Taşkent’in çehresini değiştiren Başkan Osman Arı ile hoş sohbet
Merhabalar efendim.
Yeni haftanın ilk yazısını Taşkent önceki dönem Belediye Başkanı Osman Arı ile gerçekleştirdiğim röportaja ayırdım.
Ve bu keyifli röportajı yazı kalıbında sizlere de sunmak istedim.
Buyurunuz:
S.B: Başkanım merhabalar, nasılsınız? Öncelikle vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.
O.A: Merhabalar Sadık Bey. Teşekkür ediyorum gayet iyiyim, siz nasılsınız? Ne demek ben teşekkür ediyorum.
S.B: Başkanım öncelikle röportaj kapsamında sizi biraz tanımak isterim. Osman Arı kimdir? Kendinizden biraz bahseder misiniz?
O.A: Tabi ki. 11.10.1974, Taşkent- Çetmi doğumluyum. İlkokulu Çetmi köyünde okudum. Sonrasında lise eğitimimi Taşkent ilçemizde tamamladım. Akabinde ise lisans eğitimimi Anadolu Üniversitesi – Kamu yönetimi bölümünden mezun olarak noktaladım. Evli ve dört çocuk babasıyım.
S.B: Başkanım bulunduğunuz konuma memuriyetten siyasete şeklinde izlediğiniz yol çerçeve biçti. Ben bu süreci biraz daha detaylı dinlemek isterim.
O.A: Şöyle ki bu sürecin başlangıcı duygu yüklü bir girizgaha gebeydi. Bahsettiğim üzere ilkokuldan sonra Taşkent’te imam-hatip lisesine başladım. Bu arada babamı 1 yaşında Fransa’da trafik kazasında kaybettim. Yani yetim kalmış bir çocuğum. Annem rahmetli beni besledi, büyüttü ve ilkokuldan sonra Taşkent İmam-Hatip lisesine verdi. Tabi o zaman çok zor günler geçiyoruz. Paramız yok, pulumuz yok, babamız yok yani maddi-manevi zorluklar içerisindeyiz. O dönemdeki şartlar itibariyle otobüs yolculukları zor. Bununla beraber maddi zorluklarda baş gösterince sıkıntı yaşıyoruz. Bir gün yine annemin yanına gitmem icap ediyor ve otobüse binmem lazım. Belediyemizin çarşıda bir aracı vardı. Şoföre gitmek istediğim yere beni bırakması için bir ricada bulundum. Şoför de bu ricama karşılık götüremeyeceğini söyledi. Bu ricamı o dönem için maddi imkansızlıktan ötürü dile getirmiştim. O an için çok üzülmüştüm. Ve sonrasında kendi kendime dedim ki ben Belediye Başkanı olacağım. Okul zamanında öğretmenlerin sınıf ortamında ayağa kaldırıp ne olacaksın sorusu üzerine benim Belediye Başkanı olmak istediğimi söylemem tesadüf değildi yani. Çok iyi hatırlarım lise dönemimde de bir otobüs muavinliği üzerine eğilmiştim bir aylık süreci o şekilde değerlendirmiştim. Ve takip eden dönemde Belediyemize ait bir gıda mağazası vardı belirli bir dönem orada çalıştım. Sonrasında 1997 yılında Devlet Memurluğu imtihanı açıldı ve ben imtihana girdim, kazandım aynı Belediye’de muhasebe üzerine memuriyete başladım. Sene 2003… Mevcut Belediye Başkanı 10 senelik görevini tamamladı ve beni yanına çağırdı. Dedi ki: Oğlum Osman ben artık aday olmayacağım, ben seni burada Belediye Başkanı olarak görmek istiyorum. Yaşım çok genç ve ben böyle bir şey hiç beklemiyordum. Neyse, o süreçte gerekli resmi işlemleri gerçekleştirdik, yakımıza rozeti taktık çıktık piyasaya. Bir başka rakibimiz de var tabi. Son miting günü geldi Konya’nın en genç Belediye Başkan adayıyız kaliteli bir nutuk, muhkem adımlar o tarihte ve o dönemde belirli yaşanmışlıklar derken durumu nihayete erdirdik.
S.B: Başkanım Taşkent çok mütevazı bir ilçe. Bu minvalde ilçe belediyeciliğinin avantajları ve dezavantajları nelerdir sizce?
O.A: Taşkent, Konya’da 31 ilçeden bir tanesi. Ve şöyle bir baktığımızda da Taşkent ilçesi çok öne çıkan bir ilçe. Şehir merkezine 120 km uzaklıkta tarımıyla, insanıyla, havasıyla ve dahi suyuyla bir bütün olan bir ilçe. Dolayısıyla zorluğundan ziyade ben hep kolay olanın ve güzel olanın üzerine eğilmeye çalıştım. Güzel ilçemizde herkes iç içe. Kadınından erkeğine, gencinden yaşlısına herkes tek yumruk ve bir sofradan çorbaya kaşık vuruyor. Maddi olarak ufak tefek zorluklar olabilir. Ama bahsettiğim üzere her hal ve şartta olağan güzelliklerin üzerine eğilme gayreti gösterdim.
