BEYHEKİM'İN ÇIĞLIĞI
“13. yüzyıl Konyası”nın en güzel ve mütevazı eserlerinden birisi de Konya'nın merkezinde Alaaddin Tepesi’nin güneybatısında aynı adla anılan mahallesinde yer alan Beyhekim Mescidi’dir. Beyhekim Mescidi Hazreti Mevlana'nın hekimi olarak bilinen Nahçıvanlı Tabip Ekmelettin tarafından yaptırılmıştır. Dışarıdan bakıldığında oldukça sade bir görünüm arz eden mescidin giriş kapısının hemen sağ tarafında banisi Beyhekim’in türbesi yer almaktadır. Zafer sokaklarının şen şakraklığına ve kalabalıklığına inat, hemen onun arka sokaklarında, kenarda köşede kalmış yaşlı bir çınar edasındaki mescide uğrayanlar içeriye girmeden önce kapısının hemen sağ tarafında bulunan Tabip Ekmelettin türbesinde ruhuna Fatiha okurlar. İlk bakışta yapının iç kısmı da dış kısmı gibi oldukça sadedir. Ancak ağırlıklı olarak kesme taş ve nadiren mermer kullanılarak yapılmış olan yapıyı anlatırken sanat tarihçiler, detaylı süslemeler tasvir ederler. Onların ifadesiyle iki sıra Türk üçgeni ile geçilen kubbede sırlı tuğlalar görülür. Kubbenin tepe noktasında firuze ve patlıcan moru renkleri kullanılarak yapılmış bir göbek yer almaktadır. Özgün haliyle küçücük bir mescit olan bu yapıya sonradan mahfil ve minber de ilave edilmiş olup, zamanla büsbütün bir cami niteliği kazandırılmıştır. Günümüzde yapının bazı bölümleri özgün yerlerinde bulunmamaktadır. Çok şükür ki çok uzakta olmayan penceresi ve kapı kanatları İnce Minare Taş ve Ahşap Eserleri Müzesinde sergilenen mescidin, muhteşem mihrabı ise binlerce kilometre uzaktadır. Harikulade çini mihrabın 20. yüzyıl başlarında gerçekleşmiş olan kaçırılma hikayesini bilenler, bu yüzyılın hırsızlık olayından bu dönemde Konya’da Alman Konsolosu olarak görev yapan ve Selçuklu Uzmanı Loytved’i sorumlu tutarlar. Konsolosluğu sürecinde Konya’daki Selçuklu eserleriyle yakından ilgilenen ve bu eserlerin bir envanterini çıkaran Loytved, bunlar hakkında detaylı bir çalışma hazırlamıştır. 1907 yılında yayınladığı Konia isimli eserinde mescidin ahşap kapısı ile mihrabının fotoğrafına da yer vermiştir. Bu çalışmanın yayımlanmasından sonra, anlaşılan Almanya’da çok ilgi çeken mihrabın, yerinden sökülüp getirilmesi sipariş edilmiştir. Böylece muhtemelen 1909 yılında çini mozaiklerle kaplı mihrap numaralandırılarak yerinden sökülmek suretiyle sandıklara konulmuş ve gizlice yurt dışına kaçırılmıştır. Konuyla ilgili arşiv vesikaları ve mahalle yaşlılarının anlatıları, bu hadisede Konyalı bir terzi ve Konya’da ikamet eden Kayserili Vasil isimli şahısların da parmağının bulunduğuna şahitlik ederler.
Mihrabın kaçırılma hadisesini bilmeseniz bile, mescide yapacağınız ilk ziyarette daha giriş kapısından adımınızı adar atmaz sizi hüzünle karşılayacak olan mihrabın kopyası, yerini dolduramadığını aslının kaçırılma hikayesini ele verecektir. Orijinal çini mihrabın kopyası olarak yapılmış ahşap mihrap benzer süsleme motifleriyle süslenmiş olsa da, mescidinin öksüzlüğünü hemen haykıracaktır. Berlin Bergama Müzesinde Konya seksiyonunda bulunan çini mihrabı tasvir edenler onu yere göğe sığdıramazlar. Ancak Beyhekim Mescidini bugün dünya üzerinde şöhrete kavuşturan olay maalesef ki mihrabının çalınması hadisesidir. Berlin Bergama Müzesinde yer alan mihrabı gören kaç kişi Beyhekim Mescidini ziyarete geldiğinde, 13. yüzyıldan bu tarafa bilmem kaç bin kez huzurda el bağlamış imamları ve arkasında namaza duran Konyalıları düşünmüştür bilinmez. Elbette ki yıllar önce Beyhekim mescidinin mihrabı karşısında el bağlayanlar bir gün bu eserin yerinden sökülerek, parça, parça kesilip numaralandırılıp sandıklanarak yurt dışına kaçırılacağını da hiç düşünmediler. Belki mihrabı özgün yerinden kopartarak Berlin'in ortasında bir müzeye hapsedenler bir Müslüman mabedinin böylesine öksüz kalacağını hesap edemediler. Lakin müzeyi ziyaret edenler ve mescide gelenler, Annesinden koparılmış bir evlat gibi Berlin'in ortasında bir müzede mahkum kalmış mihrabın gözyaşlarını görecekler, yerindeki kopyasının da evladından koparılmış bir anne gibi sessiz ve sakin haykırışlarını duyacaklardır. Konya'ya gelip de Beyhekim Mescidine yolunu düşürürseniz, mescidin gösterişsiz kapısından içeriye girdiğinizde başınızı hafifçe mihraba doğru kaldırın, emin olun Beyhekim’in o sessiz çığlığını siz de duyacaksınız. Kim bilir mescidi ziyaret ettikten sonra, yaşadığınız mahcubiyetle, Beyhekim'in türbesinde ruhuna okuyacağınız Fatihalar vicdanınızı belki daha az sızlatır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.