ÇAKMA DEMOKRATLAR…
Ülke gündemi oldukça hareketli. FETÖ, PKK, SURIYE, MUSUL… Bunların yanında bir de Cumhuriyet gazetesine ve HDP’ye yönelik operasyon. Ortalık toz duman misali…
Gazeteci tutuklanır mı diyorlar, özgür basın susturulamaz diyorlar, yok efendim muhalefettin sesi kısılıyormuş falan filan. Bu dedikleriniz tarafsız bir basın için olmuş olsaydı o zaman daha inandırıcı olabilirdi. Dünyanın hiçbir yerinde gazetecilerin suç işleme özgürlüğü yok, bizde de yok. Suç işliyorlarsa cezasını da göze almak zorundalar. Gazeteci dediğiniz kişiler PKK’nın kalemşörleri, özgür basın dediğiniz Cumhuriyet gazetesi PKK’nın yayın organı, muhalefet dediniz ise Recep Tayip Erdoğan’ı indirmeye çalışmaktan ibaret. Önce gerçek gazeteci, basın ve muhalefet olmayı öğrenin sonra şikayet etmeye yüzünüz olsun. Her yazar çizer gazeteci değildir. Can Dündar da gazeteci olduğunu iddia ediyor ama şuanda Almanya’nın kucağında Türkiye aleyhinde faaliyetlerde bulunuyor… Almanya bütün imkanlarını Can Dündar için seferber etmiş durumda. Bütün bunları Can Dündar’ı çok sevdikleri için yapmıyorlardır herhalde…
Çok daha önce HDP’ye yapılması gereken operasyonlar geç de olsa yapıldı. Seçilmişleri tutuklamak halkın iradesine darbedir, seçimle gelen seçimle gider diyorlar… İyisiniz hoşsunuz güzel söylüyorsunuz, ben de sizin gibi düşünüyorum fakat seçilmiş olmak suç işleme zırhına sahip olmak değildir. Seçilmiş olmak devlete meydan okuma imkanı vermez. Seçilmiş olmak masum insanların canına kast eden canlı bombaların cenazesine katılmayı suç olmaktan çıkarmaz… Seçilmeden önce biz Türkiye partisiyiz, özerklik istemiyoruz deyip insanlardan oy almaya çalışacaksınız, seçildikten sonra Türkiye partisi olmak dışında önüne gelen ülkenin partisi olacaksınız, hendek kazıp öz yönetimler ilan edeceksiniz. Suriye’deki PYD’den esinlenip bağımsızlık hayalleri kurup ülkeyi parçalama eşiğine getireceksin sonra da çıkıp seçilmişlere dokunamazsın diyeceksiniz… Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir demokrasi anlayış yok. İşlerin bu noktaya gelmesine çoğu insan hoşnut değil fakat HDP’nin şımarıklılığı, olmayacak hayalleri ve sorumsuzca davranışları ülkenin dönülmez bir yola girmesine neden olmuştur.
15 Temmuz darbe girişimi olduğunda “bekle duruma göre hareket et” taktiğini uygulayan Batı ve ABD, HDP ve Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyonlarda neredeyse onlardan önce savunmaya geçti. Arka arkaya açıklamalar geldi. “Madem bu kadar demokrattınız 15 Temmuz gecesi nerdeydiniz? Fransa’daki bir seneden fazladır devam eden OHAL uygulanırken nerdeydiniz? Mısır’da seçilmiş Hükümet devrilirken nerdeydiniz?” diye sormazlar mı? Avrupa Birliği’ne almamakla tehdit ediyorlar kendilerince. 50 yıldır kapıda beklettiğiniz halkı korkutacak bir tehdit değil bu…
Ülkemiz çok zor zamanlardan geçiyor. Geri dönülmez bir yoldayız. Ya birilerine boyun eğip bize biçilen rolde başkalarının filminde oynayacağız ya da kendi yolumuzda gidip kendi filmimizde oynayacağız. Bunu için birlik ve beraberliğe, ülkemize sahip çıkmaya en çok ihtiyacımız olan bir dönemdeyiz. Suriye ve Irak’ta savaş hepimize ders niteliğinde aslında. İnsanlar yerinden yurdundan oldu ülkeleri Demokrasi ve özgürlük yalanları bahane edilerek işgal edildi. Birlik olalım, ülkemize sahip çıkalım ki sıra bize de gelmesin…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.