Bir yıl geçti
Soma da 301 canımızı kaybetmemizden bu yana bir yıl geçti. O günlerin sıcak gündeminde neler yazıldı neler çizildi çoğunu unuttuk bile. Oysa unutmamak unutturmamak boynumuzun borcu olmalıydı. İşçi ölümleri istatistiki değer taşımaya devam edip gidiyor. Bakınız sadece 2014 rakamlarına.1800’den fazla işçimiz hayatını kaybetmiş. İşçilerimizin 29’u mesleki hastalıklar sonucunda vefat ederken, 423 işçimizi inşaat iş kolunda kaybetmişiz. Soma ve Ermenek dahil olmak üzere 386 insanımızı maden işkolunda kaybetmişiz.300’den fazla insanımız tarım işkolunda rahmetli olmuş.
54 çocuk işçi, 132 kadın işçimizi sadece geçen yıl iş kazalarında kaybetmişiz. İşe giderken ya da ekmeğini kazanıp evine dönerken trafik/servis kazaları sebebiyle 400’den fazla insanımızı kaybetmişiz. Olan biten her şeye rağmen Bakanlık ile Sivil Toplum Örgütlerinin iş kazalarına dair rakamları bile birbirini tutmuyor. Soma’da yaşanan kazanın ardından sadece hukuki süreci işletmemiz bile neredeyse 1 yılı almış. Oysa Soma faciası iş güvenliği ve işçi sağlığı noktasında Türkiye için bir milat oluşturmalıydı.
Madencilik sektörünün çalışma koşullarına dair yapılan olumlu gelişmeler sonucu özel sektör birçok işletmeyi zarar ederim gerekçesi ile kapatmış.2014 Aralık ayında Uluslararası Çalışma Örgütü’nün madencilik ile ilgili 176 sayılı sözleşmesini Türkiye olarak imzalamamıza rağmen uygulamada yaşanan eksikler hala devam ediyor. Çalışma saatleri 6 saate çekildiği için ek vardiya oluşturmak gerektiği halde bazı işletmelerin maliyeti yüksek diyerek buna yanaşmaması sonucu tekrar 7,5 saate çıkarıldı. Oysa işletmeler kendi maliyet hesaplarını yaparken oluşan ihmaller alınmayan tedbirler sonucunda Türk Ekonomisinin yıllık işgücü kaybının ve verimlilik kaybının parasal boyutunu kimse hesaba katmıyor.
Aradan geçen bir yıl içerisinde kişisel koruyucu cihazların ve ölçüm aletlerinin güncellendiğini ve daha sık denetim yapıldığını koşulların yerine gelmemesi durumunda işletmelerin kapatılma yoluna gidildiğini de olumlu gelişmeler olarak bildirelim. 13 Mayıs 2014 tarihinden sonra Türkiye genelinde 800’den fazla maden sahasının faaliyetleri durduruldu. Sorumluluğunu yerine getirmeyen ve daha az kazanmaya razı olmayan işletmelerde faturayı ne hikmetse işçilerin ödediğini de unutmayalım. Kaçış odalarının zorunlu hale gelmesi de son derece önemli gelişmedir. Zira Soma’da kaybettiğimiz 301 canımızın neredeyse tamamı emniyetli alan olmadığı için zehirlenme sonucu şehit olmuşlardır.
Taşeron sistemi başlı başına ayrı bir problem olarak hala ortada durmaya devam ediyor. Enerji Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı arasında gidip gelen sektörün tek başlı bir yapıya kavuşturulmasının gerektiği zaten TBMM araştırma komisyonunun raporunda da yer alıyor. Aradan geçen zaman içerisinde birçok yönetmelikte değişiklik yapıldığı gibi birçok gelişmiş ülkelerde uygulanan yönetmeliklerde yürürlüğe girdi ancak uygulama eksikleri hala var. Emek üzerinden maliyeti düşürerek ucuza üretip rekabet etme anlayışında köklü değişiklik olmadıkça sorunların çözüleceği umudu da yok olup gidiyor.
Cenab-ı Hak böyle acıları bu millete tekrar yaşatmasın. Şüphesiz ki tedbir almak bizim üzerimize düşen en önemli vazife ve sorumluluktur. Yasa ve yönetmelikler neyi getirirse getirsin sorunun çözümü işverenlerimizin ve idarecilerimizin evlerinden ekmek parası kazanmak için çıkan işçisinin evine sağ salim dönene kadar onlara emanet olduğunu kabul etmelerinden geçmektedir. Çalışanlarımız da konulan kurallara uyduğu ve verilen sorumluluğu taşımaya çalıştığı zaman iş kazaları karnemiz düzelecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.