Pazar Ekonomisi
Peygamberimiz, pazara mal götüren köylülerin malını, yolda önüne çıkıp almayı, tüccara yasaklamıştır. Bu malların pazar yerine vardıktan sora, pazarda alınmasını istemiş ve bunun takipçisi olmuştur.
Amaç, alanın da satanın da aldanmamasıdır. Pazar yerinde serbest rekabet ortamı olduğundan, orada güncel, hatta anlık fiyat oluşmaktadır. Bir malın gerçek fiyatı da pazardaki arz-talep durumuna göre, oradaki rekabetli ortamda yapılan alım-satımlarla ortaya çıkmaktadır.
Ticaret-sanayi ve ekonomiyle uğraşanlar bunun ne anlama geldiğini çok iyi bilirler. Biz bu gün o sünnetin kurumsal bir halde dünya ticaretine yön verdiğini görüyoruz.
İnsanlığın bu gün ulaştığı en ileri ekonomik sistem, “Rekabete dayalı serbest pazar ekonomisi” dir. İşte bu sistem, aslı itibariyle o sünnetin uygulamasıdır.
Ana sistem içindeki faiz vs. gibi haram olan bazı tali sistemler, serbest rekabet ortamının korunması gibi sistemin temel unsurlarından değildir. Bunların yokluğu sistemin karakterini değiştirmez.
Ülkemizde ve bütün ileri ekonomilerde bulunan rekabet kurumları bu sünnetin amacına hizmet için vardır. İhaleye fesat karıştırmak, yanıltıcı reklamlar, yanıltıcı borsa işlemleri, ambalajlardaki yanıltıcı yazılar, vs. gibi bütün aldatmaların yasak olması yine bu amaç içindir.
Çünkü bütün ticari aldatmalar haksız rekabete yol açar. Bu yolla gerçek rekabeti engeller. Böylece mal ve hizmetlerin hakiki değerinin ortaya çıkmasını da engellemiş olur.
Bütün ileri ekonomilerdeki tüketiciyi koruma yasaları, tüketici dernekleri, sermaye piyasası kurulları, tüketici hakem heyetleri, tüketici mahkemeleri, Kalite standartlarıyla ilgili kurumlar gibi piyasa denetimi yapan daha birçok kurum ve kuruluşun yapığı iş de bu sünnetin uygulanmasından ibarettir.
Bazı ülkelerde gördüğümüz devasa tekeller, karteller ve tröstler bu sünnete aykırıdır. Çünkü bunlar rekabet ortamını kendi lehlerine ortadan kaldırmak suretiyle ürünlerini gerçek değerinin üzerinde satmayı amaçlamaktadır. Bu yüzden, pazar ekonomisinin uygulandığı ileri ekonomiler bunlara kapalıdır.
Kişi Peygamberimizi hiç tanımamış bir gayrı Müslim bile olsa, Onun emirlerine uygun davranıyorsa ticarette doğru yolu bulmuştur. Bu örnekler insanlığın dönüp, dolaşıp, bilmeden de olsa sonunda yine Onun (S.A.V.) çizgisine geldiğini, henüz gelmediği konularda da geleceğini gösteriyor.
Çünkü Peygamberimiz doğru yolu sadece Müslümanlara değil, bu dünyada bütün insanlığa göstermek için gönderilmiştir. Bunun içinde ticaret de vardır. Allah hiç yanılmaz. Bütün işleri hikmetlidir. Ahir zaman peygamberini bir tüccardan seçmiş olması dahi içinde bulunduğumuz ahir zaman insanı ve özellikle Müslüman toplumlar için çok anlamlı ve hikmetlidir. Bu konu tek başına bir araştırma konusu yapılabilir.
İnşallah bir gün faiz de ekonomide kabul gören, belirleyici bir unsur olmaktan çıkacaktır. Çünkü faiz, Kur’an ve Sünnete aykırıdır, batıldır. Her batıl gibi o da yok olmaya mahkumdur.
Bütün bu gerçeklere rağmen biz ticari örnekleri, çözümleri hep dışardan alıyoruz. Doğru olanların zaten bizim kendi değerlerimiz olduğunu çoğumuz bilmiyoruz, araştırmıyoruz, buna gerek bile duymuyoruz.
Zor problemlerimize bir de Peygamberimizin yaklaşımıyla çözüm önerecek, her meslekten uzmanın yer aldığı kurullarımız, hatta araştırma kurumlarımız olsa ne kaybederiz? Allah rızası için, tarihin çoğu dönemlerindeki gibi biraz da biz önden gidelim, batı bizi izlesin. Bundan çok ama çok kazancımız olacaktır.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi Muhammet (S.A.V)’in, aile fertlerinin, ashabının ve bütün Müslümanların üzerine olsun. Hoş geldin ey Allah’ın Resulü! Rahmet ve mutluluk getirdin! Biz senin kadrini, kıymetini bilememiş olsak da seni çok seviyoruz!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.