İLAÇ GİBİ
Süper Lig, UEFA Avrupa ligi derken birde buna zorlu maçların artarda olması eklenince temsilcimiz Konyaspor zor bir sürece girmişti. Zorlu süreçte kan kaybedip maçlar da kaybettik. 8 Ekim’de Gençlerbirliği’ni hazırlık maçında deplasmanda yendiğimiz maçtan sonra ne ligde nede Avrupa’da galip gelememiştik.
Çok kötü bir hakem yönetiminin ardından Avrupa’ya havlu atmış ve lige dönmüştük. Maç eksiği ile karşılaşma öncesi 13. sıraya kadar gerilemiş bir Konyaspor vardı. Kasımpaşa maçını öyle ya da böyle kazanmak gerekiyordu. Maç öncesi analizimde orta alana sahip olan oyuna ve skora da sahip olur tezini savunmuştum. Karşılaşmanın ilk düdüğü ile birlikte heyecanlı bir maç izleyeceğimizin ilk sinyallerini almıştık. Daha 10 dakika bile dolmadan Jonsson’un sakatlanması kontrolsüz bir hamle ile ilk değişikliği yapmak durumunda kaldık. Bir zaman sonrada Vukoviç’in sakatlığının nüksetmesi acaba mı sorusunu akıllara getirdi. Neyse ki defanstaki sakatlık problemi oyuna yansımadı. İlk yarı oyunun tam hakimi olan Konyaspor, ilk golü de pas trafiğini yoğun yaptığı ve oyuna ağırlığını koyduğu dakikalarda, Ömer Ali’nin düzgün vuruşu ile buldu. Bu dakikalarda, oyuna sonradan giren Ali Turan’ın kart yemesi ise ikinci yarının zorlu geçeceğini gösterir nitelikteydi. Jonsson sakatlanıp oyundan çıkması, Vukoviç’in sakat idare etmesi buda yetmez gibi Ali Turan’ın kartla oynaması biran önce skoru iki üç yapıp Paşa’nın gardını düşürmeye itti bizi. İlk yarı bitmeden gelen ikinci gol tribünleri karnaval yerine çevirirken Kasımpaşa’da bir panik ve stres havasına girdi.
İlk yarı bittiğinde artık Konyaspor Kasımpaşa’yı bekler orta alanda kaptığı toplarla skoru dört beş yapar diye düşünmüştüm. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. İkinci yarıdaki atakları cömertçe harcarken 55’den sonra orta alanda gereksiz top kayıpları yapmaya başladık. Turgut Doğan’ın oyuna dahil olması ile oyuna ağırlığını koyan Kasımpaşa Ahmet’i de sokarak risk aldı. Üçüncü bölgede Kasımpaşa’nın kalabalıklaşması ilk yarıda olan pas trafiğini keserken, Skubic ve Douglas’ın ileri bindirmelerini de engelledi. Tamda bu dakikalarda gelen kafa golü ile onlar umutlanacak bir dal bulurken bizde düşüşe engel olmak için savunmaya geçtik. Özellikle 65 ile 80 arasında bizi çok bunalttılar. Bu yüzden ilk yarıda gelen gollerin önemi büyüktü.
Paşa saldırırken fişi çekebilecek birkaç pozisyon bulsak da olumlu kullanamadık. Son çeyrekte ise Kasımpaşa’nın stoperlerini bile hücumda izledik. Bu bölümde fiziksel ve zihinsel olarak ta çok hırpalandı takımımız. Son düdükle birlikte yemekten bitirdiğimiz tırnaklarımızı bıraktık ve bu önemli ama çok önemli 3 puanı alan takımımızı alkışladık. Bir galibiyet ile13. sıradan 6.sıraya kadar çıkmayı başardık.
Milli maç arasını takımımıza ilaç gibi geleceğini düşünüyorum, bu galibiyet ise bize doping etkisi yaptı, umarım sürekli doping testine gelen heyet bir numune daha almaz. Bir iki cümle de maçın hakemi Arda Kardeşler’e söylemek gerekirse, Süper Lig’de sadece ikinci maçına çıktı. Tecrübesiz bir hakem, ancak bu çizgide giderse gelecek vadettiğini açıkça belirtmek gerek. Elbette iki takım adına da hatalar yaptı ama bunlar beyaz hatalardı oyunu elinden geldiği kadar oynatmaya çalıştı tempolu ve zevkli mücadelede pay sahibi oldu. Çok az tartışılacak pozisyon verdi. Tebrikler Arda Hoca’ya…
Sonuç olarak; ilk yarı göze hoş gelen bir oyunla iki gol bulduk, ikinci yarı futbolu ve skoru Kasımpaşa bulsa da maçı almasını bildik. Milli maç arasına doping etkisi yapacak bu galibiyet ile girmek gerileme döneminin bittiği, yükselme dönemine girileceği anlamını taşıyor. Fakat kaç puan toplarsa toplasın bu takıma hamle oyuncusu illaki şart yönetim bundan kaçamaz…
Maçın Sözü; kazanmaya değiyorsa beklemeye de değer...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.