EĞİTİMDE NEDEN SEVGİ YOK?
Hayatımıza yeni giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde, sistemi siyasete alet etmemek için Milli Eğitim’de “seçilmiş bakan” değil, “atanmış bakan” tercihi yapılmış olması, sıkıntıları daha çabuk aşmamız için bir fırsattır. Bunun için de konusunda uzman olan bir kişi bakan olarak görevlendirilmiştir.
Yılların üst üste yığdığı hantal yapıdan bir çırpıda kurtulmak o kadar da kolay olmasa gerek.
Kimilerinin “ideolojik” saplantıları, kimilerinin “ben bilirim” ego’su, kimilerinin de “akçalı” bağlantıları nedeniyle, sistemi oturtmak zaman alacak gibi görülüyor.
Bakanlık “yardımcı kitap istenmeyecek” demesine rağmen, bazı eğitimciler burnunun dikine gidiyor ve öğrenci velilerinden yardımcı kitap istiyor.
Sizin anlayacağınız, cami ne kadar büyük olursa olsun, hoca bildiğini okuyor.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yaptığı konuşmalarda sevgi dolu ifadeler kullanıyor. Eğitimcilerden de öğrencilere sevgi ile yaklaşılmasını istiyor.
Gel gelelim evdeki hesap nedense çarşıya uymuyor.
Yılların alışkanlığını bir kanunla, bir emirle atamayan bazı idareciler kendi sistemlerinde ısrar ediyorlar.
Eğitim Öğretim yılının açılışında konuşan Okul Müdürü, yaklaşık 1 buçuk saat konuştu. Bu süre içinde özellikle yeni başlayan öğrencilere bol bol kedi paçası ayırdı. Konuşmalarında hep tehdit vardı. Hatta o kadar ileri gitti ki “Okulda 92 tane kamera var. Ne yaptığınızı, nasıl davrandığınızı göreceğim. Ona göre” dedi.
Ben de evimden bu müdürü can kulağı ile dinledim.
Penceremi açıp bağırmak geldi içimden. Bağırmadım ama bağırsaydım şöyle derdim;
“Korkmayın gençler. Moralinizi de bozmayın. Özellikle bu yıl başlayanlara aba altından değnek gösteriyor. O müdür ki iki müstahdeme dahi laf dinletemiyor. Sabaha kadar amaçsızca yanan lambaları kaç kere söylediğimi dahi hatırlamıyorum. O müdür o lambaları dahi söndürtemedi.”
Kanunlar, yönetmelikler ne kadar mükemmel olursa olsun, o kararları uygulayacak kişiler de o kalitede değilse bir işe yaramaz.
Anladım ki; bizler “iyi kanunlar” çıkarmadan önce “iyi insanlar” yetiştirmeyi bilmeliyiz. İyi insan, kanunlarda eksiklik de olsa, güzel sonuçlara imza atabilir. Ama iyi insan yoksa, en iyi yasalar bile bir işe yaramaz.
Bizler öğretmenlerimizi bir ağabey, bir baba gibi gördük. Zaman zaman dayak da yedik. Öğretmenlerimiz de bizleri kendi çocukları gibi gördüler. Eğer zaman zaman kulağımızı çekmişlerse baba şefkati ile çektiler. Onlardan hiç şikayetçi olmadık.
Çünkü özde sevgi vardı.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.