YAŞAR GÖKÇEK HOCA
Millî Mücadeleyi kuran beş adamdan biri olan İrfan Küçükköy, Büyük Dâvâ Adamları’ndan Yaşar Gökçek Hoca’yı anlattı.
İrfan Bey, Gökçek Hoca’dan bahsederken “Dâvâ adamları yetiştiren davâ adamı” diye söz etti.
Tarihçi-Yazar olan Yaşar Gökçek, 1912 Diyarbekir’in Ergani İlö-çesi Aşağı Blahur (Ortayazı) Köyü doğumlu. Said Nursî’nin ilk talebelerinden ve kardeşi Abdülmecid Nursî (Ünlükul)’un yakın dostlarından. İlk ve ortaokuldan sonra liseyi Konya’da yatılı olarak okuyan Yaşar Bey, yürksek öğrenimi için geldiği İstanbul’da, üniversitenin son sınıfında Av. Şehbal Ökte hanımla evlendi. Askerliğini yaptıktan sonra İstanbul’da kendi işini kurmak istedi. Sirkeci’deki istimlâkler ve bonkörlüğü sebebiyle iflas ettikten sonra manevi arayışı sebebiyle Konya’ya yerleşmeye karar veriyor. 1958’de Konya’da Dr. Sadullah Nutku vasıtasıyla Risale-i Nur külliyatını okudu. Emekli olduktan sonra Şehbal hanımla İstanbul’a giderek Çengelköy Kerime Hatun Kur’an Kursu’nda talebe okutmaya başladı. Yüksek ahlâk sahibi bir insan olarak tanınan Yaşar Hoca, 12 Temmuz 2008’de İstanbul’da hayata gözlerini yumuyor.
“Mültecînim Yâ Muhammed meded!..”
Peygamber âşığı birisi olduğunu öğrendiğim Yaşar Hoca’nın sık kullandığı sözlerden birisi şu: “Acz, fakr, zaaf ve tembellikten ibaret garip bir ümmetinim. Tek ve yegâne sermayem, muhakkak bir Bahşîş-i Sübhânî olan Zât-ı Muhammediyemizi hiçbir şeye benzemeyecek derecede çok seviyorum. Sen Rahmet Nebîsisin, bizlerse muhtâc-ı rahmet; Mültecînim Yâ Muhammed, Yâ Rasûlallah meded!”
“Mücadele Ruhunu Yaşar Hocadan Öğrendik”
“Türk İmparatorluk Tarihinde Akıncı Teşkilatı ve Gazi Mihaloğulları”, “Tarih Sohbetleri- Geçmiş Zaman Olur ki” ve “Ümit Kapısı: Resûlallah (S.A.S.)’ın Sünneti” gibi eserleri bulunan Yaşar Hoca’nın ikisi kız, ikisi oğlan dört çocuk babası olduğunu İrfan Bey’den öğreniyoruz. Sohbetinden son derece faydalandığım İrfan Bey, Yaşar Gökçek Hoca için şu ifadelere yer verdi:
“Yaşar Gökçek Hocam, Hcı Veyiszâde Mustafa Hurucu Hocaefendi gibi namazına çok düşkün bir insandı. Konya İmam Hatip’te bizim derslerimize girerdi. 40 kişilik olan sınıf mevcudumuz, onun derslerinde 62 kişiye çıkardı. Mücadele ruhunu biz ondan öğrendik. Ailecek 1954’de Konya’ya geldiler ve 1970’de de İstanbul’a gitmişti.”
Türkiye’nin İlk Başörtülü Üniversite Kızları
Yaşar Gökçek Hoca’nın kızları Hümâ ve Deniz’in, İstanbul Üniversitesinde okurken Türkiye’de ilk defa başörtülü olarak üniversitede okuyan kızlar olduğunu İrfan Bey’den öğreniyoruz. Böylece tarihe not düşüyoruz. Hüma hanım Güzel Sanatlar Fakültesi, Deniz hanım ise Dişçilik Fakültesi mezunu. Hayrunnisa Deniz Gökçek (Kasırga) Konya’da uzun yıllar diş hekimi olarak hizmet verdikten sonra emekli oluyor. Kız çocuklarının okutulup okutulmaması meselesinde Tahir Büyükkörükçü Hoca’nın, bu fikre son derece karşı olduğu da, o sohbet esnasında öğrendik. Bunun yanı sıra Yaşar Hoca, kız çocuklarını okuttuktan sonra Tahir Hoca’nın zevcesi bir gün dişinden hastalanıyor. Yana yakıla kadın dişçi aramaya başlıyorlar. Sonunda bir hanım dişçi bulunuyor. Konya’da o dönemler tek hanım diş hekimine giden Tahir Hocaefendi’nin eşi, dişçi hekim kızı öve öve bitiremiyor. İsmi neymiş, kimlerdenmiş bir dahaki gidişinde öğren bakalım demiş. Tahir Hocaefendi, hanım diş hekiminin Yaşar Hoca’nın kızı Hayrunnisa Deniz Gökçek olduğunu öğrenince; “Yaşar Hoca haklıymış” diyerek, kız çocuklarının okutulmaması fikrinin ne kadar yanlış olduğunu bu şekilde kabul etmiş.
İsmi “Mevlâna Celâleddin Rûmî” olarak konulan fakat nüfus cüzdanında “Celâleddin Gökçek” olarak yazılan Yaşar Hoca’nın oğlu Celalettin, Ülker firmasında Murat Ülker’in sağ kolu olarak görev yapıyor.
İlsan-İltaş İlaç Sanayi şirketinin Konya bölge satış müdürü olarak görev yapan Yaşar Hoca’nın, “A-ferin” ilacının bulunup üretilmesinde pay sahibi olduğunu da, yine İrfan Bey’den öğreniyoruz. Konya İmam-Hatip Okulunda yedi sene fahri olarak ders veren Yaşar Hoca’nın, “Öğretmenlik yaptığım yedi sene içinde İmam-Hatip Okulu’na abdestsiz ve oruçsuz hiç girmedim” dediğini de.
İrfan Bey’in hoş sohbetinden Yaşar Hoca’nın, yakın ilgi kurduğu zâtlardan ve devamlı istişare ettiği birisinin Hacıveyiszâde, diğerinin ise Lâdikli Ahmet Ağa olduğunu da öğrendik. Hatta Lâdikli Ahmet Ağa’yı ailecek ziyaret ettikleri ve Yaşar Hocanın, Lâdikli Ahmet Ağa’nın vefatına şahit olduğunu da Büyük Dâvâ Adamları” adlı eserinde ifade ediliyor.
AZİZİM DİYOR Kİ…
İlginç bir anekdot:
“Yaşar Hoca’nın eşi Şehbal Hanım, hâkimliğe müracaat eder. Kazanır ve tayini Konya’ya çıkar. Fakat Hacıveyiszâde Hocaefendi, bunu istemeyince o kararından vazgeçer. Avukat Şehbal Hanım, daha sonra Konya İmam Hatip Okulu’na öğretmen olur.”
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.