Ceplerimiz Ne Yapsın Bu Yangına?
Nedendir bilinmez, gönlümüzden geçen bu değildi diyenlerin gönüllerini beklemekten cebimiz doğru dürüst para yüzü görmezken, cebimizdeki para da ayın sonunu hiçbir zaman getiremedi!
Piyasalar allak bullak, yetişmeniz mümkün değil, durumunuzu yakından takip ediyoruz, size verdiğimiz zam çoktan eridi, size şu kadar daha zam diyen ise hiç olmadı!
İstediğimiz, muhannete muhtaç olmadan, borçsuz-harçsız, azıcık aşım, ağrısız başım diyerek yaşayıp gitmekti!
Bestesi Halit Çelikoğlu, güftesi A. İhsan Kısaç’a ait Rast makamında olan “Hayat sen ne çabuk harcadın beni” şarkısının dizelerine döndü halimiz.
“Dünyada ne günler yaşadım gördüm / Bir bahar gibiydim kışlara döndüm /Artık her arzumu kalbime gömdüm / Hayat sen ne çabuk harcadın beni”
Bizi harcayan harcayana…
Pandemi harcadı! Enflasyon harcadı! Ekonomi harcadı! Faturalar harcadı!
Bozuk para misali derler ya, harcandık gittik!
Bizi sadece hayat mı harcadı?
Söz verenler, sözlerinden dönenler, sözünü tutmayanlar, vaatlerini seçimden seçime atanlar, verdikleri maaş ve ücretlerin yetmediğini bilmiyorlar mı?
Açıklanan rakamlar herkesi acı acı tebessüm ettiriyor sadece!
Bunların piyasadan, enflasyondan haberleri yok her halde diyor yaşlı ağabeyler, ablalar, teyzeler!
Ceplerimiz ne yapsın?
Nasıl dayansın?
Nasıl çare bulsun bu yangına!
*****
Alım gücünüz düşmüş, cebinizdeki para neye yeteceğini, hangi derdi savuşturacağını şaşırmışsa ne yapacaksınız?
Derdinizi kime dökeceksiniz?
Sizi kim dinleyecek?
Önümüz Ramazan!
Ramazan ağzında sıkıntı büyük!
Bayram öncesi verilecek ücreti biraz artırsınlar ikiye bölsünler, yarısını Ramazan öncesinde, kalan yarısını bayram öncesinde versinler diyenler var!
Halkın cebi çaresiz! Halkın cebi ümitsiz!
Aralarda hatırlanmak gibi, çok sıkıntı çektiler, sıkıntıları artarak devam ediyor denilip, maaş ve ücretlerine dokunuşlar yapmak gibi bir güzelliği beklemişler çok mu?
Ne kimsenin aklına geliyor, ne getiriliyor, ne de görmesi gerekenler görüyorlar!
Halka, durumun nasıl? Paran pulun yetiyor mu? Maaşını, ücretini aldıktan sonra kaç gün gidiyor?
Ay sonuna yakın cebinde kaç kuruşun kaldı diye soran var mı?
Mutlaka sorması gerekenlerin sorduğu yok!
Cep deyince, hemen cep telefonu şaşırtması gündeme geliyor!
Canım herkesin durumu yerinde deniyor, baksana ellerindeki cep telefonlarına…
Her biri en az bin küsur liradan başlıyor!
Sonra da…Ha…siz o cebi sordunuz!
O cep yerinde ki, cep telefonlarınız kaliteli, neredeyse her kapıda bir tane araba var! Daha yastık altında kim bilir neler var diye karşı cevaplar verenlerde az değil!
Ancak bu yaklaşım, halkın genelini yansıtmadığı için, gerçek manada sıkıntı çekenlere hem çare değil, hem de onların kalbini kırmaktan başka bir işe yaramıyor!
*****
Sevgili siyasiler, bakkallara, değişik işletmelere bir zahmet uğrayın!
