Erdal Küçükşehir

Erdal Küçükşehir

Büyümenin engeli tarım mı?

Büyümenin engeli tarım mı?

Bu ay başında Türkiye’nin 3. çeyrek büyüme rakamı açıklandı. Beklenenin altında gerçekleşen büyüme rakamına tarımda yaşanan daralmanın büyük ölçüde katkısı olduğu konuşulmaya başlandı. İhracat ve Kamu yatırımları tarafından gelen olumlu verilere rağmen Türkiye beklentiler oranında büyümedi. Peki büyümeye negatif yönde etki ettiği söylenen tarımın bugün itibarı ile durumu ne?

Sadece kuraklık ve don olaylarımı acaba bu denli etkili oldu. Yoksa tarım sektörünün daha ciddi problemlerimi var. Sadece son 10 yılda Türkiye’de 27,8 milyon dekar tarım arazisinin üretim dışı bırakıldığını TÜİK verileri söylüyor. Tahıl ambarı olmakla gurur duyduğumuz Konya’da aynı dönemde 7 milyon dekardan fazla tarım arazisi özelliğini kaybetmiş. Yıllar önce net ihraç ürünümüz olan pamuğu bu gün ithal ediyoruz. Un ihracatımızla övünüyoruz ama buğdayı ithal ediyoruz. Yanlış üretim politikaları ve sulama yöntemleri yüzünden yeraltı su kaynaklarımızı hızla kaybediyoruz. Dünya üretiminin neredeyse % 80’ini gerçekleştirdiğimiz fındıkta bir sezon yaşanan don olayı sonucu ürün yetersizliği nedeniyle fiyatın 2-3 katına çıkmasına engel olamıyoruz. Çünkü ortada ürün yok doğal afetlere karşı stok oluşturacak kurum yok. Olumsuzlukların yanında olumlu gelişmelerde var. Tarım Ürünleri ihracatımız 16 milyar doları geçmiş durumda ve tarım ürünleri alanında net ihracatçı olmakla övünüyoruz.

Türkiye’den kat be kat küçük olan Hollanda, tarım alanında geçen yıl 60 milyar dolardan fazla ihracat yapmış. Yıllar önce bir seyahatimde, Romanya’da neredeyse tüm verimli arazilerin Hollandalı şirketler tarafından satın alındığını yada kiralandığını anlatmışlardı. Ben Hollanda’nın, Romanya’nın tarım arazileri ile niçin ilgilendiğini o gün için anlayamamıştım. Daha sonraki yıllarda Suudi Arabistan’ın sadece pirinç üretmek için Kamboçya’da 1,6 milyon hektar arazi kiraladığını, Çin’in, Ukrayna’da 3 milyon hektar tarım arazisi aldığı haberlerine rastladım. Konuyla ilgili biraz daha araştırma yaptığımda Avrupalı şirketlerin 2013 sonu itibarı ile sadece Afrika’da 3,9 milyar hektar arazi aldıklarını öğrendim.

Olup bitenler tarımın bugün ve yakın gelecekte ne kadar önemli bir silah haline geleceğini gösteriyor. Küresel bazda yaşanan İklim değişiklikleri ise toprakların kıymetini ve korunma zorunluluğunu giderek artırmaktadır. Bu kadar büyük hızla artan dünya nüfusu ile gıda üretimi arasında ki fark giderek açılmaya devam ediyor. Gelecekte gıda fiyatlarının çok hızlı artacağı artık bilinmeyen bir durum değil.

Tarımın ne denli önemli olduğunu sadece büyüme rakamları açıklandığında hatırlamayalım. Bugün gelişmiş ülkeler diye kabul edilen tüm ülkeleri araştırdığınızda tarım alanında geri kalmış bir ülke yok. Hepsinin ortak noktası tarım ve sanayisinin birlikte gelişmiş olması ve teknolojik tüm yeniliklerin her iki alanda ortak olarak kullanılması. Diğer taraftan Dünya Ticaret Örgütünün küresel bazda tarım ticaretindeki desteklerin kaldırılmasına yönelik yaptırımları ve Avrupa Birliği’nin mevcut tarım politikalarına uyum göstermeye çalışmak Türkiye’nin birçok üründe elini zayıflatacak. Tarım alanları gelecek kuşakların bize emanetidir. Bu alanların korunması ve amaç dışı kullanılmasının önlenmesi en önemli önceliğimiz olmalıdır. Tarım alanlarını korumak için 2005 yılında çıkan ‘Toprak Kanunu’   taviz verilmeden uygulanmalıdır. Dünyanın en verimli topraklarında yaşıyoruz. Ekolojik zenginliğimizin bile doğru dürüst envanterine sahip değiliz. Anadolu’ya özgü birçok gelir kaynağımızın ne durumda olduğu bilinmiyor. Çok geç olmadan tarımın gereken önemi görmesini en azından gelecek kuşaklar adına temenni ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Küçükşehir Arşivi
SON YAZILAR