Takiyye kültürü ve tevil yoluyla, kurulan menfaat ilişkileri ve kandırmacaya dayalı, her türlü rüşvet, çalma, hırsızlık, yalan ve dolan ile paralel dolapların döndürüldüğü bir süreçten geçerek 15 Temmuz’a gelen Türkiye; sistemli hareket eden ve kendi müridlerini Allah ile aldatan FETO ile Paralel Devlet Yapılanması (PDY)’ndan nasıl kurtulacağını düşünürken, üstü örtülü  FETÖ darbesine maruz kaldı.

Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, kökü dışarıda bu FETÖ denilen uluslararası örgüt yüzünden Türkiye’deki tüm üniversitelerin insan unsuru yönüyle büyük zarar gördüğünü ve bu süreçten kendi üniversitelerinin de etkilendiğini TÜBİTAK örneğinden hareketle dile getirdi.

Muzaffer Şeker Hoca çok dertliydi.

Paralel FETÖ elemanları, TÜBİTAK’ta boşuna yapılanmamışlar. Para musluklarının bol olduğu diğer kurum ve kuruluşlara sızarak kısa sürede örgütlenerek orayı ele geçirmeye çalıştıkları gibi. TÜBİTAK’ı ele geçirdikten sonra kümelenmeye giderek para fonlayan bu sahtekâr yapı, bilimsel makale sahtekârlığının altına da imza atarak “Hormonlu Akademisyenler” yetiştirmiş; bütün Türkiye’deki üniversitelere dağılan bu hormonlu akademisyenler, kısa sürede asistanlıktan doçentliğe ve profesörlüğe kadar yükselmişler. Her üniversitede, özellikle kendileri tarafından açılan 12 üniversitede gayet güzel kümelenmişler.

Kıymetli rektörümüz Muzaffer Şeker, YÖK’ün bütün üniversitelerin fakülte dekanlarını geçici olarak görevden almasının da uluslararası düzeyde o üniversitelerin itibar kaybına yol açtığını ve “Türkiye’deki üniversitelerde neler oluyor?” sorusunun sorulmasına yol açtığını da ifade etti.

***

FETÖ/PYD terör örgütüne yönelik mücadeleden dolayı üniversite bünyesinde 91 kişinin açığa alındığını bunlardan 51’i akademik, üçü idari olmak üzere toplam 54 kişinin kamu görevinden çıkarıldığını açıklayan NEÜ Rektörü Muzaffer Şeker, paralel yapı elemanlarının akademisyen de olsalar ahlâksızca ve edepsizce hareket ettiklerini ve birbirinin aynısı itiraz dilekçeleri vererek kendilerini oyaladıklarından da bahsetti.

Türkiye genelinde bu paralel vakıf üniversitelerinden 10 bini yabancı 60 bin öğrencinin diğer üniversitelere dağılımı yapılırken, daha çok eğitim fakültesi ağırlıklı 470 öğrencinin kendi üniversitelerine geçtiğini belirten Şeker Hoca, Konya’daki paralel yapıya ait dershane binalarının Maliye Bakanlığı’na devredildiğini, Muhacir Pazarı’ndaki kız öğrencilerin devam ettiği dershaneyi kiralayarak bu binayı değerlendireceklerini de dile getirdi.

***

Eğitimin “peygamber mesleği olan bir alan” olduğuna dikkati çekerek “nitelikli insan” gücünün eğitimde kullanılmasının hem Türkiye’nin bilimsel alanda gelişmesi, hem de Necmettin Erbakan Üniversitesi’nin geleceği açısından önemine işaret eden Muzaffer hoca, öğretim üyesi ihtiyacı doğduğunu da ifade etti.

Şu FETO denilen ve “Batı’nın hizmetkârıyım” diye açıklama yapan alçak adamın ülkemize ve milletimi ile eğitim yuvalarına yaptığı zararı sittin sene nasıl kapatacağız diye düşünürken, bu örgütlü yapıyla mücadelenin hiç de o kadar kolay olmadığını da idrak ederek hareket edilmesi gerekiyor.

Çünkü; “Zâlime merhamet etmek, mazluma en büyük ihanettir”.

***

Bu arada Meram Yeni Yol’daki Kâsım Halife Camii ile eski Konya Evi’nin de bulunduğu Kişnişçi Vakfı’na ait arazi üzerine yapılan paralel yapıların da Turizm Fakültesi ve Mimarlık Mühendislik Fakültesi olarak değerlendirileceği müjdesini de veren Muzaffer Bey’in, bu arada bürokrasi hazretlerinin elinin yavaş hareket etmesinden yakınarak “Bürokrasi el arabası gibidir. Kakalamazsan gitmez” sözü de “culk” diye yerine oturdu. Bürokrasi hazretlerinden şikâyet etmeyen kaldı mı ki… 15 Temmuz’dan sonra en çok düzen verilmesi ve çalışması için itilmesi gereken sistem, bürokratik sistem olsa gerek.

AZİZİM DİYOR Kİ…

FETÖ/PDY örgütü, Türkiye’ye çok büyük zarar verdiği ve ülkemizin yabancı işgal güçlerinin elinden 15 Temmuz 2016 tarihinde kurtarıldığı gerçeğini de hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.  Bu paralel örgüt yapılanması, NEÜ Köyceğiz Yerleşkesi’ndeki yapıların gecikmesine de yol açmış.  Buna müteahhidin iflası da eklenince, bina inşaatlarında gecikmelere yol açmış. 

Muzaffer Şeker Hoca’nın, Köyceğiz Kampüsü ile diğer yeni binaları gezerken yoğurdu üfleyerek yemesi gayet normal. 

15 Temmuz, Türkiye için bir milat olduğu gibi aynı zamanda dünya için de bir milattır.