buna karşın Cumhur İttifakı birlikteliğini koruyamadı. Bunun başını çeken parti de Yeniden Refah oldu. Her ne kadar 30 puan fark yiyip dedikleri gibi birinci parti olamasalar da hakkını teslim ediyoruz, belediye sayısıyla önemli bir başarı elde etti. Erdoğan karşıtı cephenin kazandığı, CHP’nin birinci parti çıktığı seçimde karşı cephede yer alan Yeniden Refah’ın da kazanması normal oldu.
Yüzde 35 oy alan alan AK Parti’de kaybetme üzüntüsü yaşanırken yüzde 6 oy alan Yeniden Refah’ta zafer sarhoşluğu yaşanıyor.
Yeniden Refah’taki zafer sevinci CHP’yi de solladı geçti.
Enişte (Mehmet Altınöz) CHP’den önce, “erken seçim” demeye başladı.
YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan, “İktidara sarı kart gösteren millet, kırmızı kart göstermesini de bilir” dedi.
Erbakan’ın sözleri kesinlikle doğru hiç şüphe yok. Ne var ki;bu millet AK Parti’ye kırmızı kart göstermesini de bildiği gibi bu politikayla, bu kibirle devam ederse YRP’ye verdiği oyları geri alıp Saadet’in durumuna düşürmesini de bilir!
***
CHP’nin de Yeniden Refah’ın da muhalefetin de bilmesi gereken şudur:
Türkiye 10 ayda 2 seçim yaptı. Halk kararını verdi.
Ülke yönetimini AK Parti’ye, Cumhur İttifakı’na, belediyelerin çoğunluğunu da CHP’ye ve muhalefete teslim etti.
Türkiye artık 4 yıl seçimden uzak bir dönem geçirmelidir.
Etrafımız; Ortadoğu ve Dünya ateş çemberi.
Bu yüzyıl başladığı gibi bitmeyecek. Bu günler dünyanın ve insanlığın iyi günleri. Dünyada dengelerin alt üst olduğu, büyük olayların olacağı maalesef kan ve gözyaşının zirve yapacağı güç odaklarının el değiştireceği bir yüzyıl olacak. Kuraklık da cabası…
Dolayısıyla Türkiye, dünya savaşı da dahil her şeye her türlü olumsuzluğa ve felakete hazırlanmalıdır.Bu ülkenin kaybedeceği bir dakikası yok, daha yol alması gereken çok mesafe var.Seçimsiz 4 yılda hedefimiz; ülkeyi 1 kat daha büyütmemiz 1 trilyon dolarlık GSYH daha oluşturmak olmalıdır.
Seçimsiz geçecek bu 4 yılda; ülkeyi 22 yılda 4 kat büyütüp uçak füze yaparak 28 Mayıs’ta milletten onay alanlar bunları yapmaya, heykel yaparak çeşme açarak ibrik dağıtarak 31 Mart’ta onay alanlar da; bunları yapmaya devam edecek.
Herkes işine bakacak!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.