Toparlanma Zamanı!
2021 yılının ikinci yarısını toparlanma ayları olarak kabul eden sektörlerimiz, işin doğrusunu yapıyorlar.
Öldük bittik demek ne çare, ne de çözüm!
Toparlanmak için ne lazım?
Önce kendimize gelmek, düştüğümüz, savrulduğumuz yerden doğrulmaya çalışmak. Pek tabi ki, kendi çabamızla…
Çünkü, tut elimi diyen olmadı. Kerhen destekler, laftan sözüm ona laf ipleri, laf dalları uzatmalar destek sayılıyorsa, öyle destek aramadığınız kadar.
Böyle desteklere üfürükten teyyare, selam söylen o yâre babından destekler desek yalan mı?
Bize maddi-manevi destek lazım demedik mi?
Dediğimizle kalmadık mı?
Bir şekilde ayağa kalkacağız, destek vereni de, vermeyeni de, verir gibi yapanı da, halimizi soranı da, en azından bizi dinleyeni de, yanımızda olanları da unutmayacağız!
Ayağa kalkmaya çalışmak bu işin ilk adımı!
Önce doğrulacağız, oturacağız!
Sonra, bir duvardan, yaslanacak taşlardan destek alıp ayağa kalkacağız.
Toparlanacağız yani…
Temmuz ayı istisnasız her sektörün belini doğrultmak için, toparlanmak için, kendine gelmek için ümit ayı neden olmasın diyenler bir hayli fazla…
Elbette beklentiler çok!
Başta turizm olmak üzere, kültür olmak üzere, esnafımız ve insanımız olmak üzere, silkinmek ve ayağa kalkmak zorundayız!
Çünkü her şeye rağmen hayat devam ediyor.
Zaman ise toparlanma zamanı. Ya toparlanacağız, yada toparlanacağız. Toparlanmak zorunda değil, mecburiyetindeyiz!
*****
Pandemi yasakları önümüzdeki haftanın Perşembe günü sona eriyor. Delta varyantı, Hindistan varyantı, yok daha bilmediğimiz nice varyantların tehlike sinyalleri arasında, aşı hızımız tam gaz olarak devam ederken, Haziran ayını tamamlamak üzereyiz.
Bu hava bize canlılık getirdi.
Üstümüzdeki kara bulutları dağıttı.
Bu hava toparlanma rüzgarlarının estiği bir hava oldu.
Bu havaya, kendine gelme havası da diyebilirsiniz!
Kendini bulma havası da…
Tünelin ucundaki ışığı görenler, o ışıktan , o ışıklı kapıdan çıkmaya başladılar.
Dışarı çıkmak, kendini dışarıya atmak yeterli mi?
Değil elbet!
Acil ve süratli bir biçimde toparlanmamız gerekiyor.
Nedir toparlanmak?
Pandemi sonrasında var olan kırık-dökük ne varsa bir kenara almak,
Ortalığı düzeltmek,
Kendimize çeki-düzen vermek,
Kaldığımız yerden, hayatımıza bir şekilde devam etmek.
*****
Pandemiden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyenler, değil yüzde yüz, yüzde bin haklı çıktılar.
Pandemi sonrası, toparlanmaya çalışırken hem eski çamlar bardak oldu, hem de köprülerin altından çok sular aktı gitti.
Maddi ve manevi kayıplarımız pek çok!
Derdim çoktur hangisine yanayım diye türkü tutturmanın da, bu saatten sonra kimseye bir faydası yok.
Çünkü toparlanmak zorundayız.
Hatta öyle ki…
Önümüzde bir başka seçenek yok!
Bağrımıza taş basıp, acılarımızı kalbimize gömüp ayağa kalkacağız.
İlk işimiz doğrulmak! Ayağa kalkmak!
Kendimize gelmek için de, yüzümüze bolca soğuk su çarpmak!
Sonra da, ne olmuş, ne kalmış diye etrafımıza dikkatlice bakmak!
Sonrasında, maddi-manevi ne sıkıntımız varsa, ona çözüm aramak, çare bulmak!
*****
Toparlanmak en çok sektörlere lazım. Sektörler çalışmadıkça , çarklar dönmedikçe, toparlanmaktan nasıl söz edeceğiz!
Öyle sektörlerimiz var ki, bu sektörleri ayakta tutan çalışanlarıyla birlikte işe, aşa ve ekmeğe aç! Açlıkla birlikte muhtaç!
Toparlanmak, bu açlığı dolu -dolu yaşayan insanların, sektörlerle bir araya gelmesi demek, sektörlere canlılık ve ahenk kazandırması demek, yüzlerin gülmesi demek, umutsuzluğum sona ermesi demek!
Bir başka anlamda toparlanmak, karantinalardan, yoğun bakımlardan ve entübe hallerden kurtulup, sağlığına kavuştuktan sonra, ayağa kalmak, doğrulmak demek.
Sağlık olmadan ne kendinize gelebilirsiniz, ne de çalışabilirsiniz.
Her şeyin başı sağlık diyen atalarımız ne güzel söylemişler.
Bir hatırlayın, bizi en çok neler etkiledi?
İşsiz kalmak, parasız kalmanın acılarını oldukça derin ve acı bir şekilde yaşamak!
En yakınlarımızı, can dostlarımızı ve sevdiklerimizi kaybetmek!
Belli bir düzen içinde devam eden işimizde Pandemi içinde, Pandemiden ve enflasyon şartlarından, aylarca kapalı kalmaktan dolayı iflas etmek!
Kimseden destek ve yardım göremedikten sonra, dibe vurmak, ekonomi girdaplarında çırpınmak.
Hemen her şeyle sınanmak ve her sınanmada gerçeklerle yüzleşmek, güven denen duyguyu sorgulamak!
Bize düşen ise, bütün bu duygulara fazla takılmadan, ancak onları da unutmadan hayatımıza bir yön vermek!
*****
Öyle zor bir süreçten geçtik ki, toparlanmayı her şeye yeniden ve sıfırdan başlamak olarak alanlar oldu.
Kimi bu süreçte yeni bir sayfa açacak!
Kimi, tebdili mekan da ferahlık vardır diye, bulunduğu yeri değiştirecek!
Kimi bunaldım diye bir süreliğine tatile gidecek!
Kimi bu dönem benim için kırılma noktası deyip, kendine yeni bir yol haritası çizecek!
Neticede istisnasız herkes, toparlanmanın bir ucundan tutacak!
Çünkü bir başka çaremiz yok!
Yaşıyorsak, hayatta ve ayaktaysak toparlanmak zorundayız.
Yaşama sevincim kalmadı, yaşama sevincimi kaybettim diyen ümitsizler dahi, sözlerini geri alıp, o söz geçmiş zamanda kaldı deyip doğrulmak durumunda…
Onca şey başımdan geçti, artık hiçbir şeyden yılmam da, korkmamda, Allah’ın izniyle yoluma bundan sonra çok daha deneyimli bir şekilde devam edeceğim diyebilmenin adıdır toparlanmak!
Hani can havliyle silkinmek derler ya, hani küllerinden yeniden doğmak derler ya, hani yıkılmadım ayaktayım derler ya…
Toparlanmak aslında bu saymaya çalıştıklarımızın hem hepsi birden, hem daha da fazlasıdır.
Zaman ise hepimiz için, tereddütsüz bir toparlanma zamanıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.