Uğur Özteke

Uğur Özteke

Şerafeddin Cami'ne yakışmayan “Kepaze haneler”

Şerafeddin Cami'ne yakışmayan “Kepaze haneler”

Allah şahit ben bu mübarek Ramazan ayının sonundan korkuyorum.

İstanbul’dan‏ Konya’ya döndükten sonra çalıştığım yerel gazetelerde yaklaşık 14-15 yıldır günlük yerel köşe yazıları yazıyorum.

Zaten Türkiye’de bizim gibi 365 gün yerel yazı yazan bir başka “manyak” da yok zaten.

Bu gazetecilik hastalığı içerisinde her gün yerel yazı yazarken bu Ramazan ayında olduğu gibi hiç kendimi kaybetmemiştim.

Ramazanları diğer 11 aya göre biraz daha rahat geçirirdim.

Ama bu yıl bana ne oldu?

Vallahi ben de ne bilmiş ne de anlayabilmiş haldeyim.

Milletin konuşmaya dahi cesaret edemediği şeyleri yazıyorum, yazarken kendi insanımız ve şehrimiz adına doğru şeyler yaptığıma inanarak heyecanlanıyor dahası mutlu oluyorum. 

Hele hele o yazıların arkasından bir de olumlu dönüşler olursa bir de dua olursa kim tutar bizi…

Ama tabii zaman zamanda bazı dost uyarıları alıyoruz. Mesela Kürşat Hocamızın Pazar günü bize yazdığı gibi; “Konya’yı en çok seven insanlardan biri sensin, en çok düşünen ve karşılığında da hiçbir şey kazanmayan yine sensin. Seni çocukluk yıllarından bu yana tanır ve takip ederim. Ben de çok çalıştım ama sen de biliyorsun ki bunlar bu şehre hiçbir zaman değmez.  Lütfen artık kendini fazla yorma ve milletin işini göreceğim diye uğraşma.  Şu camii ve imam işini de bayramdan sonraya ötele artık. Konya’nın sana daha çok ihtiyacı var. Sağlıklı huzurlu ve mutlu kal.”…

***  

Ne zaman yürekten dost bir isim böyle bir çağrı yapıyor kafam duvara dank diye vuruyor.

Haklılar. Yerden göğe kadar haklılar.

Peki fincancı katırlarını ürküteceğiz, bir büyüğün moralini bozacağız diye, bir vatandaşın makul istediğini, hakaret etmeden, iftara atmadan sade bir dille yazmayacaksak biz niye gazetecilik yapıyoruz diye ortalıklarda dolaşacağız ki?

Tamam büyükler izin verdiği sürece(!), patron yaz dedikçe, Allah sağlık verdikçe yazalım.

Ama yazamayacağımız günde çekip evimize gidelim diyorum.

İnşallah doğru düşünüyorumdur, inşallah doğru diyorumdur (!)

Bakın bu kadar uyarıya ve bu ramazan ayında da kendi çizgimiz dışına çıkmamıza rağmen dün sabah bilgisayarımızı açtık buyurun Abdullah Bey bize ne yazmış.

Abdullah Bey’in soyadını bilerek yazmıyorum.

Ya esnaftır ya da bir bürokrat. Ya da öğrenci. Samimi duygularla bizimle dertleşen bir insanı afiye edip zarar vermek istemem.

İzninizle önce Abdullah Beyin yazdıklarını harfiyen sizlerle paylaşalım.

“Şerafeddin Cami'ne yakışmayan “Kepaze haneler”

Uğur Abi merhabalar,

Öncelikle güzide ilimize ilişkin zaman zaman yaptığınız farklı değerlendirmeler ile ortaya koyduğunuz duyarlılığınız için sıradan basit bir birey olarak şahsınıza şükranlarımı ifade etmek isterim.  Konya için zaman zaman köşenizde ifade ettiğiniz çarpık uygulama veya durumlara ilişkin geri dönüş alıyor oluşunuz ve bunu köşenizde münasip bir lisan ile paylaşıyor oluşunuz takdire şayan. Şimdi bu kadar övgüden sonra acaba ne gelecek diye düşünüyorsunuz ki haklısınız, ama marifet iltifata tabidir düsturunun gereği öncelikle hakkınızı teslim etmek istedim.

