Bir köşe masalı
Bir masalla mutluluk bırakalım kalplere
Evvel zaman kalbur saman içinde diyerek anlatmayacağım masalımı ne evvel zaman ne kalbur saman içinde olmuş bu yaşananlar ne cinler top oynamış ne ağaç konuşmaya başlamış. 2 tane kâşif çocuğun tavan arasında dede yadigârı tozlu kitap ve kutuları karıştırırken bulduğu bir mektup ile başlamış bu masal.
Evet 2 küçük kaşif yanlış duymadınız Hüma ve Selim küçük yaşta eğitim almış 12 yaşında kaşifler. Uzun zamandır araştırma yapmaya bir şeyler aramaya çıkmadıkları için sıkılmışlar o koskoca yalının içinde. Yalıda ne yalı ama koskoca Osmanlı Yadigarı Sultan Abdülhamithan zamanındaki muhteşem yalılardan. Anneleri Arkeoleg oldukları için Selim ve Hüma’ya Kaşifçilik okçuluk ata binme Osmanlıca ve Numüzmatik dersleri aldırmış. Çocuklar aylardır dersten kafalarını kaldırmadıkları için uzun zamandır haylazlıkta yapmamışlar. Selim yine bu sıkıcı günde tozlu hayallerin içinde iken Hüma’nın sert bir darbesi ile çıkmış hayallerinden efendim Hüma yine ne oldu Hüma; Selim sıkıldım artık uzun zamandır bir şey ne arıyoruz ne buluyoruz buna çare bulmamız lazım. Selim; Hüma aklıma gelen bir şey mi var yoksa bu bir yaramazlık işareti mi deyince Hüma kocaman gözlerini açıp Selim’in üstüne doğru eğilip tavan arası Selim tavan arası orada mutlaka bir şeyler vardır.
Annemin orayı kitlemesin de vardı bir hikmet. Hazır annemde yokken değerlendirelim. Selim; Hay akıllı Hüma kendi ağızınla söyledin kilit var diye nasıl açıcaz üstelik kilit şifreli ayriyeten abartmıyorsam annem oranın bir kapısının daha olduğunu ve onunda kilidi olduğunu söylemişti. Hüma; Selim Allah aşkına ya şifreyi bulmakta ne var anahtar da zaten bilindik yerde sen o işi oldu bil. Nasıl yani demesin mi şaşkın bir ifade ile Selim. Hüma; Annemin odasında dolap var ya hani büyüteç, kutuların sikkelerin olduğu dolapta sedefli kutunu içinde. Bunun için plan kurmaya gerek yok. İkindi çayında hizmetli hanımlar aşağıdaki iken bizde fırlarız. Ardından ver elini tavan arası, hay aklınla bin yaşa Hüma. Haydi, o zaman bu işi halledelim. Evet Hüma ve Selim sekiz gözüyle ikindi çayının saatini beklediler. Hizmetliler çay saatinde, çay odasını hazırlayıp, servis ediyorlardı. Kendileri de bu vakitte mutfakta bekliyorlardı. Sanki farklı bir gündü Hüma ve Selim için. Belki uzun zamandır bir şey yapmadıkları için farklı duygular içinde olabilirlerdi. Çay saati çoktan gelmişti. Hüma ve Selim çay odasında ki yerini aldılar ve çay içmeye başlamışlardı. Hizmetliler çay odasında ikizleri görünce hemen aşağıya mutfağa indiler. Mutfakta ne mutfak ama!
