ARAMA MOTURU
Sinema Yönetmeni Atalay Taşdiken enteresan bir adam.
Mommo Kız Kardeşim’i nasıl duygusal bir şekilde ve gözyaşlarımızı tutamayarak seyrettik ise, Arama Moturu’nu da aynı şekilde gülerek seyrettik.
Kule Site’deki Avşar Sineması’nda, geçtiğimiz hafta sonu, “mutlaka ve muhtemelen” 3 Haziran’da bütün sinemalarda gösterime girecek olan Arama Moturu adlı komedi filminin galası vardı.
Arama Moturu, Konya’nın Hüyük İlçesinin Çavuş kasabasında, dört haftada gerçekleştirilen çekimlerde kahveciden çiftçisine yöre halkının rol aldığı organik bir komedi filmi. Amatör kameralarla çekilen bir filmden ‘Bir Filmi Aramak’ adlı ikinci bir filmin daha çekilmesi, insanı ister istemez heyecanlandırıyor.
Filmin galasında, Anadolu kültürünü başarı ile tasvir eden köylü oyuncularla ve tabi ki senarist ve yönetmen Atalay Taşdekin’le de sohbet etme imkânı buldum. Mommo Kız Kardeşim ve Meryem adlı filmler ile ünlenen Taşdiken'in üçüncü filmi Arama Motoru’nda; “su”, “kadın” ve “girişimci genç” üzerinden kitlelere mesaj veriliyor. Bu filmde 23. ve 24. Dönem Konya Milletvekili Ayşe Türkmenoğlu’nun da oyuncu olarak yer alması, doğrusu çok ilginçti. Ayşe hanım, ne kadar sondaj yaptılarsa da bir türlü topraklarında su bulamayan Çavuş köyü sakinlerine “su vaadinde” bulunuyordu. Kalan ömründe kendisine 'nefes arkadaşı' olacak bir kadın aramakla geçen ve kullandığı kelimelerle seyirciyi güldürerek kırılmaktan geçiren Musa Dede, Ayşe hanıma isteğini belirtirken güzel bir mesaj da veriyor : “Devlet dul kadınlara maaş bağlayınca erkekler avratsız kaldı!” diye.
Köylüler sıkışınca, çareyi önce muska yazan köyün üfürükçü hocasında, sonra da belediye başkanının oğlu olan gencin bilgisayarındaki arama moturu’nda aramaya koyuluyor. Aslında burada taşra insanının dine ve inanca bakış açısı da vurgulanıyor. Alamanya’dan gelen Sefil Hasan ise, babasından yadigâr 'Sefil' lâkabından kurtulmak için itibar ararken Konya oyun havalarıyla tek başına kırlarda oynamasına pek anlam veremediğimi ifade etmeliyim. Karısı ile çilek tarlasına giderek çalışması gereken emekli öğretmen Fahri Hoca’nın belasını araması ile bütün umutlarını toprağın altından çıkacaklara bağlayan Kanunsuz’un define peşinde koşması filmi ilginç hale getirmeye yetiyor da artıyor bile! Filmin kahramanı aslında elinde dizüstü bilgisayar ile arama moturu’nu çalıştırarak internetten tanıştığı kızın yanına gitmek için para biriktiren yeni yetme Sırrı olmasına rağmen beyaz perdeye en çok yansıyanlar ise; kasabanın giriş yolunda dört direğe inşa ettikleri 'Soğan ve Çilek Sarayı'nın malikleri olan Mithat ve Kobra’nın aralarında geçen dedikodumsu diyalogları...
Sırtında boya tezgâhı, elinde enstrüman niyetine kullandığı tenekesiyle bütün arayanların 'deli' veya 'uğursuz' diye kovduğu bir garip Tenekeci Mahmut ile, Mahmud Dede’nin 99 model eşek arabası; “mutlaka, muhtemelen” bu komedi filminin HD’si oluyorlar.
Filmin yönetmeni Taşdiken, yine yapacağını yapmış ve amatör bir ruhla Anadolu kasabasında bulduğu organik oyuncular ile başarılı bir komedi filmi çevirmiş.
Sevgili yönetmenimiz, gerçekten zor bir işe daha imza atmış.
Mütevazı olduğu kadar samimi tavırlarıyla bizden biri olan Atalay Taşdiken’i, sosyal ağırlıklı filmlerin altına imza attığı, doğallığı kamerayla yakaladığı, bizim insanımızın dertleriyle dertlendiği için seviyor ve filmlerini de bu yüzden beğeniyorum.
Küçük fotoğraf makinasıyla bir film nasıl çekilir? Arama Moturu’nda bunu görmeniz mümkün! Bir komedi filmi olmasına rağmen Arama Motoru fimi, Nasreddin Hoca’nın mizah anlayışına bakışı yakalayabilmek açısından bir başlangıç olarak değerlendirilebilir mi?..
Aslında bu filmde verilmek istenen asıl ana mesaj ise, bu filme maddi ve manevi desteğini esirgemeyen Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin ile İletişim Fakültesinin sinema bölümü öğrencilerine.
Küçük fotoğraf makineleriyle de uzun metrajlı filmler demek ki çekilebiliyormuş!..
Yaşasın amatör ruh!
***
Filmin ana karakter oyuncularından Mahmut Dede ve Sefil Hasan’la ayaküstü sohbet ederken Beyşehir’de 7 sene kaldığımı ve Müftü Mahallesi’nde büyüdüğümü söyleyince, Mahmut Dede’nin iki evladı ile torununun bu mahallede ikamet ettiğini öğrendim. Mahmut Dede, Mustafa Yiğit amcayı da Rüştü Ecevit hocamı da tanıyor.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Bir sinema yönetmeninin çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemleri mutlaka olur.
Beyaz Perde, o kadar ihmale gelmeye, getirilmeye gelmeyecek kadar kitlelere mesaj vermek açısından çok ehemmiyetli bir sanat ve kültür dalı. Bizim varlıklı insanlarımız ne yazık ki ne sanattan, ne sinemadan ne de kültürden pek anlamıyorlar.
Kalfalık dönemini atlattığına inandığım Yönetmen Atalay Taşdiken’e, ustalık döneminde başarılar diliyorum.
3 Haziran’da gösterime girecek olan bu filmi mutlaka seyredin. Sanata ve emeğe katkınızı gülerek de gösterebilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.