BAKTIK DURMUYOR... VURDUK!
Bayanlar baylar! Ülkemiz zor süreçlerden geçiyor. Bu vatan, bu bayrak, bu din hepimizin… Birileri kendi çıkarları için bu değerlerimizi tanımadan yılmadan saldırıyor. "Baktık durmuyor... Vurduk!” olmasın. Şu üslubunuza, tavırlarınıza dikkat edin lütfen! Yangına körükle gidiyorsunuz.
Temel böyle bir fıkrası var. Anlatmadan geçemeyeceğim. Temelin babası vefat etmişti... Cenazeye gelen bir aile dostu Temel'e sordu: "Nasıl öldü?"
Temel: "30'uncu kattan aşağıya düştü..."
Adam: "Vah vah desene çok feci ölmüş..."
Temel: "Yokyok öyle ölmedi... Tam yere düşecekken manavın tentesine çarpıp tekrar yükseldi..."
Adam: "Vah Vah! Daha şiddetli çakıldı o zaman."
Temel: "Yok! Karşıdaki kasabın tentesinden zıpladı bu kez karşı binanın çatısına..."
Adam: "Demek çatıya çarpıp öldü."
Temel: "Yok ya! Çatıdan yuvarlanıp elektrik tellerine gitti..."
Adam: "Deme ya! Çarpıldı o zaman..."
Temel: "Yok canım teller yaylandı babamı 200 metre yukarı fırlattı."
Adam-. "200 metreden yere çakıldı öyle mi? Yazık..."
Temel: "Yok ya yine en baştaki bakkalın tentesine...''
Adam: "Orda mı öldü?"
Temel: "Yooo... Ordan da yine kasaba..."
En sonunda bunalan adam Temel'e bağırarak sordu
"Nasıl öldü bu adam?"
Temel: "Baktık durmuyor... Vurduk!”
Eski Romanın ünlü generallerinden birinin eşi dünya güzeli bir kadınmış. Kültürü, eğitimi ve üslubuyla benzeri güç bulunur bir "şahane kadın". Boşanacakları haberi çıkmış; bütün Roma bu haberle çalkalanıyor. Yakın arkadaşları konuyu açmışlar:
"Eşin Romo'nın, en beğenilen, gıpta edilen kadını; nasıl olur da ondan ayrılmayı düşünebilirsin?"
General bacağını uzatarak: "Çizmemi beğendiniz mi önce onu söyleyin." demiş. "Çok güzel!" demişler.
'Tay derisinden yapılmıştır. Sicilya'nın en usta çizmecisi tarafından, kendi eliyle, benim için yapılmıştır. Bir benzerini bütün Roma'da bulamazsınız." "Belli." demiş arkadaşları, "Ama bunun, bizim sorumuzla ne ilgisi var?"
Arkadaşlarının merakını gidermiş General: "Ayağımı sıkıyor... İnsanda güzel olan yüzdür, yüzde güzel olan gözdür ama insanı insan yapan ağızdan çıkan sözdür..."
Çicero’nun sözüyle bitirelim: "Bir ulus kendi içindeki (iptal ve muhteris olanlarla baş edebilir. Fakat içeresindeki satılmış ve hainlerle yaşayabilmesi olanaksızdır. Sınırları zorlayan düşman silah ve bayraklarını açıkla taşıdığı için daha az tehlikelidir.
Fakat bir hain, hain gibi görünmez, kurbanları ile aynı aksanda konuşur. Onların çehresine bürünür ve onların argümanlarını kullanarak ulusun politik yapısına nüfus eder. Bütün kapılardan serbestçe geçer, sesi en üst düzey hükümet koridorlarında duyulur, ulusun ruhunu çürütür.
Politik yapıya her türlü hastalık bulaştırarak ulusun yaşam gücünü elinden alır. Bir katil daha az korkulandır."
Selam ve muhabbetle…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.