Bir İslâm Mücahidi Abdürreşid Efendi
Asırlık bir geçmişi bulunan ve eski adı “Reşadiye” olan Böğrüdelik Köyü, köylülerin hayatları, kültürleri, folkloru, dilleri, adet ve gelenekleri anlatmakla bitmez.
Bu Tatar kardeşlerimizi Türkiye’ye hicret etmelerini sağlayan ve kendisi de Böğrüdelik’te bir müddet kalan büyük İslâm mücahidi Abdürreşid İbrahim Efendi’nin mücadeleci hayatı ise, bana son derece çarpıcı geldi.
***
Onun Japonya seyahatı ise maceralarla doludur. Tokyo’da yedi ay kalan Abdürreşid İbrahim, Japon ileri gelenlerinden, halktan büyük bir ilgiyle karşılanır. Japon imparatorluk ailesi ile yakın dostluk kurar. Japon eğitim sistemini yakından inceler, şerefine verilen ziyafetlere, toplantı ve konferanslara katılır. Japonca öğrenir. İslam hakkında misyonerler tarafından yayılan yanlış bilgileri düzeltir. Japon gazeteleri, konuşma ve konferanslarına yer verdiğinden hayranları daha da artar. Bir kısım üst düzey Japon diplomatlar İslam’ı onun sayesinde kabul eder. Onların da gayretleri ile “Asya Gi Kay” adlı, amacı Uzakdoğu halkları arasında dayanışma ve yardımlaşma ve İslâmî davet olan derneği, 1909’da kurar. İslâm kardeşliğini esas alan derneğin başkanı, Ebu Bekir adını alan Müslümanlığı benimsemiş eskiden Samuray olan bir Japon diplomattır.
Japonya’dan sonra Kore’ye geçen ve Çin, Singapur, Hindistan’dan sonra 1910 yılında Haccını ifa eden Abdürreşid İbrahim, Hicaz Demiryolu ile Beyrut’a, oradan da gemi ile İstanbul’a gelir. Hariciye Nezaretine, Osmanlı vatandaşlığına geçme talebiyle bir dilekçe verir. İstanbul’a geldikten sonra Sırat-ı Müstakim dergisi idarehanesinin düzenlediği konferanslara katılır. Sultanahmet, Ayasofya, Şehzadebaşı Camilerinde vaaz tarzında yapılan bu konferanslara en az beş bin kişi iştirak etmiş, cemaat dışarılara taşmıştır. Konferanslarda Abdürreşid İbrahim halka, “Sibiryalı Meşhur Seyyah-ı Şehir”, “Hatib-i Şehir” diye takdim edilir.
1911’de İtalyanların saldırması üzerine Abdürreşid İbrahim, bu sefer Trablusgarb cephesine gitmeye karar verir. 54 yaşında olmasına rağmen yerinde hiç duramaz. Bir ateş yüreğini kaplamıştır. Hayati tehlikelerle dolu bir yolculuğun ardından Tobruk, Bingazi, Trablusgarb cephelerinde fiilen bulunur, zaman zaman çarpışmalara katılır. Bingazi’de kırk gün Enver Paşa ile aynı cephede olurlar. Aralarında dostluk gelişir. Trablusgarb’ta beş ay kaldıktan sonra İstanbul’a döner. Trablusgarp savaşı hakkında verdiği konferanslar büyük ilgi görür. Bu sıra Eşref Edib’in gayretiyle Âlem-i İslâm adlı hatıratı, 1912’de İstanbul’da basılır ve âdeta kapışılır. (Bu hatırat Konya Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları arasında da çıkmıştır).
Balkan Savaşları sırasında serhat şehri Edirne, Bulgar çizmesi altına düşmüştür. Aynı yıl Osmanlı vatandaşlığına kabul edilen Abdürreşid İbrahim, o sıralar çıkardığı İslâm Dünyası adlı dergide, bu toprakların kaybedilmemesi için bütün dünya Müslümanlarını cihada çağırır. Japonya, Çin, Hindistan, Singapur, Malezya’daki dostlarına mektuplar yazarak onları cihada davet eder.
***
Pek çok mücadeleden sonra İbrahim Efendi, Türkiye’ye iltica eder (1925). 1907’de Sibirya’dan hicretleri için çalıştığı, Konya’nın Cihanbeyli ilçesinin Böğrüdelik köyüne yerleşir. Onun için köy hayatı, bir çeşit gönüllü sürgün dönemidir (1925-1933). Fakat köyde boş durmaz. Öğrenciler yetiştirir, hayvancılıkla uğraşır. Konya Valiliği’nin, 24 Aralık 1928’de Cihanbeyli Müftüsü olarak tayin edilmesini teklif ettiği Abdürreşid Efendi, düşünce ve ilim alanında çalışmalarına ara vermez. Fırsat buldukça da İslam dünyasının problemlerini dile getiren eserler kaleme alır. Aklı İslâmî hizmetlerinin ilk tohumlarını attığı Japonya’dadır. Japonlar İslâm’ı kabul ederlerse dünyada önemli bir açılım gerçekleşecektir. Yaşlı olmasına rağmen ve ailesini de geride bırakarak 1933 Ağustos’unda İstanbul’dan yola çıkarak 12 Ekim’de Tokyo’ya varır. Bu son seyahatinde Japonya halkı onu büyük coşku ile karşılar. Japon basını, büyük ilgi gösterir, kendisi ile İslâm dünyası hakkında çok sayıda röportaj yapar. Japonya’da, 1909’da yeri alınan caminin temelini attırır. Hizmetleri hızlandırır. Dört yılda tamamlanarak, Tokyo’da bir büyük camii açılmasına vesile olup, buranın fahri imamlığını yapar (1937). İslâm dininin Japon yönetimi tarafından resmen tanınmasını sağlar. Tokyo’daki Tatar ve diğer Müslümanların çocuklarına din ve tarih dersleri verir. Kazan Tatarlarının, Türkiye’de Harf İnkılâbı yapıldığı için boşa çıkan bir matbaanın harflerini satın alarak Japonya’da kurdukları basım faaliyetlerine destek verir. Birçok Japon’un İslâm dinini seçmesine vesile olur. İslâm’ın daha iyi tanınması için Japonya’da çıkarmayı düşündüğü İngilizce-Arapça dergiyi planlarken 17 Ağustos 1944’te Tokyo’da vefat eder. Vefatı İslâm dünyasında büyük yankı uyandırmıştır. Kızının bulunduğu Mısır’da ve Böğrüdelik’te başta olmak üzere vefatı üzüntü ile karşılanır, ardından adına anma toplantıları yapılır.
***
Abdürreşid İbrahim Efendi’nin rahle-i tedrisatından geçen talebelerden birisi de Hacı Mehmet Hakim Oğuz idi. Böğrüdelik’te 2012’de 101 yaşında vefat eden Hakim amcanın kabrini de ziyaret ederek ruhuna Fatihalar göndermiştik.
Abdürrreşid İbrahim Efendi ile Hakim Oğuz amcanın ruhları şâd olsun.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Bu makaleyi yazmamda bana kaynaklarıyla yardımcı olan gönül insanı, araştırmacı-yazar Caner Arabacı hocama teşekkür ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.