“Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır.” (Yunus sûresi,100)

Kur’an-ı Kerim’i okudukça ve Peygamber Efendimiz’in sünnet-i seniyyesini takip ettikçe imanım artıyor.

Yâni her ikisine birden sarıldığınızda dünyanızın kurtulacağı ümidi bende daha da perçinleniyor.

Yunus sûresinin yüzüncü ayeti, beni son derece etkileyen bir âyet. Yüce Kitabımızdaki bu Yunus kıssasının tefsirini Muammer Koşdaş hocadan da dinliyoruz. Merakımı gidermek ve imanımı artırmak adına daha başka tefsirleri de okuyorum.

Tefekkür ederek kendimce anlamlar çıkartıyor ve mânâlar deryasına dalıyorum.

Dünyayı tanımak ve eşyanın tabiatını öğrenmek adıma aklımı kullanıyorum.

Geçenlerde, Uzun Bacaklılara karşı özgürlük savaşçısı İskoçların bağımsızlığını anlatan ve yönetmenliği ile başrol oyunculuğunu Mel Gibson’ın üstlendiği 1995 yapımı “Cesur Yürek” filmini tekrar izledim. Oskar Ödüllü bu tarihî film M.S 1280’lerde İngiliz kraliyet ailesine karşı gerilla taktiği uygulayarak kafa tutan bir İskoç savaşçısını anlatıyor. 55 milyon dolara çevrilen bu film, hasılat rekorları kırmış: 210 milyon 400 bin ABD Doları. İskoçya’da ve dünyada büyük ilgi gören filmden dolayı insanlar İskoçya’yı ve filmin savaş sahnelerinin çekildiği İrlanda’dayı görmeye gelmişler. Turizm yoluyla ayrı bir kazanç daha elde edilmiş.

Bu filmde öyle bir sahne var ki, beni son derece etkileyen bir sahnedir.

Uzunbacaklıların dünyada bitip tükenmeyen desiselerine en sonunda kanan ve en yakınında güvendiği hain soylulardan biri tarafından tuzağa düşürülen Cesur Yürekli bu adamı, hapishanede ziyaret eden II. Edward'ın karısı Isabella, “Sana cellatlar önce içkence yapacaklar ve sonra cezanı infaz edecekler. Acıları hissetmemen için bu zehri benim için iç” der. Verdiği cevap enteresandır: “Ama o zehir benim beynimi uyuşturur. Aklım bana lâzım” der.

***

“Onlar sözü dinlerler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar Allah'ın doğruya ilettiği temiz akıl sahipleridir.” (Zümer Suresi, 18).

“Andolsun ki biz, size içinde zikriniz (şan, şeref, ahkâm ve öğüdünüz) bulunan bir Kitab indirdik. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” (Enbiyâ Sûresi, 10).

Akılla ilgili ve aklımızı başkalarının eline kiraya vermemek ve satmamakla ilgili olarak güzel söz, deyimlerde elbette mevcuttur. Cesur Adam, ölüme giderken bile “aklım bana lâzım” diyorsa; iki milyara yaklaşan İslâm dünyasında yaşayan Müslümanlara akıl hiç lâzım olmaz olur mu?..

Cesur Yürekli adam demek istiyor ki; “beynimi uyuşturan herşey aklımı zayi eder. Ve ben o zaman aklımı kullanamaz hale gelirim.”

***

Dünya Uyuşturucu Raporu’na göre, 2013’te dünyada 15-64 yaş grubundaki her 20 kişiden birinin uyuşturucu kullanıyormuş. Türkiye’de uyuşturucuya başlama yaşı onun altına inmiş. Siz, Konya’daki acil servislerin merkez ve ilçeler dahil uyuşturucu müptelası olmuş genç insanların ellerindeki uyuşturucuyla birlikte gelip nöbetçi sağlık görevlilerine iğne yaptırdıklarını biliyor musunuz?..

Beyni uyuşan insanların aklını kullandıkları nerede görülmüş…

Beyni uyuşan insanların (sadece uyuşturucudan dolayı beyin uyuşmaz) nasıl bir pisliğe buaştıkları, bulaştırıldıkları ve pislik içinde bırakıldıklarını ben söylemiyorum, Cenab-ı Hakk söylüyor.

1 milyar 700 bin Müslüman sanki akıl tutulmasına yakalanmış gibi “Allahuekber” nidaları arasında birbirini öldürmekle meşgul…

Müslümanlar, akıllarını kullanmadıkları için rezil rüsva içerisinde ve pislik girdabındalar…

İslâm âlemi ve Müslümanlar olarak “pislik” içinde yüzüyoruz da haberimiz yok!

AZİZİM DİYOR Kİ…

“Allah katında yerde gezinen canlıların en kötüsü, aklını kullanıp (gerçeği) düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.” (Enfâl Sûresi, 22).