Şimdi gelelim Mübarek Ramazan ayında ilimizden yansıyan nahoş manzaralara.

Hıristiyan ve Yahudilerin bile bu mübarek ayda Müslümanlara gösterdiği itinayı müşerref  bir dinin mensubu olduğu iddiasındaki sözüm ona Konya Müslümanlarının göstermiyor oluşu ve sanki oruç yemek ve yerken Müslümanların gözünün içine sokarcasına pervasızlaşan insanların haddi hesabının olmadığı (son 4 -5 yıldır) bir şehirde siz bir mümin olarak neyi ifade edebilirsiniz ki.

Eskiden Teksas Gazinosunun bile Mübarek Ramazan ayına hürmeten kapılarını bir aylığına kapatması veya en azından içeriyi göstermeyecek şekilde camlarını örtüyor oluşu bizim açımızdan nispeten kabul edilebilir bir durumdu.

Oruç yemek isteyen gitsin istediği yerde zıkkımlansın (bu tabirim insanların gözünün içine baka baka hayvan gibi yemekten imtina edemeyenlere) yahut yolcu hasta vb. durumda olanlara hizmet sunmak isteyen münasip bir durumla bu hizmetini sunsun.

Hal böyleyken her durumda olduğu gibi oruçluların haklarına saygı göstermeyen bir kesime karşı ne hoşgörüsü gösterilebilir ki.

Yazık!  Günah!  Bu gidiş maneviyatın pervasızlık anaforuna yuvarlanışının bir resmi olsa gerek. Hülasa siz değerli büyümüzün en azından münasip bir lisan ile başta Şerafeddin Cami’nin karşısında bulunan çayhaneler (Zıkkımhane) için (Merhum Ali Ulvi Hocamızın hatıratlarında Selimiye Camii Karşısındaki Pavyon hatırasına benzeyen bir durum) köşenizde bir kaç kelam ederseniz  en azından öğle ikindi ve akşam camiye gelen gidenler için bu rezalet duruma yetkililer ve varsa ilgili işletme sahiplerinin vicdanı biraz yola gelirler de sebep oldukları bu kepazeliğe üç kuruşluk dünya menfaati için katlanmazlar İnşallah.

Selam ve dua ile esen kalın.”

***

İşte bütün olay bu ince ve keskin çizgide. Geçtiğimiz günlerde de bunu kastetmek istemiştik.

Kimsenin helal yolla kazandığı parada değiliz. Orucu da tutan tutar tutmayan tutmaz.

Bunun bir de tutamayanını düşündüğümüz zaman bizlerin hoşgörülü ve aklıselim davranmamız gerekir.

Amma velakin tutmayanların da ya da tutamayanların da tutanlara aynı saygıyı ve hürmeti göstermesini beklemek en doğal hakkımız.

Abdullah Bey, Allah sizden razı olsun.

Bu ve buna benzer bazı yerlerdeki hoşgörüsüzlük normal insanı yoldan çıkartacak gayri ciddiyetsizlikte.

İnşallah bu işyeri sahiplerimiz daha dikkatli davranırlar. Sis ve sizin gibi duyarlı insanlarımıza da Cenab-ı Allah’ım bol bol sabır versin diyor ve duruma elçilik görevimizi bugün de yerine getirmiş oluyoruz.

 

GÜNÜN SOKKALI SÖZÜ

Sen bakmasını bil de dikende gül gör, dikensiz gülü herkes görür.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Elektrikli bisikletlere binen bayanlarımız yolun tam ortasından gitmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Uğur Özteke Arşivi
SON YAZILAR