S.B: Konya Modeli Belediyecilik dediğimiz bir model var hali hazırda. Bu modelin mottosunu ve kapsamını nasıl tanımlarsınız?
O.A: Şöyle ki biz gönüllerin şehri Konya’dayız. Biz her zaman önce insan diyen bir medeniyetin torunlarıyız. Dolayısıyla bereketli ve dualı bir şehrin mensuplarıyız. Teknik açıdan değerlendirecek olursak ekmek, su ve yol bütünlüğünü bir şehre nasıl daim tesis ederiz sorusunu kendimize sorduk. Ve bu soru karşısında da icraat ehli olduk. Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Uğur İbrahim Altay’ın riyasetinde olmaya da devam edeceğiz inşaAllah. Hem yetkili olarak hem de vatandaş olarak.
S.B: Başkanım İlçe belediyeciliği ve Konya Modeli Belediyecilik dedik. Bununla beraber AK Parti Belediyeciliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
O.A: AK Parti Belediyeciliği demek, gönül belediyeciliği demek aynı zamanda. Yaradılanı yaradandan ötürü sevebilmek demek. Ayrıştırmadan, yok saymadan, örselemeden, ötelemeden bir bütün halinde değer potasında eriyebilmek demek. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın belediyeciliğe karşı bakışı her dem bu minvalde olmuştur. Haktan kopmadan halkla beraber olmayı becerebilen bir partinin mensupları olarak yaşayış biçimimizi hep bu ölçüde ayarladık. Gece-gündüz demeden zaman mefhumu gözetmeden hizmet ve eser siyasetine aracılık etmeye çalıştık. Ez cümle budur AK Parti Belediyeciliği…
S.B: Sizin de kabulünüzdür ki Belediyecilik bir hizmet makamı. Bundan mütevellit bu makam değişime, dönüşüme açık bir makam diyebilir miyiz? Kanun, kararname, yönetmelikten ziyade ne ölçüde inisiyatif alınıp vazife icra edilebilir?
O.A: Belediye Başkanları’nın bir vazife çerçevesi yoktur esasında. İlçedeki her canlıya, yapıya ve dahi doğaya karşı sorumlu bir insandan bahsediyoruz. E hal böyle olunca inisiyatif alıp adım atmak bizim için olmazsa olmaz bir durum oluyor. Bir şehrin, ilçenin hamisidir Belediye Başkanı.
S.B: Peki ailenizin içinde bulunduğunuz hizmet makamına yönelik tutumu nasıldı?
O.A: Ailem çok şükür ki hep yanımda oldu, olmaya da devam ediyor. Annem benim için çok dua ederdi. Pandemide annemi kaybettim dünyam adeta başıma yıkıldı. Ve eşime dedim ki annem bana çok dua ederdi artık sen bana dua ederken annemin yerine de çokça dua edeceksin senden istediğim budur. Sağ olsunlar her an yanımdalar.
S.B: Hizmet makamına dayalı prensipleriniz şüphesiz vardır. Prensiplerinizden bahseder misiniz?
O.A: İvazsız, garazsız hizmet etmek. Gönlünü, yüreğini halkına akıtıp onlardan olanı kendinden bilmek. Ve hatta ben olanı aradan sıyırıp biz olan hizmet aşkına yol vermek. Başka da prensip bilmem Sadık Bey.
S.B: Zor ve sıkıntılı günler geçirmişsinizdir diye düşünüyorum Başkanım. Bu bağlamda psikolojinizi nasıl besliyordunuz?
O.A: Sadık Bey ben Taşkent’e, Taşkent’te bana şifa oluyordu. Büyüğü küçüğü, genci yaşlısı bana gülerken benim onlara karşı yüzümü asmam mümkün değildi. Dolayısıyla gülünecekse beraber güldük, ağlanacaksa da beraber ağladık. Bundan daha öte bir terapi var mı?
S.B: Başkanım son olarak size ait bir söz duymak isterim.
O.A: Bana ait değil ama Hz. Pîr’ den bir söz paylaşacağım: ‘Yürü, iyilik et; zaman iyiliği tanır. İyilerin iyiliğini unutmaz O.’
S.B: Başkanım çok teşekkür ediyorum vakit ayırdığınız için eksik olmayın. Bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
O.A: Ben teşekkür ediyorum Sadık Bey. Ben de sizlere iyi ve güzel çalışmalar diliyorum, selâmetle…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.