Bu tartışma “hukuki” mi?
Geçtiğimiz hafta “Paralel Yapı” adıyla Konya’da düzenlenen bir operasyonda bir avukatın tutuklanması kamuoyunda yoğun tartışmalara sebebiyet verdi.
Tutuklanan avukatın bir vakıf üniversitesinin Mütevellisinde yer alması, eski Konyaspor yöneticisi ve PFDK üyesi olması da bu tartışmaları genişletti.
Türk Hukuk Enstitüsü Konya Temsilcisi Gökhan Tozoğlu’ndan Konya Barosu Başkanı Fevzi Kayacan’a, Konya Barosu Yönetim Kurulu üyelerinden Hukukçular Derneği Konya Şube Başkanı M. Şamil Şenalp’a kadar Konya’daki hukukçuların hemen tamamına yakını bu operasyonla dolaylı dolaysız bağı bulunan açıklamalar yaptı.
Sözgelimi Tozoğlu, resmi facebook hesabından yaptığı açıklamada operasyonun Devlet Bahçeli’nin Konya mitingi öncesine denk gelmesine atıfta bulunarak, benzeri bir operasyonu 2007’de de yaşadığımızı hatırlattı bize. Tozoğlu bu konuda şunları yazdı: “22 Temmuz Seçim 2007 seçimlerine Sayın Bahçeli'nin Konya'ya gelmesinden birkaç gün evvel Konya Ülkü Ocakları'na Meltem Operasyonu adıyla bir operasyon yapılmıştı ve bu operasyonda çoğu üniversite öğrencisi olan ülkü ocakları mensubu öğrenciler akıl almaz isnatlarla suçlanıyordu. Örneğin Uranyum Kaçakçılığı da isnatlar arasındaydı. Adana Özel Yetkili Mahkemesi'nde silahlı örgüt isnadıyla yargılanan bu öğrencilerin tamamına yakını beraat etti. Bu operasyonun başında "Atayün" vardı. Hani şimdi kendisini bir numaralı ülkücü olarak tanıtan şahıs. Sahi şimdilerde Hukuk, Demokrasi, Özgürlük diyenleri o zaman hiç görmedim ben. Sahi niye yoktular? Yargılanan kendilerinden olmadığına göre muhatapların özgürlüklerinden mahrum bırakılmasında bir mahsur yok.”
Baro Başkanı Fevzi Kayacan ile Denge Hukukçular Derneği operasyona sert tepki gösterenler arasındaydı. Özellikle Denge Hukukçular Derneği’nin itham ettiği M. Şamil Şenalp yaptığı açıklamada soruşturmanın gizliliğine vurgu yaparak gerekli açıklamaları vakti geldiğinde yapacağını ihsas ettirdi.
Kayacan’ın açıklamaları ise Baro yönetimindeki çatlağı belirginleştirdi, çünkü yönetimde Kayacan ve bir üye haricinde kalan diğer yönetim kurulu üyeleri ortaklaşa bir açıklama yaparak avukatların hukuk çerçevesinde savunmalarıyla, hakimlerin hukuk çerçevesinde kararlarıyla, savcıların hukuk çerçevesinde iddianameleriyle konuşmaları gerektiğini vurguladı.
Bu açıklamanın satır araları okunursa Barodaki çatlağın niteliği daha iyi görülür. Çünkü açıklama gizliliği süren bir soruşturma ile ilgili açıklama yapan Baro Başkanı Fevzi Kayacan’ın yaptığı bu açıklamanın “hukuk çerçevesinde” olup olmadığı sorusunu bize ihsas ettirmektedir.
Geçen hafta yaşanan ateşli tartışma sürecini böyle özetleyerek bir gazeteci olarak meseleyi yakından takip etmeyi sürdüreceğimi belirteyim.
Bir de şu tabii: Geçtiğimiz yıl yazdığımız baro başkanlığı seçimlerinin niye önemli olduğuna dair yazılarımızı eleştiren dostlar, taşıdığımız bu ihtiyatlı öngörünün tazammun ettiklerini kavramışlardır sanırım.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.