Merdiveni uzun yerinde tam dibindeydi. Resmen in in in in bitmezdi. Onlar ineceklerde, çay içeceklerde, birde arada boş lakırdı yapacaklar oooooo ooo gel keyfim gel. Zaten yavuz bey eve geç gelecekti. Hatice hanım deseniz bir hafta yoktu. Bu arada Hatice Hanım ve yavuz bey bizim kahramanların anne ve babasıdır. Bir hafta dedik ya; mevsimler döner, yağmurlar yağar, sel olur, ekin biçilir, reçeller yapılır, kavanoza doldurulur. Hüma ve selim işi çoktan halledip toz olurlardı. Bu işi bu vakte bulmaları nasip eseri olsa da onlar için en güzel vakitti. Asıl mesele yukarıda ki çalışma odasına nasıl çıkacaklardı. Merdivenler dik ve yorucu idi. birde taaaa dördüncü katta, çık çıkabilirsen. Çık anam çık, çık babam çık! sonunda çıkabilmişlerdi. Kapıya koşar ve heyecanlı eden adımlarla giderken, bir baksalar ki! Kapı kilitli. Olamaz! Diye söylendi selim; “Hüma bunu hesaba katmışıydın?” al işte hadi vazgeçelim bu işten. Bu kapı açılmaz. Hüma; “Yapma Selim, buraya kadar geldik. Ben pes mi edeceksin? Hem deliğe bak anahtar boyutunu hayal et. ve beni kapının önünde bekle. Nereye gidiyorsunuz? diye seslenen Selim’in sesi adeta kargaların ağlama sesini hatırlattı Hüma’ya sakin ol, Selim her anahtarın yedeği vardır. Çaprazla odaları babamın odasına gidiyorum. Sen sadece bekle, koşarak babasının odasına gitti. Hemen anahtar dolabına gitti. Hüma bir anahtar seçti deliğe göre. Ve koşarak selimin yanına, selim altı sene geçti sanki neredesin Hüma? abartma selim geldim hadi dene şunu. Selim hemen aldı anahtarı elinden çokta küçükmüş anahtar. Bu anahtarı yaparken demirci dükkânındaki bütün demirleri satın mı Aldı. Bu ne şimdi! Diyerek kocaman anahtarı deliğe soktu ve sonunda kapı açılmıştı. hadi acele edelim hizmetliler çıkmasın karşımıza. Tamam, da taaaa neredeler nasıl gelsinler! Haklısın dedi selim. Ardından bir tıkırtı hani taa mutfaktalardı Hüma? Bak ses geliyor. Hüma, Selim masaldayız şuan yani illaki mutfak zemin katta olacak, yerin dibinde olacak sende. Yoksa uzak mı? iki kat aşağısı. Hadi çabuk ol. Tamam tamam. anahtar sedef kutuda. Selim,-tamam aldım. Bu ses ne deyince, Bahide hanım koş çabuk bize sesleniyor. Hemen odamıza. Hadi tamam. Hah yani masal diye abarttık da keşke beynimize böyle odaklamasaydık. Yaaa tamam laf kalabalığı yapma hızlı ol kilitle şu kapıyı çıkalım. Derken koskoca vücudu ile dikildi karşımıza ve tuttu bizi, ne yapıyorsunuz bücürler, deyince selim tutuldu birden te te tey derken hemen girdim araya sürpriz yapacaktık annemize, ne sürprizi dedi.
Bahide Hanım, ya sürpriz söylenir mi? dedi hayır dedi bahide hanım. o zaman annem gelince öğrenirsin. İyi peki, inşallah kırık dökük çıkmaz karşımıza. Çıkmaz çıkmaz hadi gidin bakalım odanıza. Gidelim hadi selim tavan arası yoluna. Selim korkusundan kendine gelememişti Hüma tamam selim geçti. Ayrıca te te tey ne ya acayipsin. Sonunda o koca parlak kapının karşısındayız. Gerçekten bu kapı çok değişik dedim biran ve evin odalarının hiçbir kapısına benzemiyor. Şifre ne olabilir? Bence yalının yaptırıldığı tarih. yok artık dedi Selim, Emin misin? Annem her ay şifreyi değiştiriyor. bence şimdi mısıra gittiği için mısırla alakalı bir şey yapmıştır. Mısır seferinin tarihi dedi heyecanla Hüma. Hay aklımla bin yaşayayım. Biliyor musun mısır seferinin tarihini? Yani kızım koskoca selim tabi biliyorum ben. iyi hadi o zaman gir bana da söyle şifreyi. Hazıra konma Hüma sen araştır, öğren. Tamam Selim. Ve kapı açılır. Anahtarı ver selim. Neeeee anahtar sende değil mi? sinirli bir şekilde selim dedi Hüma. Tamam, al işte anahtar. Kapı açılınca inanmıyorum bu tozlu oda için mi? bu kadar çabaladık. Saçmalama selim sandık ara sandık der, ve sandık aramaya başlarlar. Hüma sandığı bulur. Gel gel sarı çocuk diyerek alaylı bir şekilde selimi çağırır. Haydi açalım çok heyecanlı deyince selim. Kız gibi davranma. masaldayız abartalım dedim Hüma. Tamam iyi yap hadi. İştahım kaçtı yapmıyorum.
