Seyit Mehmet Deniz

Seyit Mehmet Deniz

Erdoğan’ın sonu mu, reklamı mı?

Erdoğan’ın sonu mu, reklamı mı?

Pazartesi gün, Sözcü ile Cumhuriyet aynı anda manşetleri patlatıverdiler. “Erdoğan’ın sonu” başlıklarıyla verdikleri haberi görünce insan olur olmaz büyük bir heyecanla haberlere bakma gereği hissediyor. 

13 yıldır Erdoğan’ın açığını bulamayan her iki gazete, “tuvalet klozetinden sonra yoksa banyo lavabosu ile ilgili bir şeyler mi keşfetti” deyip meraklanmadan edemiyorsunuz.

Biri, Sözcü’den “Erdoğan’ın gizli pazarlığının tutanakları sızdı!” ile diğeri Cumhuriyet Gazetesi’nden “Erdoğan'ın pazarlık tutanağı ortaya çıktı: 3 milyar avro ise hiç konuşmayalım” başlığı ile aynı içerikte haberler…

Ayrıntıları, “Financial Times Avrupa Diplomatik Editörü Alex Barker’ın bir Yunan sitesinden alarak yayınladığı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve üst düzey AB yetkilileri Jean Claude Juncker ve Donald Tusk arasında geçtiğimiz ekim ayında gerçekleşen mülteci krizi toplantısının notları”ndan ibaret.

Ağalar her zaman yaptıkları türden gazetecilikle ilgili tutanaktaki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, "Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarını açıp mültecileri otobüslere bindirir, göndeririz. Eğer iki yıl için 3 milyar avro verecekseniz hiç konuşmayalım” sözünü cımbızlayıp almışlar.

Akıllarınca “Meydanlarda Suriye dostu gördüğünüz Cumhurbaşkanınız. Bakın, arka planda mültecileri nasıl satıyor, görün!” demeye getiriyorlar.

Oysa yazı baştan aşağı Erdoğan’ın muarızlarına olan hakimiyetinin, pazarlık gücünün, haklılığının, dik duruşunun ve ülkesini canı pahasına savunuşunun izleriyle dolu.

Kılıçdaroğlu ile birlikte Suriyelileri memlekete gönderme sevdasıyla milli varlığa düşman gazeteler, manşetler atıp Esed ile boy boy resimler yayınlarken Erdoğan’ın Suriye konusunda dünyaya meydan okuyan duruşunda milim sapma olmadığı herkesin malumu.

Sızdırıldığı düşünülen tutanaktaki görüşme, Ekim 2015’te gerçekleşmiş. Suriyelilerin Türkiye’ye ilk geliş tarihi 15 Mart 2011. Yani aradan geçmiş tam beş yıl…

Tutanakları sızdırılan toplantının üzerinden ise 4 ay geçmiş.

Bu arada Türkiye, mültecilere 8 milyar dolar harcama yapmış.

Avrupa’dan gelen para ise 415 milyon dolar.

Bu zaman zarfında gönderilen mülteci var mı?

Yok…

Avrupa o parayı vermese dahi ki beş yıldır vermediği ortada iken gönderilen mülteci de yok.

Erdoğan kendisine mültecileri Türkiye’de tutma adına iki yıllığına 3 milyar EURO teklif eden Juncker ve Tusk’a, Yunanistan’a 400 milyar EURO hibe etmeleri karşılığında Türkiye’ye verilen bu paranın az olduğunu söylemesinden daha doğal ne olabilir ki.

Hem koskoca Avrupa’nın 800 bin mülteci için ayırdığı paranın 6 milyar EURO olduğu düşünülürse Erdoğan’ın yaptığı pazarlığın haklılığı daha bir ortaya çıkıyor.

Üstelik Suriye’de yangının sönmesi için uğraş veren Türkiye, yangına körükle giden ve seyirci kalan Avrupa iken Erdoğan bu pazarlıkta sonuna kadar haklı.

Sızdırıldığını düşündükleri yazı baştan aşağı Erdoğan reklamı…

Bana kalırsa Cumhuriyet ile Sözcü, Erdoğan’ı yereyim derken bir güzel övmüşler. Ama hırslarından ne yaptıklarının farkında bile değiller…

 

 

 

                                      

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Seyit Mehmet Deniz Arşivi
SON YAZILAR