EDEP!
Edebin başı: Güzel anlatmak, güzel anlamak, iyi dinlemektir. Eğer şeytanın başını ezmek istersen, gözünü aç ve gör ki, şeytanın katili ancak edeptir. Yani terbiye manasında da kullanılan edebin en genel manası söz ya da davranışların adaba uygun şekilde kontrol altında tutulmasıdır.
Edepli insan önce haddini bilendir. Sert değildir. Her haklı olduğu yerde illa ki sertlikle meselesini halledebileceğini aklının ucundan bile geçirmesin. Rüzgâr, güneşe der ki: “Ben senden daha kudretliyim. Bak, şu ihtiyarın ceketini fırtınadan fırlatıvereceğim. Rüzgâr esmeye başlar…
Sonra fırtınaya dönüşür ama ihtiyar ceketine daha sıkı sarılır. Güneş: “Beceremedin” der. “Ben daha kudretliyim. İhtiyara ceketini şimdi çıkarttıracağım”… Saklandığı bulutun arkasından çıkan güneş, bir gülümsemeyle ortalığı ısıtıverir.
İhtiyar, ceketini çıkarır, neşe içinde yürür. Güneş, Rüzgâr’a döner: “Nezaket ve dostluk sertlikten kuvvetlidir”. Yani demek istediğim bu… Özellikle bugünlerde seçim arenasında benzer konuşmalara çok rastlıyoruz. Ne olurdu her zaman sevgiyle yaklaşabilseydik meselelere…
Yaşlı bir bey, sabah erkenden evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin çarpmasıyla yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış… Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar.
Hemşireler, önce pansuman yapmışlar ve biraz beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler. Yaşlı bey huzursuzlanmış; "acelesi olduğunu, röntgen istemediğini" söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar:
"Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum" demiş.
"Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz" deyince yaşlı adam üzgün bir ifade ile: "Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor" demiş.
Hemşireler hayretle: "Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden her gün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?" Diye sormuşlar. Adam buruk bir sesle: "Ama ben onun kim olduğunu biliyorum" demiş.
Erdem; Ahlak ve yiğitlik anlamında yüce değerler taşır. Fazilet ise, iyilik yapmak, güzel davranışlarda bulunmaktır. Erdem ve fazilet, insani bir özelliktir. Duygu ve düşüncelerden uzak olan hiçbir canlı bu iki kavramı içgüdüleriyle bile idrak edemezler. Edildiği düşünülse bile tam bir güven vermez.
İyi insanların bu özellikleri sadece etrafındaki dostlarına değil, tüm canlılara karşı da hissettirdiği bir davranıştır. Halk arasında “kalp temizliği” kavramı, insanın erdemi ve faziletinin bir sonucudur. Şayet bu güzel değeri davranışlarında gösteremeyenler, kalbinin temizliğinden bahsetse de inandırıcı olamaz.
Selam ve muhabbetle…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.