17 Aralık…
Bazılarımıza göre Şeb-i Arus anlamına gelirken bazılarına göre yolsuzluk operasyonlarının yıldönümü, bazılarına göre ise operasyonların rövanş günü…
Bana göre ise 17 Aralık; siyasetten uzak, Hz. Mevlana felsefe ve hoşgörüsü içerisinde söylemlerde bulunulması gereken, Hz. Mevlana’nın anlaşılması için çalışılıp çaba sarf edilmesi gerekli bir gündür.
Ama bugünün hoşgörü anlayışı içerisinde, bugünün şartları içerisinde Konya’mızda, Hz. Mevlana hoşgörüsünün doğduğu coğrafyada ne yazık ki hoşgörünün esamesi okunamamakta…
Konya’nın yüzde yetmiş beş oyla destek verdiği cumhurbaşkanımız Şeb-i Arus törenlerinin İstanbul’a kaydırılması için olanca çabayı sarf ediyor… Konya’nın gözünü boyamak adına seçtiği ve adeta onun sözcülüğünü yapan başbakan hakkında konuşmaya bile gerek görmemekteyim. Ne yazık ki, aynı zamanda Konya milletvekili olan başbakanımızla cumhurbaşkanımız arasındaki ilişki hızla Turgut Özal-Yıldırım Akbulut ilişkisine benzemeye başladı ve belki de çoktan geçti…
Şeb-i Arus törenlerinin Konya’dan İstanbul’a ve diğer illere ses çıkaramayan başbakan gerçekten başbakanlığa atanmasındaki tek ölçütün, bir zamanlar siyasal iktidarla kol kola olan ve bizim her zaman menfaat grubu dediğimiz kişilerle mücadele olduğunu ispat etti…
17 Aralık operasyonlarının yıldönümünde rövanş çalışmasını yaparak yapımcılara varıncaya kadar bir dizi çalışma başlatıldı… Basılmayan kitaplar yüzünden cezaevinde aylarca yatan insanların mağduriyetlerini biz anlatmaya çalışırken bizlere dün “hain” diyenler, bugün haklılığımız karşısında “demek ki yanlış tanımışız” diyebilmekteler…
Mevlana Haftasında, Hz. Mevlana’nın hoşgörü ve felsefesine uygun açıklamalar yapılmalıdır. Tüm siyasiler en azından bu haftada, birbirlerine başka zamanlarda göstermedikleri saygıyı ve hoşgörüyü göstermeliler, diye düşünüyorum.
Ama bu söylemlerde bulunulması 17 Aralık ve 25 Aralık 2013 tarihlerinde operasyon yapılan yolsuzlukların hoş görüleceği anlamına gelmemelidir.
Yolsuzlukların üzerine elbette gidilmelidir ve yolsuzluklar soruşturulmalıdır. Eğer ortada bir yolsuzluk varsa, hukuksuzluk varsa; ki olduğu ortadadır… Yapılması gereken bu yolsuzlukların üzerine gitmektir, yolsuzluk soruşturması yapanları hain ilan etmek değildir… Kimi paralel, kimi muhalif, kimi terörist yaftalarıyla susturulmaya çalışılan farklı sesler söz konusu ise, işimize gelmeyen yazarlar bir şekilde sindirilmeye çalışılıyorsa ve bu baskıcı anlayışı pompalayan bir siyasal iktidar varsa ne yazık ki demokrasiden de bahsedemezsiniz… Hoşgörüden de… Hukuk devletinden de…
İşte bu nokta da Hz. Mevlana’nın o meşhur şiirini kendimce uyarlayıp başbakana ve şehrimizin basiretsiz yöneticilerine sesleniyorum…
“Mevlana törenlerini başka başka illere kaptırıyormuşsun…
Etme…
Hukuk devletini ortadan kaldırıyormuşsun…
Etme…
Papa’nın bindiği araçtan örnek almıyormuşsun…
Etme…
Asıllar dururken vekillere imtiyaz getiriyormuşsun…
Etme…”
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.