Bizden selâm olsun Bolu Beyi’ne ve Köroğlu’na
TARİHE YOLCULUK (61)
- Bolu Beyi’nin zulmüne karşı halkın yanında yer alan ve halk kahramanı olarak karşımızda duran Köroğlu ile Bolu’ya ve Bolu Beyi’ne “Bizden selam olsun”…
TYB Konya Şubesi, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla “Yazılacak Daha Çok Şeyimiz Var” sloganı altında Bolu Beyine kafa tutan Köroğlu’nun memleketi Bolu’ya bir gezi düzenledi.
Bu geziye TYB Üyesi olarak katılarak daha önce gördüğüm Bolu’yu, ikinci defa bu sefer hiç görmediğim ve gezmediğim yerlere, yâni tarihe doğru bir yolculuk yaptım.
Daha önce Mudurnu’yu gezmiş ve Selçuklu’dan kalma eserleri görme imkânım olmuştu. Kıymetli dostum ve arkadaşım Mehmet Gören, Bolu’nun merkezini bundan sekiz-dokuz sene önce bana gezdirmiş idi. Abant Gölü, Yedi Göller ve Göynük ile Gölcük Tabiat Parkı’nı gezince hem tabiatın içine, yeşilliklere ve güzelliklere hem de tarihin derinliklerine doğru öylesine bir yolculuğa adım atar atmaz “Yeşildi Medeniyetimin Adı” demekten kendimi alamadım.
Köroğlu Destanı ve Bolu Beyi
Köroğlu Destanı’nı gençliğimden beri bilen, türküsünü okuyan ve filmini de seyreden bir insan olarak Bolu’ya geldiğimde, şehir merkezini gezerken ilk dikkatimi çeken sağ elinde sazı, Bolu Beyi’ne meydan okurcasına şahlanmış atın üzerinde duran Köroğlu heykeli olmuştu. Birde karşıda bütün heybetiyle duran ve en üst tepeleri beyazlara bürünmüş Bolu Dağları.
Köroğlu efsanesi veya destanını bilmeyeniz elbette yoktur. Kısaca Köroğlu; padişahtan habersiz halka zulmeden Bolu Beyi’ne karşı durarak ezilen halkın yanında yer almış bir halk kahramanıdır. Tarih içinde her ikisi de hak ettiği yerini bulmuştur.
Bilmeyenler açısından hikâyeyi kısaca anlatmak gerekirse şöyle:
Bolu beyi, at meraklısı bir beydir. Atçılıkta usta olan seyisi Yusuf'u, güzel ve cins at aramak üzere başka yerlere gönderir. Yusuf günlerce gezdikten sonra, obanın birinde istediği gibi bir tay bulur. Yusuf, tayı sahiplerinden satın alır. Yavrunun şimdilik gösterişi yoktur. Hatta, çirkindir bile. Ama ileride mükemmel bir küheylan olacaktır. Yusuf bunu biliyor. Sevinerek geri döner. Bey, bu çirkin ve sevimsiz tayı görünce çok kızar, kendisiyle alay edildiğini sanır. Yusuf'un gözlerine mil çektirir. Tayı da ona verir, yanından kovar. Kör Yusuf köyüne döner. Olanı biteni oğluna anlatır. Bolu Beyi'nden öc alacağını söyler. Baba oğul, başlarlar tayı terbiye etmeye. Yıllar geçer. Tay artık mükemmel bir küheylan olmuştur. Rüzgâr gibi koşmakta, ceylan gibi sıçramaktadır. Bir gece Yusuf, rüyasında Hızır'ı görür. Hızır ona yapacağı işi söyler. Hızır'ın yönlendirmesiyle baba oğul yola çıkarlar. Dağlardan gelecek üç sihirli köpüğü Aras ırmağında beklerler. Bu üç sihirli köpükle Yusuf' un hem gözleri açılacak, hem intikam almak için gereken kuvvet ve gençliği elde edecektir. Bunu bilen oğlu Ruşen Ali, köpükler gelince, babasına haber vermeden, kendisi içer. Yusuf, durumu öğrenince üzülür, ama bir yandan da sevinir. Kendi yerine oğlu, öcünü alacak bir bahadır olacaktır. Bir süre sonra Yusuf, oğluna öç almasını vasiyet ederek ölür. Körün oğlu Ruşen Ali dağa çıkar. Ahaliyi korur ve kollar. Ünü her tarafa yayılır ve adı da Köroğlu olmuştur.
Köroğlu pehlivan olur ve Bolu Beyi tarafından düzenlenen yarışlara katılır. Diğer pehlivanları yener ve Bolu Beyi’nin huzuruna çıkartılır. Köroğlu’na sen kimlerdensin diye sorar. Köroğlu da: “İşte ben o gözlerini kör ettirdiğin seyisin oğluyum” diyerek kılıcını çaldığı gibi Bolu Beyi’nin kellesini uçurur ve halka zulmeden Bolu Beyi’nin elinden ahaliyi böylece kurtarır. Ayvaz'ı gönderip kaleden Bolu Beyi’nin kızını getirir ve evlenirler. O tarihten sonra Bolu Bey'i olarak halka adaletle muamele eder.
Efsaneye göre Köroğlu, böylece Bolu Beyi'nden babasının öcünü alır. Köroğlu daha sonra yeni yeni serüvenlere atılır ve zamanla heyecanlı birçok olay da yaşar. Sonunda delikli demir (tüfek) icad olunca eski bahadırlık geleneği bozulur, dünyanın tadı kaçar ve o meşhur türküde olduğu gibi; alır sazı eline ve diyâr diyar dolaşır. Onun en meşhur sözü; “Tüfek icad oldu mertlik bozuldu” cümlesidir. Şu türkü asırlarca dilden dile söylene gelmiştir:
Benden selam olsun Bolu Beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden kargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir.
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır.
Köroğlu düşer mi eski şanından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kırat köpüğünden düşman kanından
Çevre dolup şalvar ıslanmalıdır.”
“Ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur”
Âşıklık geleneğimizin yaşayan efsanelerinden olan ve mezarının yeri bilinmeyen Köroğlu’nun heykeli şehrin meydanında yer alırken, Bolu Beyi’nin mezarına kimse neden sahip çıkmamış, bakımsız bir halde kendi haline acaba neden terk edilmiş?..
Bolu Beylerinden Musa Paşa oğlu Mehmet Bey için bu durumda; acaba “Ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur/ Yıkıldı gitti cihandan dayansın ehl-i kubur (kabir sakinleri)” mu demek gerekiyor?..
YARIN: Bolu tarihi, ve Bolu ismi nereden geliyor?
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.