Sadık Büyüksakarya

Sadık Büyüksakarya

Ölüm de sevdaya dahil

Ölüm de sevdaya dahil

18 Nisan Perşembe, 2024

Dedem Recep Ay’ı ebediyete sırladığımız tarih.

Mekânı cennet, menzili mübarek, makamı âlî olsun inşaAllah.

Ölüm, yeniden doğuma en okkalı ispattır desem öyle zannediyorum ki haddimi aşmamış olurum.

Zira ölünce yine, yeniden, tertemiz doğar insan.

Buna yakinen şahit oldukça anlam, idrak ve mânâ kapasiteniz daha da genişler, huzur bulursunuz.

Allah, bizleri zamansız ve mekânsız idraklerden uzak, ölmeden önce kendini öldürmek düsturuna ise bilhassa yakın eylesin.

Ne demek ölmeden önce kendini öldürmek?

Kul olabilmek ve devamlılığı hususunda hassasiyet göstermek.

Madde kapsamlı muhasebelerden kaçıp, mânâ derinlikli hesaplara koşabilmek.

Hepsi ve her şeye dair ne varsa terk edip, tek ve tanenin yoluna tutunmak.

Bilinmezi bilip, ağlamayı öğrenmek için gayret kanadına oturmak.

Çetin mesele…

Nedendir bilmem.

Ölüm deyince zihnimin tam ortasına Üstad Necip Fazıl Kısakürek ve o meşhur dizeleri kurulur:

‘Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?

Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!

Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!

Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;

Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!

O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,

Azrail'e hoş geldin, diyebilmek de hüner...

O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?

Toprağın altındaki saklambaçta var mısın?

Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;

Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!

Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta...

Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta...

Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu, unut!

Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!’

Kaldırmak istemem. Uzunca bir süre otursunlar ve bulundukları yere imil imil işlesinler isterim.

Kafamın içi didik didik olsun, unutulmaya teşne her ne varsa zincire vurulsun.

Derdim bu.

Olması gerekenden fazlasına talip değilim yani.

Azlık-çokluk, varlık-yokluk ve tokluk-bolluk ilişkisini kararınca tüketmeye meyilliyim.

Balığın gönlü misali çöle vurulup yurtsuz kalmaya dayanamaz yüreğim.

Meramımı anlatabilme gayretiyle yine Üstada sarılacağım:

‘Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;

Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.

Yolumun karanlığa saplanan noktasında,

Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;

Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.

İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;

Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçim de damla damla bir korku birikiyor;

Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler…

Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;

Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;

Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.

Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi,

Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;

Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!

Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;

Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;

İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.

Tak, Tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;

Yolumuz zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne de sabaha görüneyim;

Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!

Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim;

Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.’

Evet dostlar,

Aksiyoner bir üstadımız da olmasa, meramımız ortaya atamayacak kendini.

Ben buradayım diyemeyecek.

Yol yürüyüp yorulamayacak.

Neyse,

Aksi durumlar silsilesi yormasın bizi.

Buna müsaade etmeyelim.

Haşır neşir olmamız gerekenlerin gölgesine sığınıp tefekkür edelim.

Bize ve bizim mahallenin çocuklarına bu yakışır.

Başlığı yineleyerek bitirelim mi yazımızı?

‘Ölüm de Sevdaya Dahil’ demiştik öyle değil mi?

Fatiha’ları unutmayalım dostlar.

Selâmetle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Büyüksakarya Arşivi
SON YAZILAR