Erol Sunat

Erol Sunat

MAVİ BONCUK KİMDEYSE…

MAVİ BONCUK KİMDEYSE…

Sözleri Kamil Başaran’a, bestesi  Alaattin Şensoy’a ait olan “Mavi Boncuk” şarkısını Emel Sayın öyle meşhur etmişti ki, uzun yıllar dillerden düşmediği gibi, siyasi literatürümüze girme başarısını gösterdi.

Özellikle şarkının nakaratı mecaza vurulduğunda, hedefini tam 12’den vurup geçiyordu.

O hoş ve neşeli nakaratın sözleri şöyleydi;

“Onda bunda şundadır /Şunda bunda ondadır /Mavi boncuk kimdeyse /Benim gönlüm ondadır.”

Mavi boncuk dağıtmak, ticaretten, siyasete geniş bir yelpaze içinde kullandığımız bir deyimdir. 

Siyaset bir yerde mavi boncukları yerinde ve zamanında dağıtma sanatıdır!

Millet siyasetçilerine mavi boncuğu niye verir? Yüzler gülsün diye, insanlar mutlu olsun diye, kardeş olsun diye, birbirini tanısın, hak versin, anlasın diye! Siyasetin kendi doğasında, kendi özünde, kendi ruhunda değişik bir nezaketi, zarafeti ve anlayışı vardır. Bakmayın siz ekranlarda reyting uğruna bağıranlara, sataşanlara, laf çarpanlara!

Siyaset nedir bilir misiniz? Siyaset insanları küstürmeme, etrafındakileri dağıtmama ve kendinden soğutmama sanatıdır! Herkesi anlama, dinleme ve gönüllere sular serpme sanatıdır.
Bu ister İlçe Başkanı olsun, ister İl Başkanları, isterse partilerinin önde gelen siyasetçileri!

 

KİM DEMİŞ, SİYASET GERİLİMDEN BESLENİR DİYE? 

Siyaset kimyası kolay bozulan bir alan değildir. Tepkileri çok serttir.  Yapılan siyaset mühendislikleri dahi bir yerde tıkanıp pes edebilir!  Bir olma, birlik olma,  beraber olma diye başlanan cümleler, herkes bildiğinle, kendi yolunda gidenlerle bir olsun anlamına gelmez, siyasette!

Korona sonrası ekranlarda siyaset diye, sandık diye, seçim diye tartışılanlar inanın siyaset filan değil!

Siyasetin itişme olduğunu, takışma olduğunu, inatlaşma olduğunu, birbirinin kuyusunu kazma olduğunu, birinin ak dediğine diğerinin kara demesi olduğunu kim söyledi?

Siyaset ülkemizin ali menfaatleri için el ele vermek, birbirinden güç, kuvvet ve destek almak, istişare etmek, seçimi ve kararı oy verenlere bırakmaktır.  Siyasete biz yön veririz, bizim dediğimiz olur diyenler, kendilerini çıkmaz sokaklarda az bulmadılar!

Millet böyle diyenlerden, böyle konuşanlardan, emanet olarak verdiği mavi boncuğu geri alır!

 

MAVİ BONCUK, SİYASETÇİNİN SEÇMENLE YAPTIĞI GÖNÜL SÖZLEŞMESİYDİ!

Siyaset sanatının erbapları mavi boncuk dağıtırken kimseden vazgeçmediklerini, bu ülkenin bütün insanlarını sevdiklerini ve kucakladıklarını ortaya koymuşlardı.

Onlara oy vermeyenleri, en az oy verenler kadar sevmeyi, düşünmeyi, haklarını ve hukuklarını gözetmeyi şiar edinmişlerdi.

Mavi boncuk siyasetçinin seçmenle yapmış olduğu gönül sözleşmesiydi. Bazen karşılıklı mavi boncuk verildiği de olurdu. Bu sözleşmede küslük yoktu, gönül koymak yoktu, neden bana oy vermedin diye ileri-geri hiç konuşulmazdı.

Türk seçmeni yeterince oy vermediği ve tek başına iktidara taşımadığı halde, bazı siyasetçileri çok sevmiş ve takdir etmişti. Rahmetli Osman Bölükbaşı ve rahmetli Alpaslan Türkeş bu konuda bizim neslin bildiği ve tanıdığı iki güzel örnektir.

Meydanların vazgeçilmezi, Türkiye meydanlarının gördüğü en güçlü hatiplerinden biriydi Bölükbaşı. Albayım diye önünde herkesin düğmesini iliklediği, saygı duyduğu, önünden geçmediği, bir arada oldukları dakikaları yıllarca anlattıkları bir siyasetçiydi, kendine has duruşu, tavrı ve konuşmasıyla karizmatik bir liderdi rahmetli Türkeş!

 

MAVİ BONCUK, SİYASETÇİLER VE OY VERENLERCEDE KARŞILIKLI OLARAK VERİLDİ!

Oy verecek insanlar, siyasi nezaketleriyle, gelen her siyasiyi buyur etmişler, oyum senin der gibi sevgi ve saygıda kusur etmemişlerdi.

