BATIYOR MUYUZ?
Bugünlerde nerede olursak olalım, kiminle konuşursak konuşalım herkes kötü piyasa şartlarından söz ediyor. Ya da muhabbet dönüp dolaşıyor paraya takılıyor. Orta kesim ile gerçek anlamda güç kanaat geçinenler şaşkın, para ile pulla oynayan rahat adamlar ise karamsarlar. Ama genel anlamda küçük fotoğrafta Konya, büyük fotoğrafta Türkiye’de millet çelişkiler yumağı haline gelmiş. Reis’ten korkudan mı, yoksa ne yapacaklarını bilemediklerinden mi hava gerçekten bir tuhaf.
Para ile pulla oynayanlar yatırım yapmak, mevcudu geliştirmek şöyle dursun “Batmamak”, “Batakları kurtarmak”, “verdiğini alabilmenin peşine düşmenin” adına büyük çırpınıştalar.
İş dünyasının bu kaygısı ve endişeli bekleyişine ise Külliye’nin dışında resmi kurum ve kuruluşlarda sanki seyirci kalıyorlar, hatta bir yerde farkında olmadan krize çanak tutuyorlar.
Mesela devletin kurumlarıyla, belediyelerle, üniversiteler ile iş yapanlar bitik durumda.
Çünkü bu insanlar aylardır bırakın alacaklarını aylardır yıllardır geçmiş alacaklarını dahi alamıyorlarmış. Tanıdıklar, ağabeylerimiz, iş dünyasının ileri gelenleri bunları anlatınca biz işin nasıl döndüğünü bilmediğimiz için “Abi hakkınız ise verin mahkemeye o zaman” diyoruz. O zaman da bu insanlar hep bu kurumlar ile iş yaptıkları için mahkemeye verseler de paralarını yine çok geç alabileceklerini söyledikten sonra mahkemeye verdikleri takdirde haklı dahi olsalar bir daha bu kurumdan ihale dahi alamayacaklarını söylüyorlardı.
Demek ki yıllardır bu işlerde bir yanlış sarmal ve zihniyet oluşmuş.
Devlet hizmet yapmak için yarışa girip ihale yapan adamlara “sağılması gereken inek (!)” gözü ile bakmış, bu işleri yapanlarda bir yerde paranın garanti olması nedeni ile hep susmayı ve haklarını dahi zamanında almaktan taviz vermeyi tercih etmeyi yeğlemişler.
Şimdi ülkenin en başındakiler dünyanın dört bir yanından tanksız topsuz, tüfeksiz uçaksız harekât için düğmeye basınca haklı olarak yeni para arayışı ve tasarruf tedbirleri ile birlikte yeni bir adı konmamış kemer sıkma politikasına girmeye çalışıyorlar.
Tam bu noktada üzücü bir durum var.
Önce bizim evde, sonra sizin evde, yan komşuda, mahallede, ilçede, Konya’da ve tüm ülkede yıllardır bir istikrar ve bol para refah vardı. Millet olarak hepimiz parayı görmüştük. Millet parayı pulu, evi arabayı görürken yönetenler de paranın içinde yüzüp kulaç atıyorlardı.
Eeeee şimdi diyorlar ki deniz bitti kara görünüyor aman dikkat.
Bu noktada çok büyük bir korkum var.
Yönetenler de biz yönetilenler de zaaaaank diye dibe vurmadıktan sonra ne tasarruf yaparız, ne de alışkanlıklarımızdan vazgeçeriz. Çünkü milletin gözü açıldı bir kerem.
Bence içimizdeki en büyük rakip bu gibime geliyor. Hadi biz yoklukları, krizleri, ihtilalleri görerek geldik. Kuyrukları da biliriz batmayı da çıkmayı da. İyi de şimdi biz bunu çocuklarımıza gençlerimize nasıl anlatacağız?
MİS KOLEJİ İLE ÖZKAN AİLESİNİ YÜREKTEN KUTLUYORUM
Dün gazeteye gelmeden uğradığım iki yerden birisi MİS Koleji’nin yeni eğitim öğretim yılı öncesi okulun patron ailesi Özkan’lar, geniş ve tecrübeli eğitimci kadrosu ve idarecilerinin çok geniş katılımlı basın ordusu ile birlikteliğindeydik.
Baba İbrahim Özkan, evlatlar Salih Özkan ve Musa Özkan’ın inşaat sektöründeki tartışılmaz performansı dün eğitim alanında MİS Koleji ile tescillendi. Aslında bu aile yazımızın girişinde sözünü etmeye çalıştığımız tabloyu yıllar önce görmüştü. O günlerde bu ailenin eğitimde sağlıktaki yeni yatırım kararlarını pek çok meslektaşı bile anlayamamıştı.
Ama bu yürekli insanlar dün 50’yi aşkın mensubunun önünde yüksek sesle şöyle diyorlardı; “Bizim işimiz eğitim değil. Biz ancak en iyi en ideal eğitim yapılabilmesi için zemini hazırlarız. Ve en iyi eğitimciler ile çalışırız” diyorlardı.
Yani hadlerini biliyorlardı.
Aslı var mı yok mu bilmiyorum. Ama haddini bilmek konusunda bana yıllar önce hep şu anlatılanlar aklıma gelir.
Merhum Hacı Veyiszade Efendi şöyle dermiş; “Eğer İslam’ın altındı şartı olsaydı, o da haddini bilmek olurdu.” …
Haddini bilen, işini en iyi şekilde yapmaya çalışan, engel tanımayan, girişimci yenilikçi vizyonlarını ve hedeflerini hep yüksek tutan Özkan ailesinin tüm fertlerini ve ekibini kutluyor. Bu yeni yuva çalışanlarına patronlarına ve Konya eğitimi ile Türk eğitimine hayırlı uğurlu olsun inşallah diyoruz.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
İyi şeyler inandığında, daha iyi şeyler sabrettiğinde ve en iyi şeyler vazgeçmediğinde gelir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Biz erkek sürücülerin kullanmamak için inatlaştığımız sinyal vermeme huyuna kadın sürücüler de dahil olmadığı zaman daha iyi ADAM oluruz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.