Milli Ara Sendromu
Sendrom, özel bir bozukluğu gösteren ve bir arada görülen, tanıyı kolaylaştıran belirtilerin ve bulguların tümü olarak tanımlanıyor.
Bu kelime tam bizim takımın durumunu özetliyor.
Konyaspor son bir kaç yıldır girilen tüm milli aralarda bu sentromu maalesef yaşıyor. Milli aralardan önce takımımız tam iyi giderken ya da iyi gitmeye başlamışken, ara ile birlikte bu hal değişmeye başlıyor ve takım beklenenin tam dersi bir performans sergiliyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi milli ara öncesinde takımımız, tüm Konyaspor`luları memnun etmese de bana göre iyiye giden bir performans sergiliyordu. Takımımız maçları kaybetmiyor ve deplasmanda galibiyetleri kıl payı kaçırıyordu. Namaglûp olmaktan öte bizleri oynanan oyunun doğruluğu ve performansların artması mutlu ediyordu. Ancak milli aradan sonra Malatyaspor karşısında ilk 3 maçtaki Konyaspor`dan eser yoktu. Bu nedenle de yenilmediğimize sevinerek sahadan beraberlikle ayrıldık.
Bu beraberlikte; milli takımlara giden oyuncuların bazılarının yorgun olması, takımda olan oyuncuların performanslarını bırakın arttırmayı düşürdüklerini görmek ve yeni gelen oyuncuların takıma adaptasyonlarının ve maç eksikliklerinin olmasının yanı sıra İsmail Hocanın yanlış oyuncu tercihleri ve maç sırasında oyuna müdahale edememesinin çok büyük etkisi oldu.
Bana göre Hocanın performansı oyunculardan daha da kötüydü. Hocanın oyuncu rotasyonundan korkması ve tercihleri hem geri düşmemize hem de Amirin sakatlanmasına neden oldu. Hocanın özellikle 10 günde 4 maç yapmış ve yorgun olan Amir yerine Musa ile başlamaması ve Edouk tercihi beni açıkçası çok şaşırttı. Miya yerine hazır olmayan Edouk tercihi en büyük soru işareti oldu bende.
Bu hatalardan sonra ilk 3 maçtaki kompakt, ne yaptığını bilen ve etkili oyun oynayan takım yerine sahada dağınık, sistemsiz ve golü kalesinde her an görebilecek bir takım izledik. Tüm bu olumsuz hale rağmen, Malatyaspor kolay galip gelebileceği maçtan yine hoca yanlışlarıyla sahadan 2 puan bırakarak, bizim namaglûp olarak devam etmemizi sağladı. Bu nedenle Hamza Hocaya da özel bir teşekkür etmek gerekiyor.
Son olarak tribünlerin taraftarlara açılmasını da yorumlayalım.
Uzun bir aradan sonra ben de maçı tribünden izledim. Tribünden maç izlemeyi çok özlemişiz. Oyuncuların da dediği gibi maçların seyircisiz oynanması keyifsiz oluyor. Az bir taraftarla bile oyuncuların motive edilebildiğini, hakem üzerinde etki oluşturulabileceğini gördük. Daha fazla taraftar ile maçlar eski keyifli haline kavuşacaktır.
İnşallah ülkemiz ve dünyadaki pandemi bir an önce son bulur ve çok özlediğimiz tribünlere tüm taraftarlar kavuşur.
Saygı ve Selamlarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.