Siyasetçi ise, şu bölge, şu mahalle, şu şehir bize hiç oy vermedi, bize hep sırtını döndü dememiş, ziyarette bulunmuş, insanların gönlünü almış, konuşmasını yapmış, anlatacaklarını anlattıktan sonra müsaade isteyip ayrılmıştı.  Bizler böyle davranan ve unutulmayan, ardından hayır dua edilen siyasetçileri tanıma bahtiyarlığına eriştik. Bizler, köylerine, ilçelerine, şehirlerine gelen siyasetçileri art niyetsiz ağırlayan ve uğurlayan siyasete gönül vermiş insanları tanıma mutluluğuna eriştik.

BAĞRIMA TAŞ BASARIM, OYUMU BAŞKASINA ATARIM!

Türk seçmeni, her defasında siyasetin değişmezi, olmazsa olmazı olan seçme hakkının hiç kimseyi üzmeden, kırmadan, incitmeden yapılacağının bilinmesini anlatmaya çalışmıştır siyasi partilere.

Beni çantada keklik gibi görme demiştir! “Kimse vazgeçilmez değildir!” sözünü de unutma demiştir!

Bizden başka hiç bir yere gidemez, gideceği başka yer mi var, şeklinde ki yaklaşımlara tepkisini sandıkta göstermiş, içinden de, “bağrıma taş basarım, oyumu başkasına atarım” deyip geçmiştir.

Her seçim öncesinde, özellikle seçimin arifesinde, hangi partiye, hangi adaya kaç oy çıkacak, ya tam olarak, yada artı bir, eksi bir gibi bilen, mahir siyasetçilerin dahi yanıldıkları, tahminlerinin tepetaklak olduğu seçimler yaşanmıştır.

Önümüzdeki aylar, seçimin kapılarını aralarsa, siyasi partilerden birçok ismi meydanlara doğru yürürken göreceğiz.  Genel kabul, gelecekte partilerin aday olarak açıklayacağı kişilere aday adaylığı sürecinde mavi boncuk verdiğidir.

İsterse bir siyasi partiden, örneğin il bazında birkaç yüz aday adayı olsun. İsterse temayül yoklamalarında, varsın adı gerilerde çıksın!

Adaylığa giden yol, kolay bir yol değildir. Son seçimlerde verilen oylar adaylardan ziyade partilere verilmiş olsa da, listelerde yer alacak kaliteli ve liyakatli insanlar, ileride o şehrin hem yüzünü ağartacak hem de önemli yatırımların öncüsü ve başlatıcısı olabilecektir.     

 

SİYASET VEFAYA TAHMİNLERİN ÇOK ÖTESİNDE DEĞER VERİR!

Vefa duygusu yüksek olanların elinde olan mavi boncuklar, pazara kadar değil, mezara kadar giden bir bağlılığın ve dostluğun sembolü olmuşlardır. 1950 yılından bugüne gördüğümüz, takdir ettiğimiz, peşi sıra ardından yürüyüp gittiğimiz siyasetçiler, vefa denen mihenk taşını yanlarından hiç eksik etmemişlerdi.

Siyaset; vefalı olanların, vefasızlara her defasında ve eninde-sonunda ders verdiği bir meydandır. Bugüne kadar tanıdığımız birçok siyasi, vefasına inandığı ve güvendiği insanları hiçbir şekilde ne dışlamış, nede yarı yolda başka isimlerle değiştirmiştir.

Siyaset yolu denen yol, vefayı da, arkadan vurmayı da, ayak oyunlarını da, hıyaneti de, sadakati de, sahtekârlığı da, yalancıyı da ortaya çıkarmadı mı?

Eski siyasetçiler, siyaset denen kulvarda yol arkadaşlarıyla birlikte yürümüşler,  o arkadaşları da, onları her ne olursa olsun yarı yolda bırakmayarak büyük bir vefa örneği göstermişlerdi.

Rahmetli Adnan Menderes ve rahmetli Süleyman Demirel bu konuda çarpıcı iki örnektir.

 

GALİBA, MAVİ BONCUK ZAMANI GELİYOR!

Korona sonrasında dillerden düşmeyen, konuların çevrilip, döndürülüp seçime getirildiği günlerdeyiz.

Siyasette, mavi boncuk bugünler için saklanır. Kenarda bekleyenler, bekletilenler,  adı ve yüzü eskitilmeyenler bir bakmışsınız siyaset meydanına inivermişler.

Bu arada daha şimdiden, kendini birilerine anlattıranlar, kimse duymasın ekip kurdum çalışıyorum diyenler! Telefonlarını birilerine taşıtanlar, çok aranıyormuş pozu verenler, bu süreçte kesinlikle aday olmam deyip, istemem yan cebime koy babından davrananlar! Yaptıkları işleri, almış oldukları görevleri abartarak yükseklerden uçup, kendilerine bir türlü konacak bir dal bulamayanlar! Aday ol dedikçe naz üstüne naz yapanlar, kimse görmüyor, duymuyor sanıp her yerde nabız ölçenler, siyaset büyütecinin altında incelendiklerinin ne kadar farkındalar?

Sizce de, böylelerine ağızlarıyla kuş tutsalar dahi, mavi boncuk verilir mi?

Ne diyordu Emel Sayın? "Onda bunda şundadır / Şunda onda bundadır / Mavi boncuk kimdeyse/ Benim gönlüm ondadır."

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Yara

30 Ekim 2024 Çarşamba 00:03
SON YAZILAR