Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

Yaman Dede’ye hemşehrilik beratı ne oldu?

Yaman Dede’ye hemşehrilik beratı ne oldu?

Hz. Mevlânâ’yı tanıtan Yaman Dede’yi, geçtiğimiz sene TYB Konya Şubesi’nde konuşan yazar Sadık Yalsızuçanlar’ın gözyaşları arasında duygu yüklü o güzel sohbetinde dinlemiştim. Kayseri’inin Talas ilçesinde Rum esnaflardan iplik tüccarı Yuvan Efendi ile Afurani Hanımefendinin oğlu olan Diyamandî, 1887 yılında dünyaya gözlerini açan ‘Yaman Hoca’nın nasıl ‘Yaman Dede’, sonra Allah aşkıyla ‘Yanan Dede’ ve Peygamber sevgisiyle ‘Yanar Dede’ olduğunu Sadık Bey’den öğrenmiştim.

Yaman Dede’nin, yüreğinin Allah (C.C.) aşkı ve Resûlullah sevgisiyle “Yanan Dede” olduğunu işitince, yüreğim kıpır kıpır olmuştu. Sadık Bey, içten ve yürekten onu anlatınca dinleyenlerin yürekleri de yanar gibi olmuştu! Hele onun edebî mektuplarından birkaç tanesini okuyunca, talebelerin ve karşısındaki insanın yüreğinin yanmaması elbette mümkün değil. Mektuplarının üslûbunda karşısındaki insanı son derece etkileyici bir dil kullanan Yaman Dede’nin peygamberi metodu kullandığını hemen anlıyorsunuz. Sadık Bey, Yaman Dede için “O, Ezân-ı Muhammediyye’nin sesini duyduğunda o yere düşüp bayılan bir adamdı” dedikten sonra “Acaba kaçımız ezan sesini duyunca bayılıyor?..” şeklinde de bir soru yöneltmişti…

Ezan-ı Muhammediyye, insanları “haydin namaza” diyerek câmiye ve mescide, yâni Allah’ın evinde “kul” olduğunu hatırlatmak ve yürekleri teskin etmek için davet eden cihanşûmül ilk ses ve ilk nefes… Bilâl-i Habeşî’nin o güzel ve tok sesinden asr-ı saadette nasıl yankı bulduysa, 1969 senesinde Ay’a ilk ayak basan kişi olan Neil Armstrong da, uzayda ezan sesini elbette boşuna işitmedi. Malezyalı astronot Dr. Shukor da aynı sesi duymuştu.

Yaman Dede, Mehmet Âkif’in “Bu ezanlar ki, şehadetleri dinin temeli…” mısralarında anlattığı gibi Ezân-ı Muhammediye’nin ne anlama geldiğini bizden daha iyi biliyor, kavrıyor ve dinin temeline hürmeten de baygınlık geçiriyor…

Biz “Yaman Dede” ile “Yanan Dede” arasındaki yüreği kaybedince; kulaklar işitmez, gözler görmez ve yürekler duymaz oluveriyor…

 

“SENİ TANIYAN ÖLMEZ!”

Yüce Mevlâ, bizleri “İşittim, itaat ettim” diyen İki Cihan Serveri’nin yolundan ayırmasın.

Konya ve Mevlâna âşığı bir Allah Dostu olan Yaman Dede’nin Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî için “Seni tanıyan ölmez!” dediğini bize aktaran Sadık Bey, onu bize, şu sözlerle de anlatmıştı:

“Hz. Mevlâna bir gün rüyasında ona sesleniyor: “Yol uzun ve çileli ve yalnız yürüyeceksin…”

Mesnevî-i Şerîf’in ilk 18 beytini okuyunca; “Bir daha yandım diyerek ‘YANDIM!’” diye çığlık atan Yanan Dede için benim içimden de; Onun “‘iman dolu serhaddi’yle müşerref eyle bizi Allah’ım!” demekten başka bir şey gelmiyor, doğrusu.

 

HEMŞEHRİLİK BERÂTI NE OLDU?..

Yaman Dede’nin tam bir Konya aşığı olduğunu ve Konya’ya gelemediği zamanlarda da epey rahatsız olduğunu da bize ifade eden Sayın Yalsızuçanlar, onun çok fazla bilinmeyen Konya mektubundan da bahsederek Konya’nın ahde vefa örneği nişânesi olarak Yaman Dede’ye “Hemşehrilik Berâtı” düzenlemesi gerektiği teklifini yapmıştı.

Aradan geçen bu süre zarfında Yaman Dede’ye bu beratı verecek bir idarecimiz, ne yazık ki ortaya çıkmadı. Bu önerisinden ayrı olarak sevgili Yalsızuçanlar, yazdığı mektupların edebî yönünün kamu tarafından çok fazla bilinmediğine dikkati çekerek Yaman Dede’nin mektup ve şiirlerinden bazı örneklerin Lise ders kitaplarında yer alması gerektiğine inandığını ifade ederek “sadece muhataplarında bulunduğunu düşündüğü mektup ve şiirlerinin olduğunu” belirterek yapılacak doktora düzeyindeki araştırma ve çalışmalarla da bu eserlerin ortaya çıkarılması gerektiğini söylemişti.

Lise ve üniversitedeki edebiyat hocalarımız, talebelerine böyle bir araştırma yapmaları noktasında harekete geçirdiler mi?

 

***

Biri İstanbul’a gelse ve “Ben Konya’dan geliyorum” dese, Yaman Dede; “Demek Sultanımızın şehrindesiniz” der; alır, yedirir, içirir ikram eder!...

Konya ve Mevlana onun için özel aşk bestesinin vazgeçilmez iki notasıdır.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

“Huvel Bâkî
Mevlâna Âşıkı Yaman Dede.
Hakk’a kavuşmak için ircii emrine etti itaat.

1304-3.5.1962 Bütün Hak âşıklarına binlerce Fatiha...”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi
SON YAZILAR