Hadi o zaman aç içinde ne varmış bakalım. Sandık açılınca içinden bir mektup çıkar. bir mektup için Sina çölüne gelir gibi yol katettik vay be! selim!!! Tamam Hüma mektup mühürlü açayım mı? Diye soruyor selim. Aç olmazda ısıtıp yapıştırırız dedi Hüma. peki sen bilirsin kızgın sopa var işin sonunda. Yok artık selim istersen kırbaçta ekle. Tamam ya işin zevki kaçtı. yazı Osmanlıca sen daha bilirsin dedi Hüma selime. Tamam o zaman okuyorum iyi dinle. Sevgili ecdat yadigârı Osmanlı torunları; Hümalar selimler fatihler yavuzlar hafsalar!
Sizlere görev veriyorum (selim bak bize diyor resmen ecdat bizi çağırmış)ha evet haklısın çok komiksin ya. Sakladığımız Osmanlı yadigârı hicaz demir yolu hazinelerini bulup ülkemize getirmenizi istiyorum. Eğer hazırsanız kaşif armanızı takınız .selim var ya bu süper bir macera hadi takalım ne yani hazır mısın Hüma evet her zaman iyi ama bak karışmıyorum anneme ve babama hesap sen vereceksin tamam ya hadi takalım şunları. Takınca armaları sarsıntılı bir yolculuk ardından hicaz bölgesi inanmıyorum burası resmen orası valla hicaz demir yolu ee nasıl başlayacağız Hüma Hanım. Selim kazı görevlisiyiz deriz evet 12 yaşında kazı görevlisi haklısın nasılda inanırlar masal bu hadi gel inanırlar. Aldık mı başımıza belayı. Al macera Hüma al sana macera gel şu adama soralım. Ehlen ve Sehlen ya kardeşler bizde sizi bekliyorduk emanet burada zarar gelmesin ikinci Abdülhamit yadigârına ya bu dilimizi nerden biliyor varda bu işte bir terslik .al bak Mevla’m neylerse güzel başlayalım hadi kazalım ve bulalım şu hazineyi sence nedir selim bence altın ya saçmalama tabi ki eserdir altın her yerde var bu kitap yazı filan olabilir sanki annemden de böyle bir şeyler duymuştum. İyi hadi kazalım o zaman .şu gelenler kim hapis filan diyor selim yavaş kaz demiştim zarar mı verdin yoksa valla zarar verdik kaç .kaçarken kollarından tutarlar ya nereye götürüyorsunuz. Derken Hatice hanım ikizlerin odasına girer ikisinin de masa başında uyuduğunu görünce hafif bir tebessümle her masal mutlu bitmez yani eskiden biterdi yeni nesil masallarda artık bitmiyor. Bu masal hem bilgi hem de öğüt versin size. Hatice hanım çocuklara verdiği kutu ve yazdığı mektupla onlara çok şey anlatmıştı ve onların cümlesine bir cümle eklemişti; bir mektup bulmuş iki kaşif bir ecdat hatırası bir ecdat hatırlatması…
Ecdadımızı unutmamak duasıyla
ASTANEY-İ LALE
ASUDE YAYLACI
|
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.