Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Değişen dünya siyaseti ve Türkiye

Değişen dünya siyaseti ve Türkiye

Türkiye, bir önemli seçimi arkada bıraktı. Bütün siyasi partiler ve kurulan ittifaklar, milletten aldıkları oyları içlerine sindirerek sandıktan çıkan milli iradeye razı olmalıdır. Bundan sonra millet olarak geleceğe bakmalı ve geleceğe emin adımlarla yürümenin akıllı yolları aranmalıdır.

Siyaset önemli bir kelime. Aslı Arapça olan bu kelime at eğitimi, at talimi ve seyis anlamına gelmektedir.

Japonlar siyaseti ve ekonomiyi yakından takip eden bir millettir. Dünyadaki siyasi, ekonomik ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ettiklerinden dolayı büyük başarı elde etmişlerdir.

Dünyanın en sistemli ve en çalışkan milleti ise Almanlardır.

Dünya’ya Selçuklu’dan sonra belli bir dönem adaletle hükmeden Devlet-i Aliyye Osmaniye ise, 1700’lü yılların sonuna doğru ve III. Selim zamanında uyanarak Avrupa’daki ülkelerde büyükelçilik açmaya başlamıştır. Büyükelçilik veya konsolosluk demek, o ülkedeki siyasi, ekonomik ve ticari ile teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek ve istihbarat toplayarak kendi ülkesini bunlardan haberdar etmek ve bilgilendirmek demektir.

Batı, Cenovalı kâşif, gezgin ve sömürgeci zihniyete sahip İspanya'nın Katolik Kralları himayesinde Atlas Okyanusu'nu aşan ve Amerika’yı işgal eden Avrupalı çeteler ile ezotorik örgütlere kapı aralayan Kristof Kolomp’la birlikte, 1492’den itibaren 1500’lü yılların ortasında deniz ticaret yolunu Hind Okyanusuna kaydırmak suretiyle yavaş yavaş Hollanda, İngiltere, Fransa sömürgeciliği de böylece başlıyor. Yâni 1500’lü yılların ortasında Avrupalılar dünyanın neresinde bir ülke varsa oraya büyükelçilik açıyor. Osmanlı kendisini büyük, diğerlerini küçük gördüğü için Avrupa ülkelerinde büyükelçilik açma konsolosluk bulundurmuyor. Osmanlı’nın gerileyişinin sebeplerinden birisi de, küçümsediği Avrupa ülkelerinde neler olup bittiği konusunda yeterli istihbarat elde edememesi, ticarî, siyasî ve teknolojik gelişmeleri yakından takip edememesinde aranmalıdır. 

Avrupa, sömürgecilikle birlikte Osmanlı’yı seyyahlar, arkeologlar, konsolosluklar yoluyla köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir dolaşarak sosyal, dini ve etnik yapılara varıncaya kadar bilgi ve istihbarat toplamak suretiyle çözmüştür.

Hindistan’daki petrol şirketlerindeki yapılanmadan tutun dünyada, son 300 yıldan beri paranın (küresel sermaye) hep aynı şirketler ve ailelerin elinde döndüğü görülecektir.  Batı dendiği vakit aklınıza “Amerika, İngiltere, Almanya ve Paganlar” gelmelidir. Bunların ortak özellikleri ise “Yahudi” olmalarıdır. Batı’da pagan bir kültür ve ezoterik yapılanma eskiden beri vardı. Tek Dünya Krallık Devleti projesi, bunların fikri ve zikridir. Tek Dünya Devleti ise Dijital Dünya’dan ibarettir. Dünyada çok ortaklı küresel şirket yapılanmasını elinde tutan ve dünyayı yöneten aile ise; XVIII. yüzyılın sonlarından başlayarak Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde bankalar kuran Alman kökenli bir Yahudi ailesidir. Bu da “Rothschild ailesi”dir.  Allah’a inanmayan ve ezotorik (şeytanî) yapılanma içerisinde dünya’yı yöneten bu aile şirketleri, ulus devletlerin içini boşaltarak hükümetler üzerinde egemen güç olarak istediklerini yaptırma erk ve gayretinde organize küresel bir yapılanmadır. Yâni dünyanın derini Almanlardır. Almanya ise, 400 bin Amerikan askeri ve 30 Amerikan üssü ile Amerika’nın işgali altındadır. Avrupa ülkeleri Almanya, İngiltere, Fransa ve Çin ile birlikte ABD arasında başlayan ve önümüzdeki senelerde iyice kızışacak olan ekonomik savaş ise, şirketler arası küresel bir güç mücadelesidir. Avrupa ve Almanya kendi içerisinde kapışmaya doğru hızlı adımlarla ilerlemektedir.

Yeni İpek Yolu projesine 8 trilyon dolar ayrılmıştır. Çin’den çıkan hızlı trenler Türkiye üzerinden ve Üçüncü İstanbul Köprüsünden geçerek İngiltere’ye kadar ulaşacak. Küresel güç odakları, Avrupa ve Amerika asla Türkiye’den vazgeçemezler. Türkiye, jeopolitik ve jeostratejik konumu itibariyle bir geçiş üstünlüğüne sahiptir. Yeni Dünya Düzeni denilen bu küresel değişime Türkiye; yerli ve millî bir akılla birlikte, kendi insan kaynaklarına da sahip çıkarak ve kendi inandığımız değerleri doğru algılamak suretiyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi “yeni yönetim sistemiyle Türkiye’nin uçuşa” geçmesi, belki de hayal olmaktan öteye geçmeyi sağlayabilir.

Bunun için Türkiye’de devlet aklının yeniden yapılandırılması gerekiyor.

Bizim kendi kendimize sık sık soracağımız soru ise şu olmalı: Kim bu Batı?

Medeniyetler siyasî güç, iktisadî güç ve bilimle kurulur. İslâm medeniyeti, Selçuklu ve Osmanlı medeniyeti ile Batı medeniyeti birbirlerinden referans alarak ve kitapların medeniyet merkezlerine taşınması ve orada; araştırma ve inceleme yaparak ilimle yoğrulmaları sayesinde ortaya çıkan yeni buluşlarla kuruldu.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Bir önemli seçimi arkada bıraktık.  Bütün siyasi partiler ve kurulan ittifaklar, milletten aldıkları oyları içlerine sindirerek sandıktan çıkan milli iradeye razı olmalıdır. Bundan sonra millet olarak geleceğe bakmalı ve geleceğe emin adımlarla yürümenin akıllı yolları aranmalıdır.

 

YARIN: Seçimleri ve yeni sistemi nasıl değerlendirmeliyiz…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR