İhtilaf
Birey olmayı becerememiş bir insandan baskıyı kaldırdığında hemen ötekileştirme, özgür düşünmeyi, farklılığı düşman görme hali gelişir. Tefrika budalası olur. İnancı ne kadar mükemmel olsa insan önce kendini değiştirmelidir. Rad Suresi: “Siz önce kendi içinizdekini değiştirmedikçe Allah gidişatınızı değiştirmeyecektir.”
Hz. Musa kavmini kutsal topraklara getirdi. İsrailoğulları ise içerdeki yerli halkı bahane edip “girmeyiz kutsal topraklara” diye tutturdular. Oysa bir millete toprak vaad edilmesi büyük bir şeydi. Tam bağımsız bir devlet kurmak, medeniyet kurmak, yerleşik hayata geçmek. Hepsine sırt çevirdiler. Farklılığı zenginlik olarak görselerdi kutsal topraklarda yerli halkla barış ve uyum içinde yaşarlardı. Yıllarca firavunun kölesi olarak yaşamışlardı. Sonunda firavunun zulmünden kaçmayı başardılar ama ruhları köle kaldı.
Tecrübesi, farkındalığı, yaşı, uzmanlığı ne olursa olsun herkesin Kurandan alacağı bir nasibi vardır. Her seviyedeki insana rehber olacak misalleri verir. Peki cedelleşme ne zaman başlıyor. Sorun kurandan alınan nasipte değil bu nasibin başkalarına dayatılmasında başlıyor.
Sığ görüşlü birinin az bir emekle edindiği izlenimleri insanlara “hakikat bu” diyerek dayatması, farklı görüşleri aşağılayıp alaya alması cedelleşmenin asıl sebebidir. İnsan bu fıtratta değildi ama kibri onu tartışan biri olmaya dönüştürdü.( Kehf Sures,i 55)
İhtilaftaki rahmeti göremeyenler sürekli kendi baktığı yerden bakmayanları ötekileştirir. Tekfir edip itibarsızlaştırır. Kurandaki tek kıssaya iki insan baksın ve tartışsın. Kibirli olanla mütevazı olan ayrıştırılır. Biri doğruya gerçeğe ulaşmaya çalışırken diğeri sadece kendini üstün göstermeye çalışmaktadır.
İhtilafın başka sebepleri de vardır. Örneğin hakikatin üstünü örtüp, hakkı batılla iptal etmeye uğraşmak (Kehf Suresi, 56) ya da önyargılar. (Kehf Suresi,57) Önyargıyı ifade ederken söyledikleri: kalplerimiz kılıflı, kulaklarımızda ağırlık var.
Bazen evvelkilere körü körüne bağlılık, bazen de üstün gelme arzusu (kibir) cedelleşme sebebidir. Bazen hakikatin ağırlığını alayla geçiştirme hevesi. Sonra parti, takım, ideoloji, menfaatler hakikati görmeye engel olabilir. Bu Allah’ın yasasıdır: emek vermeyen bir şey öğrenemez.
Yunus suresi 93: “ve and olsun ki israiloğullarını doğru bir yere yerleştirdik. Ve onları temiz olandan rızıklandırdık. Artık onlara ilim gelinceye kadar ihtilafa düşmediler.
Muhakkak ki senin Rabbin, kıyamet günü, ihtilafa düşmüş oldukları şeyde, onların aralarında karar verir.” (ceza verir demiyor, karar verir, diyor.)
İhtilaf aslında görüş farklılığıdır. İnsanların farklı düşünme kapasiteleri olması doğaldır. Düşünme kapasiteleri farklı olunca görüşlerde farklı olacaktır. Bilgili toplumlarda ihtilaf daha çok görülür.
Önemli olan kişinin kendini karar makamında görmemesidir. “son karar benim” dersen o ihtilaf tefrikaya dönüşür. Tefrika cedelleşmeye dönüşür. İşte bu kötüdür. Yoksa ihtilaf zenginliktir. Çünkü ihtilaf olmasa istişare olmaz. Karar makamında olan Allah'tır.
Hiç ihtilaf olmasa, toplumdaki herkes aynı düşünse, o toplumun sürüden farkı kalmaz. Sen benden farklı düşünüyorsun, çünkü farklı bir açıdan bakıyorsun. Ben de senin farklı açından istifade ediyorum.
“ Akıllı insan kendi aklını kullanır, daha akıllı insan başkalarının aklını kullanır.” Önemli olan farklılıklarla birlikte yaşayabilmektir, farklılıkları bir ötekileştirme aracı haline getirmemektir.
Ötekileştirmeyen insan bilge insandır. Bilmiş insan da ihtilafı fırsat bilip kibirle karşısına üstün gelmeye çalışır.
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde ihtilafa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulu'ne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.” (Nisa Suresi, 59)
Esenlik ve barış dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.