Hayat Kime Güzel?
Hayatın kime güzel olduğu konusu, son birkaç yılın en can alıcı sorusu. Kelam argo, ancak, oldukça tutan ve henüz vazgeçemediğimiz bir argo cümle.
Hayat sana güzel, hayat ona güzel, hayat falancaya güzel gibi versiyonları da var!
Tek kesin olduğu şey hayatın bize güzel olmadığı!
Ya da artık bize öyle geliyor!
Karamsarlık! Vefasızlık! Unutulmuşluk! Arayıp sorulmama!
Virüs yüzünden, piyasalar yüzünden, enflasyon yüzünden başımızdan geçen onca badireden sonra kendi kaderine terk edilmişlik sonrasında…
Hayatımızı güzelleştireceğini, rahatlatacağını söyleyenleri bekleye bekleye akşam oldu!
Hayat kime güzel cümlesi var ya…
Bazen keyfekeder!
Bazen efkârlı!
Bazen iş olsun diye!
Bazen birilerini “ti” ye almak için!
Bazen ciddi ciddi sorma adına!
Bazen öfkeyle karışık!
Bazen dalgalı, çok bulutlu, fırtınalı!
Bazen dalga geçme modunda!
Bazen takılma babında bir cümle…
Hayatımız son birkaç yıldır yolunda gitmiyor! Hayatın ne tadı ne tuzu kaldı diyenler az değil!
Maskeli hayat! Mesafeli hayat! Hijyenli hayat! Kimine moda, kimine eğlence, kimine berbat!
Bunaldık mı, evet! Sıkıldık mı, evet!
Ancak öyle kötü bir durumdayız ki, elli bini aşan vaka sayısı sonrasında hayatta kalmayı başarmak, hayat mücadelesinde ayakta kalabilmek, ancak tedbirlere uymakla mümkün! Bile bile, virüse yakalandıktan, yoğun bakım için hastanelere düştükten sonra, ölümle cebelleşirken hayatın kime güzel olup olmadığının bir önemi var mı?
*****
Hayat hoştur, gerisi boştur derlerdi bir zamanlar! Daha da eskiden meşhur “Lüküs Hayat” şarkıları vardı. Hayat kime mi güzel, tabi ki bize değil denirdi. Hayat onlara güzel! Eğlenmekten başka derdi olmayanlara, vur patlasın çal oynasın diyenlere, parasının pulunun hesabını bilmeyenlere.
Ne diyordu Nurhan Damcıoğlu Lüküs Hayat şarkısında;
“Şişli'de bir apartıman / Yoksa eğer halin yaman / Nikel-kubik mobilyalar, / Duvarda yağlı boyalar”
“İki tane otomobil / Biri açık, biri değil / Aşçı, uşak, hizmetçiler / Dolu mutfak, dolu kiler”
“Hanım gider, sen gidersin / Gündüzleri çaydan çaya / Gece olur, davetlisin / Ya dineye ya baloya”
“Lüküs hayat, lüküs hayat / Bak keyfine yan gel de yat / Ne güzel şey / Oh ne rahat / Yoktur eşin lüküs hayat”
Şarkı böyle olunca, hayat kime mi güzel?
Hayat akıllı geçinenlere güzel!
Hayat fırsatçıya güzel!
Hayat yalancıya güzel!
Hayat ahkam kesenlere güzel!
Hayat fırıldaklara güzel
Hayat yalakalara güzel!
Hayat açıkgözlere güzel!
Hayat yaygara yapanlara güzel
Hayat insanları atlatanlara, avutanlara, uyutanlara güzel!
Hayat bekletenlere güzel!
Hayat kandıranlara güzel!
Hayat insanları saf ve enayi yerine koyanlara güzel!
Hayat tatilini uzatmaya doyamayanlara güzel!
Nasıl güzel olmasın ki…
*****
Hayat çocuğuna oyuncak alamayan bir babaya güzel olabilir mi?
Hayat her defasında evlatlarına yok demek durumunda kalan ebeveynlere güzel olabilir mi?
Hayat garibana, fakir-fukaraya beni görsünler diye bir köşede ağlayanlara güzel olabilir mi?
Hayat marketlerden eli boş dönenlere güzel olabilir mi?
Hayat, Pazar dağılırken, Pazar artıklarının arasından evine götürmek için bir şeyler arayanlara güzel olabilir mi?
Hayat doğalgaz faturasını ödeyecek parasını denkleştiremeyenlere güzel olabilir mi?
Hayat akşama kadar iş arayıp da, iş bulamayana güzel olabilir mi?
Hayat üç kuruş emekli maaşıyla geçinemeyen, kara kara düşünenlere güzel olabilir mi?
Hayat yıllardır atama beklediği halde atanamayan gençlere güzel olabilir mi?
Hayat bir çay içecek parası olmayana güzel olabilir mi?
Hayat iflas eden esnafa güzel olabilir mi?
Hayat işinden olan milyonlarca insana güzel olabilir mi?
Hayat hayal kırıklığı yaşayanlara güzel olabilir mi?
Hayat güvendiği dağlara kar yağanlara güzel olabilir m?
Nasıl güzel olsun ki…
*****
Şimdi hayatımız zindan, virüs başımızda gardiyan!
Yetmez diye mutasyonlusunu da aldı geldi, dikti başımıza!
Hayatı kendince şenlendirmeye, renklendirmeye çalışanlar, hayat bize değil de virüse mi güzel diyenlerin tamamı virüse yakalandı!
Düğünlerde halay çekenler, maskeleri halay mendili yapanlar, kendilerince hayat bize güzel olmayacakta, kime güzel olacak diyenler, onlara engel olmayanlar, hayatın kime güzel olduğunu anladıklarında iş işten geçti!
Kimi bu dünyadan koptu, kimi yoğun bakımda! Kim ders aldı? Hiç kimse!
Çünkü hayatın bize güzel olmadığını yaşadığımız onca şeyden sonra hâlâ anlamadıysak, bundan sonra zor anlarız!
*****
Hayat kime güzel, niye güzel, neden güzel, olmadı niçin güzel diye cevap alınamayan aslında da, cevapları cevap olmadığı bir yaklaşım şekli.
Hayat denen çarkın dişlileri zaten bildik bileli acımasız. O çarkın dişlileri arasına girip de iflah var mı?
Kimini parçalayıp atıyor, kimini sakatlıyor, yara sız beresiz bıraktığı yok!
Hayatın güzel oldukları yok mu var elbet! Adam adama, hayat sana güzel demiyor mu?
Soralım bakalım hayatın nesi güzel, neresi güzel!
“Geç bunları, anam, babam geç bunları” diyor Sezen Aksu!
Hayat kime güzel dersiniz?
Ramazanda iftar sofrasını paylaşana mı, o paylaşıma yüzlerce beğeni ve yorum yapanlara mı?
Hayır yapıyorum diye, erzak poşetlerini kamyon kasasından atarken, kameralara ve objektiflere poz verenlere mi?
Yiyecek bir lokma ekmeği olmayana mı, sofra da neden şu yok diye, şımarıklık yapanlara mı?
Hayat sadece, görgüsüzlere, haddini bilmeyenlere, insanlara tepeden bakanlara mı güzel?
Hayat elbette bunlardan ibaret değil!
Hayatı güzelleştirmek hepimizin elinde, bölüşmek ve paylaşmanın dışında, bakmakla görmek arasındaki o ince çizgiyi yakalamak ise hayatın bam teli. İstersek hayat hepimize birden güzel ve yaşanır neden olmasın! Lakin istememiz gerekiyor!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.