Çok Sıkı Denetim Yapılacak
Şimdiye kadar uygulanan hafta sonu yasaklarında güvenlik görevlileri ellerinden geldiğince müsamahalı davranmıştı. Birçoğumuz bu durumu eleştirip ‘neden denetim yapılmıyor?’ sorusunu sıkça dillendirdik.
Denetim sıkı yapılsın diyenler kadar, kapatmaya ne gerek var diyen bir kitle var. Tıpkı koronaya inananlar ile inanmayanların olduğu gibi.
Türkiye iyi bir yaz geçirmek için sıkı bir kapanma sürecine gidiyor. Cumhurbaşkanımızın deyimiyle bu bir tam kapanma.
Vatandaşlar olarak özellikle hafta sonlarını market günü ilan ettik. Markete veya fırına çıkma bahanesiyle parklarda yürüyüşe çıktık. Yürüyüş yapmak sağlık ve sporun gereği evet ama bugün için değil, tüm dünyada ciddi bir kriz var.
Bakın Hindistan’da artık sistem çökme noktasına gelmiş. Parası pulu olan iş adamları jetlerine atlayıp ya Avrupa’ya ya da Ortadoğu’ya kaçıyormuş. Allah ülkemizi böylesi tehlikelerden korusun.
Tüm yollar aynı noktaya çıkıyor. Sorumlu davranış istiyorsak önce kendimizden başlamalıyız. Sokağa çıkarken asansöre bineceğimizi merdivenlerden yürüyeceğimizi kapılara dokunacağımızı düşünmeliyiz. Alışveriş yaparken hemen yanı başımızdaki sapasağlam görünen kişinin ‘süper bulaştırıcı’ olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.
Bir devletin en son isteyeceği şeydir vatandaşlarını kısıtlamak. Buna rağmen tam kapanmaya gidiyorsak gereğini yapmak zorundayız.
Peki, bu kez de yapmazsak ne olacak?
Vaka sayılarında istenen düşüş yakalanamazsa bundan daha serti artık üretim ve tedarik zinciri dâhil tüm sistemi kilitlemek olur, inanın hiçbirimiz bunu yaşamak istemeyiz.
Tam kapanma süreciyle ilgili önemli bir bilgi aldım. Bu 18 gün diğer kısıtlamalarla ölçülemeyecek düzeyde sıkı denetim yapılacak. Laf olsun diye değil. Belki tüm emniyet sahaya inecek.
Örneğin bir inşaatta çalışıyorsunuz işiniz bitti, evinize giderken vakit geçireyim diye market market aracınızla gezmeye başladınız. Özellikle market önlerinde görev yapacak olan kolluk kuvvetlerinden biri anında ceza kesebilecek. Markete gitmek için verilen istisna araçla değil. Yani işten gelirken uğradım demek sizi kurtarmayacak. İstisnayı kötüye kullananlar cezasını çekecek.
Yollarda, parklarda, marketlerde, fırınlarda kısaca yoğunluk oluşabilecek her yerde kolluk kuvvetlerinin sıkı denetimini göreceğiz. Çocuğu hanımı alayım hem yürürüz hem de bir iki ekmek alır döneriz diye düşünmeyin. Hem adli hem de idari cezalar ile karşılaşabilirsiniz.
Tüm yetkililer ve sağlıkçılar ile görüşmelerim ışığında söylüyorum; İnanın durum her zamankinde çok daha ciddi!
Bu yüzden sakın ola eski denetimlerle karıştırıp macera aramayın derim.
İşin özüne gelecek olursak, el birliği ile bu süreci atlatmak için gereken neyse yapalım. Bakın gazeteciler olarak normalde biz istisna grubundayız. Lakin tüm vatandaşlar buna uyarken bizler farklı davranamayız. Acil durumlar için nöbetçi muhabir sistemi uygulayarak bizler de bu süreçte ivedi bir durum olmadığı sürece evlerimizde olacağız.
Denetim yapan güvenlik görevlilerimize de bir uyarıda bulunayım. Elinde her sarı kartı olan kişi gazeteci değildir. Lütfen bu ayrıma dikkat etsinler. Vatandaş evinde iken hiç kimsenin lüzumsuz yere sokakta olarak vebale girmesi adalet değildir.
İşiniz yoksa acil bir durum yoksa evde olacağız. Sıkılacağız, gerileceğiz ama evde olacağız.
Apartman yöneticilerine bile genelge ile görev verildi. Gerisini siz düşünün artık. Ya evde olacağız ya da lüzumsuz yere tadımız kaçacak…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.