Veresiye defterlerinin sayfalarını bir karıştırın, hem esnafın, hem de halkın halinin hiçte iç açıcı olmadığını göreceksiniz ve gördüklerinize inanamayacaksınız!
Her şey ortada deniyor ya hani!
Pandemi ortada!
Enflasyon ortada!
Ekonomi ortada!
Piyasalar ortada!
Fiyatlara dokuna-dokuna zevkten dört köşe olan fırsatçılar ortada!
Ne yapsın vatandaşın cebi? Kime anlatsın derdini? Ellerindeki para ne kiraya yetiyor, ne faturalara…
İnsanların, kredi kartlarının sınırlarını zorladığını bankalar biliyor da, basın biliyor da, siyasilerimiz mi bilmiyorlar?
Borcunu ödemek için kredi çekenlerin, çektikleri krediyi ödeyememe gibi açmazların içinde olduğunu bilmeyen mi kaldı?
İnsanların cebi aylardan beri, hemen yanı başınızda var gücüyle, abartmadan “yandım Allah” diye bağırıyor, feryat ediyor! İnsanlarında iki gözü, iki çeşme!
Duymadınız öyle mi?
*****
Bir ülkenin insanların refah seviyesinin üstlerde olması, o ülkenin her alanda geliştiğini, ilerlediğini, atılımlar yaptığını, gelirinin arttığını ve bu artış o ülkede ki insanlara yansıması demek!
İstisnalar dışında, bu ülkenin insanları hiçbir şeye kolayca sahip olmadılar.
Basit bir cep telefonuna bile…
Hayatı taksitlere bağlanmış insanlarız hepimiz!
Ev alırız taksitle…Araba alırız taksitle…Altın alırız taksitle…Beyaz eşya alırız taksitle..
Televizyon alırız taksitle…Düğün yaparız taksitle…
Peşin olarak ödemeye gücümüz yetmez çünkü…
Hele birde birkaç taksiti birden sırtlanmış gidiyorsak, o ağırlığın altında , o taksitler bitinceye kadar canımız çıkar!
Bu dönem de, taksitleri olup, işten çıkan, çıkarılan insanlar ne oldu bilir misiniz?
Perperişan!
İş aradılar iş yok! Halende yok! Bu insanların ve emeklilerin durumunu daha nasıl anlatsak!
*****
Faturalarla, kirayla, geçimle aran nasıl diye soran var mı? Sorması gerekenlerin sormadığı, elinden hiçbir şey gelmeyenlerin ise dinlediği, teselli ettiği, halkın şikayetlerini bir kenara not ettiği bir dönemden geçiyoruz!
Sızlanan insanlar, kırmızı eti unuttuk diyen insanlar, meyveyi tane ile almaya başladık diyen insanların sesi duyulmuyor!
Her şey sanki sudan ucuzmuş gibi, TÜİK zor-şer piyasalar bir miktar pahalı diyebildi.
Başında çöp kıracak kadar da oldu!
Onun açıkladığı rakamlar ise, her zaman olduğu gibi, nerede var dedirtti!
Hem nerede var sorusuna cevap vermeyeceksiniz, hem de en olmayacak rakamlar sıralayacaksınız!
Sanırsınız ki, aynı ülkede yaşamıyoruz!
İnsanımızın karşı karşıya bulunduğu piyasalar ve ekonomi cepleri yakmış durumda.
Yılın dördüncü ayının başlarında el elde baş başta kaldı herkes…
Ramazan geliyor diye, dokunuş yapmalara doyamayanlar yine iş başındalar!
Ne Pandemi dinliyorlar, ne yokluk, ne enflasyon, ne de insanların alım gücü!
Ve bu insanlara hâlâ dur diyen yok!
Yeter artık diyen yok!
Bu kadar da olmaz diyen yok!
Yetmedi mi, bu insanların sizden çektiği diyen yok!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.