Çok güzel kadınmış, baksak mı?
Evvelki hafta ulusal bir televizyon kanalı Konya’dan canlı yayın yapıyordu. Bayan muhabir Mevlana Pir’in türbesini arkasına almış Konya güzellemeleri saydırıyordu. TV’nin ana stüdyosundaki sunucu da “Konya’nın manevi havası taa stüdyomuza kadar geldi” deyiverdi.
Düşündüm. Gerçekten öyle mi? Konya’nın manevi havası umre misali 3-5 gün kalanlara mı yarıyor? Dışarıdan mı hoş davulun sesi?
1 ay kadar önce yine Konya sokaklarında yürürken her kaldırım taşını “Alev 053…..” yazılı kağıtların sardığını görünce konuyu yazı işlerimize aktarıp “Konyalının Alev’le imtihanı” diye günün manşeti yapmıştık. O manşete çok tepkiler gelmişti. Hatta ellerine bir avuç “ALEV” yazılı kâğıtlardan toplayıp gazeteye çıkagelenler oldu.
Toplumun bir kesimi bu konularda gerçekten çok hassas. Başka bir kesimi ise rağbet gösteriyor ki bu kâğıtlar sürekli sokaklarda. Hazret Şah-ı Nakşıbendî “Bakış ayaklarının ucunda olsun.” buyurmuş. Ayakları ucuna bakarak yürümek de artık sıkıntılı sanki…
Bugün geçen haftaki sözümüz üzere yine Cüneyt Gezer’in seri kitaplarına devam ediyoruz. Bu hafta anlatacağımız kitabın adı “Göz Zinasını Bıraktıran Kitap” (Okul Yay. Nisan 2012)
Kitabın içeriğine münhasır böyle bir giriş yaptık.
Toplumu bir virüs gibi saran fuhşiyatı artıran en önemli meselelerden biri, göz zinası… Her gün bu günaha düşmek için çevremizde o kadar çok neden var ki! Sokakta, iş yerinde hatta TV, gazete ve telefonlarımız vesilesiyle en mahrem alanlarımız evlerimizde.
Ne diyordu ayet? “Zinaya yaklaşmayın!” Yapmak ayrı. Yaklaşmayın…
İşte göz zinası dediğimiz virüs günah bu şekilde bir yaklaşım sağlatarak diğer bütün iyi amellerimizin yok olmasına vesile olabiliyor.
Ne yazık ki bu konuda kendi vicdanımızı tatmin ve kendimizi kurtarmak adına bize fısıldananların hepsi boş birer vesveseden ibaret…
Ne mi o bizi kandıran vesveseler? “Güzele bakmak sevaptır.” Yok ya biz de yedik? O zaman baktığımız yerden sevap kazanalım? Kâbe mi bu güzel dediğiniz yoksa?
Yeri gelmişken ne diyordu Hazret, “Şehvetperestlerin kıblesi, kadınların yüzüdür.” (Hz. Mevlana)
İkinci vesvese, “Ama çok kimseler haramlara bakıyor, sakınmak da zor; hem Allah affeder!”
Yemeyin (!) bunu da, bu da boş söz.
Sonra, ortama uyum sağlama endişesi, evleneceğim kız olabilir düşüncesi, alışkanlık bir de sanki temizlik tutkusu yüksek arkadaşların çokça kullandığı “ama benim kalbim temiz” yalanı. Tabii bir de “ben şehvetle bakmıyorum” düşüncesi var. Bu da hain bir vesvese…
Allah bizleri göz zinasından korusun. Ayet hem kadın hem erkekler için o kadar açık ki: “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (Nur 30)
Bu konuda kendimizi sürekli motive etmek zorundayız. 3 gün 5 gün bakmayıp tekrar aynı kanala girmek tamamen şeytanın sinsi bir planı. Allah yardımcımız olsun. Kitaptan hoşuma giden birkaç ayrı sözle bitirelim.
“Bakmaktan ne olur diye aldırış etmemekle büyük bir tehlike ortaya çıkar. Felaket bakmakla başlar.” (İmam Gazali)
“Gözünü kadının örtüsüne dikme; zira o bakış kalbe şehvet tohumu eker.” (Alâ bin Ziyad)
“Her kim gözünü haram kıldığım şeylerden korursa onu ateşimden emin kılarım” (İmam-ı Gazalî, Kutsi Hadisler)
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.