CERİDE-İ İZDİVÂC
Ceride “gazete” demek.
İzdivaç ise “evlenmek”.
Aslında bu bir düğün davetiyesi.
Ramazan-ı Şerif ayını geride bıraktıktan sonra Konya’da evlenme mevsimi başladı. Elimdeki davetiye ise 2001 yılına ait. Ceride-i İzdivaç, Sevim & Zekeriya için hazırlanmış özel sayısı oluyor. Gazetenin üçüncü sayfasında; “Bu Sayı Sahibi: GENÇ ve TEKE Aileleri Çocuklarını Evlendiriyor A.Ş. Adına Babası Mehmet Teke, Babası H. Hüseyin Genç” ile başlayan Ceride-i İzdivaç’ın “Genel Yayın Müsebbipleri: Zekeriya & Sevim” oluyor iken Yayın Kurulu da şu isimlerden teşekkül ediyor: “Kayınvalideler ve Kayınpederler Gözetiminde 3-4 Arkadaş.”
Beşinci sayfada Necip Fâzıl Kısakürek’in “Davetiye” başlıklı şiiri yer alıyor:
“Telli pullu, anlı şanlı, bir gelin/ Aynalar gelin/ Tellerinde şafak söken bir gelin/ Anneler, babalar, çocuklar gelin!..”
Ceridenin diğer sayfalarında Nail Yıldız, Asım Gültekin, Ferhat Özden, Ümit Kalkan, İbrahim Demirci, İsmet Özel ve İbrahim Türkmenoğlu imzalarının yer aldığı evliliğe, sevgiye ve aşka dair yazılar yer alıyor. Diğer sahifelerinde ise; önemli şairlerimizin kadın ve aşka dair şiirlerine yer verilirken yerli ve yabancı yazarlar ile düşünce adamlarının güzel sözleri, hadis ve ayetler ile değişik atasözleri de bu gazeteye renk katmış.
İbrahim Demirci abimizin “Evliliğe Güzelleme” başlıklı makalesi ise enfes!
Yerimin dar olması sebebiyle ancak bir paragrafla yetiniyorum: “İzdivaç, şirk şirketlerine değil, vahdet cemaatine nesiller üretsin diye güvey gerdeğe (yuvarlak çadıra) dualarla, aminlerle yollanır. Yol budur. Bu yolda yumruklar, biraz dost şakasıysa, birazda sağdıcın sağda ve sağlam durup durmadığını sınamaktır.”
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...
Eskiden Nüfus Cüzdanları vardı. Belediyelerin de cüzdanları vardı. Aslında cüzdan çoktu da içine koyacak para yoktu!
Konya Belediyesi, "Mürebbiye, sütnine, hizmetçi, çamaşırcı, ahçı (aşçı), uşak, hamal, şoför, arabacı, kayıkçı, berber, gitdaiye(ne demekse)satıcısı, halka temas eden hizmet erbabı işçileri”ne, eğer "muayenede salim olduğu anlaşılırsa" Esnaf Sıhhi Muayene Cüzdanı verirdi.
Ben bu cüzdanı, senelik yüz kırk lira ücret karşılığında 1984'ün on birinci ayında "garson" olarak aldım. Vatani görevimden yeni geldiğim yıllardı. O seneler Konya'nın merkezde en lüks lokantası "Çeşnici" ve "Çeşnicibaşı" idi. Bu iş yerinin ortakları arasında iki Hüseyin ile Muammer abi vardı. Çeşnici Kız Ortaokulu'nun karşısında, Çeşnicibaşı da SSK binasının altında idi. Ben 1983'te askere gitmeden önce Çeşnici'de, askerden geldikten sonra da Çeşnicibaşı'nda garson olarak çalıştım. Bu arada" fahri muhabir"liğimi de patronlarımın hoşgörüsü sayesinde devam ettiriyordum. 17 Aralık Şeb-i Arûs'da rahmetli Erol Güngör hocama ve Konya dışından gelen misafirlerine özel masa hazırlardık.
Maaşımızdan ayrı olarak onun 1-2 katı bahşiş alırdık. Paylaşmasını bilir ve dayanışma içerisinde olurduk. Bir garson arkadaşımız evlenecekse aramızda para toplar eksiği gediği neyse onu tamamlardık.
O yıllar ve o günler çok güzel günlerdi.
ACİL SERVİSLİK VAK'A!
Geçenlerde goca Gonyalı kadının biri, yanıma yaklaştı ve başladı derdini anlatmaya. Meğer 35'ine dayanmış ilahiyat fakültesi mezunu bir oğlu varmış. Bir türlü kız bulamıyormuş - beğendiremiyor(muş).
Ben de "bu saatten sonra biraz zor bulur amma..." didim ve sonra Başbakanın; "vatandaşlar oğlan ve kızlarını evlendirmek için acil servislere gidiyorlar" sözünü hatırlatarak Acil Servise başvurmasını söyledim.
Eyi etmiş miyim?..
Ne günlere kaldık yâ Rabbi!
Sen aklımıza mukayyed ol!
Devleti idare edenlere de akıl fikir ver...
AZİZİM DİYOR Kİ…
- Âşık olamayan Âdem/ Benzer yemişsiz ağaca. (Yunus Emre)
- Aşk, utanma ve çekinmenin olduğu yerde vardır. (Montaigne)
- Bekâr tavus kuşudur, nişanlı aslan, evli de koyun. (İspanyol atasözü)
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.