Meram’da Bahar
Bahar mevsimi diğer mevsimlerden biraz daha çekicidir sanki. Halk Ozanlarımızdan Aşık Daimi'nin dediği gibi ‘nasıl olsa kışın sonu bahardır’. Bahar mevsiminin diğer mevsimlerden biraz daha cazibeli olduğunu dile getirmiştir sanki. Biz fotoğrafçılarda da bu durum farklı değildir. Şöyle bahar gelse de dağlara, kırlara çiçek açmış mor menekşeleri çekmeye gitsek diye, zaman zaman iç geçiriveririz. Nasıl iç geçirmeyelim ki, koyunlar baharda kuzular, çiçekler baharda açar, toprak baharda çiftçiler tarafından sürülür, kısaca baharda bir canlılık gelir yaşamımıza. Bu canlılığı hiç kaçırmak istemez fotoğraf ile uğraşan fotoğrafçı insanlarımız. Ben de çok seviyorum baharda fotoğraf çekmeyi. Bu baharda benim için böyle olmuştu. Yaşadığım Meram ilçesinin bahar fotoğrafını çekmek için düştüm yollara.
Esasen Meram’ı baharda anlatmak çok zordur, çünkü anlatılmaz yaşanır derler ya öyledir Meram’ımız. Yine Meram’da yaşayan çok sevgili şairimiz Sayın İsmail Desteli ağabeyimizin de şirinde "Meramımdır benim Meram'da bir şiir yazmak, yorulup bıkmadan senin kırlarında gezmek" dediği gibi. Ben de diyorum ki; 'Meram’ın kırlarında gezmek, siz hangi yaştaysanız on yaş gençleştiriverir'.
Antalya çevre yoluna yakın bir tepeye gittim papatyalar açmış, çayır çimene karışmış ve tabi ki etrafta büyük baş hayvan otlatan çobanlar, öyle güzellik katmış ki bahar mevsimine, fotoğraf çekmeseniz bile şöyle oturup etrafı seyretmeniz size huzur veriyor. Şöyle etrafa göz gezdiriyorsunuz, büyükbaş hayvan otlatan çobanlar, tarlada sebze eken insanlar, bir yandan da arıcılıkla uğraşan insanlarımızı görüyorsunuz. Kovanları koymuşlar çimler üzerine, arılar ise baharda açan bin bir çeşit çiçeklerde mesai yapıyorlar. Artık fotoğraf makinesiyle arıların kovana giriş çıkış yapan arıları mı fotoğraflarsınız, yoksa papatya üzerinde polen toplama işlemlerini mi fotoğraflarsınız, fotoğrafçı için malzeme çoktur Meram’ın meralarında. Bir fotoğrafçı ağabeyimiz ‘yaşadığınız yerlerin güzelliklerini mutlaka fotoğraflayın ve çektiğiniz fotoğrafları sakın silmeyin’ derdi.
Gerçekten bana göre doğru bir laf, çünkü düşünsenize çok eskilerden fotoğrafçılar yaşadığı memleketin fotoğrafını çekmiş olsalar ne güzel olurdu. Eski fotoğraflarla yeni fotoğrafları karşılaştırır kıyaslama yapabilir ve eski tarihi yerlerden de en azından fotoğraf yolu haberdar olurduk. Ha denilebilir ki, eski zamanlarda şimdiki teknoloji yoktu. Ama şimdi var. İşte bize görevlerin düştüğü artık ortaya çıkıyor, hadi herkes yaşadığı şehrin güzelliklerini fotoğraflasın ve çektiği fotoğrafları silmesin. Silmesin ki şehirlerimizin güzelliklerini ileri kuşaklarımıza aktaralım. Tüm güzellikleri fotoğraflamanız dileği ile. Saygılarımla.