Amsterdam-Ankara Hattı…
Amsterdam- Ankara hattında gerçekleşen gerilim kime yarıyor?
Bu soruyu önce kendime sordum.
Hollanda devletinin başında bulunan mevcut hükümetin neden bu kadar sert tavırlar içerisine girip de, ağzı salyalı faşist köpekleri ve “alçak” adamları vasıtasıyla tırmandırdığını düşündüm.
Karşıma Hollanda genel seçimleri çıktı.
Hollanda bugün sandığa gidiyor.
“Alçak ülkeler”in eyaletlerinden oluşan Netherlands’ta genel seçimlere 30’a yakın parti katılıyor. Bu partilerden yedisi ancak mecliste sandalye elde edebiliyor.
Hollanda Meclisi’nin toplam sandalye sayısı 150.
Hollanda’da seçimler iki parti arasında kıyasıya bir mücadeleye sahne oluyor.
Her iki parti de göçmenler üzerinden oy devşirmeye gayret ediyor ve seçim propagandalarını buna göre yapıyorlar.
Hollanda’da 56 sayfadan oluşan büyük gazeteler ve medyada, ırkçı faşist partinin genel başkanı ile mevcut hükümetteki başbakanın partisi arasında çarşaf çarşaf açıklamalar yer alıyor. Amsterdam-Ankara arasındaki gerilimli olaylardan dolayı Türkiye ve Türkler, üç-dört günden bu tarafa Hollanda medyasında manşetlerden ve ilk sayfalardan hiç inmiyorlar.
İki gün önce her iki lider bir televizyon ekranında boy göstererek kendi fikir ve düşünceleriyle iktidara geldiklerinde neler yapacaklarına dair vaatlerini ekran başındaki seçmenleriyle paylaştılar. Karşılıklı olarak birbirlerini yoklayarak performanslarını ortaya koydular.
Avrupa ve Amerika’da demokratik olarak oluşmuş böyle bir gelenek var.
Liderler ekranlara çıkarak kozlarını gayet demokratik bir şekilde ve hoş bir üslûpla paylaşıyorlar. Takdir seyirciye, seçmenlere, kamuoyunu etkileyen gazeteciler ile yorumculara kalıyor.
Bizde maalesef böyle bir gelenek de temayül de yok. Liderler haftada bir Meclis’te kendi salonlarında ve diğer günlerde de değişik yerlerde düzenlenen basın toplantılarında çok sert açıklamalar yapmakla yetiniyorlar. Birbirlerine karşı hitap dilinin kabalığı bir tarafa üslûp olarak da kullandıkları çirkin kelimelerle konuşmayı da birer marifetmiş gibi addediyorlar.
Parti liderleri arasındaki karşılıklı atışmalar haliyle tabana da sirayet ediyor.
***
Hollanda’dan arkadaşım Güngör Konevi’yle seçimler üzerine biraz hasbihal ettim.
“Hollanda’da neler oluyor? Türkiye’nin atraksiyonu mevcut başbakanın partisine kaç puan kazandırdı?” diye sordum.
Kendisinden “Irkçı partiyle baş başa gidiyordu. Başbakanın partisine en az üç milletvekili kazandırdı. Şimdi o partiye beş-altı sandalye fark attı. İstediği de buydu.” diye cevap aldım.
İslam düşmanı ırkçı partinin çıkaracağı milletvekili sayısı 22 gözüküyor. Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi’nin lideri olan başbakan Mark Rutte, Türkler üzerinden yaptığı siyasi atakla 27 sandalyeye yükseldi. Siyasette bir puanın bile o kadar çok etkileyici fonksiyonu vardır.
***
Hemşehrimiz ve 80 dönemi arkadaşlarımızdan AK Parti’den İzmir Milletvekili olan Hüseyin Kocabıyık, bir televizyon programında, Hollanda’daki olaylar sebebiyle “EVET” oylarının iki puan yükseldiğini açıklamıştı.
Yâni Hollanda’daki olaylar karşılıklı olarak politikacılara yaramıştır. Devletlerarası olarak hangisine yaradığı ise; Hollanda’daki seçimlerin sonucunda ve Türkiye’de de 16 Nisan’da yapılacak olan Referandum’un neticesinde ortaya çıkacak.
***
1998’den beri Hollanda Meclisi’nde İslam’a karşı bir siyaset yürüten ırkçı Özgürlük Partisi başkanı Geert Wilders, bir açıklamasında “Sorunun temelinde faşist İslam, Allah ve Muhammed’in hasta ideolojisi var; bu ideolojinin kaynağı da ‘İslamî Kavgam’ yani Kur’an’dır” diyor.
Hollanda (Amsterdam) - Türkiye (Ankara) arasındaki gerilim hattına birde bu zaviyeden bakmak gerekir diye düşünüyorum.
Siyaset iki ucu sivri değnek gibi bir o tarafa bir bu tarafa doğru o gerilim hattında akıp gidiyor. Türkiye ve mevcut iktidar partisi bu hattan kendi yararına potansiyel bir güç elde edecek mi?..
Kocabıyık’a göre 2 puan elde etti bile.
***
Hollanda’da bir de Türklerin kurduğu DENK adlı bir siyasi parti var. Partinin genel başkanı Selçuk Öztürk. Meclis başkanı ise Tunahan Kuzu. 2015’te kurulan parti, bu seçimde 3 milletvekili çıkarabilecek güçte görünüyor. Sloganları ise şu: “Hollanda tekrar hepimizin!”
Arkadaşım Konevi, Hollanda’da yaşayan Türklerin sandığa gitme oranının düşük olduğunu belirterek “Topyekûn gitsek siyasetin yönünü değiştiririz” dedi.
Haksız da değil. 400 bin Türk (Hollanda vatandaşı)’ün yaşadığı Hollanda’da sandığa gitseler 18 milletvekili çıkarıyorlar.
Soru şu: Hollanda’da ırkçı parti iktidara geldiğinde Türkiye, Hollanda’ya karşı nasıl bir dış politika izleyecek?
AZİZİM DİYOR Kİ…
Almanya-Hollanda arasındaki gerilim hattı ülkeler arası seçimlere endeksli olarak çalışıyor.
“EVET” ve “HAYIR” oyları bu gerilim hattında gidip geliyor.
Fazla yükleme kimi çarpar bilemiyorum?
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.