Erol Sunat

Erol Sunat

Ekmek ve Aslan Meselesi!

Ekmek ve Aslan Meselesi!

Ekmek aslanın ağzında, yok efendim o eskidendi şimdi midesine indi, hatta bağırsaklarında dolaşıyor diye bir başlardık anlatmaya, akşama kadar anlatırdık da bitmezdi!

Yalan oldu, tarih oldu!

Pandemi bu ayıbımızı defalarca yüzümüze vurdu!
Ne kadar anladık, bundan sonra belli olacak!

Ekmeği erişilemesin diye, uzanılamasın diye neredeyse Kaf dağının ardına dahi götürmeye kalkmıştık.

Yine Pandemi döneminde, pişman olduk, pişman olduğumuzu anlattık!

Ekmeği verenin, yani rızkı verenin biz olmadığını ara -ara unutmuş,

Senin ekmeğini ben veriyorum,

Ücretini, maaşını buradan alıyorsun,

Deme cüretini gösterdiğimiz talihsiz zamanlar olmuştu.

Pandemi döneminde tövbeler ettik, af diledik!

Ekmeği aslanın ağzına ve midesine götürürken, bölüşmeyi, paylaşmayı, yanında çalışanların insanca yaşaması noktasında düşünemeyenlerimiz olmuştu.

Adına “geçer” dediğimiz insafsız ve merhametsiz mihenk taşı, çalışanların oldukça düşük ücretlerle ve hayat standartlarının altında çalışmalarına zemin hazırlamıştı.

“Geçer” iş sahiplerinin kendi aralarındaki değişik bir akit gibiydi.

O “geçer” öyle konuşanların başına geçti!

Yerden yere vurdu. Al sana “geçer” dedi!

Ya geçeri unutursunuz, yada başınızdan daha çok şeyler geçer demeye getirdi.!

Haziran ve onu takip eden aylarda ne ders çıkardığımızı, neyin geçip geçmediğini hep birlikte göreceğiz!

 

*****

Uzun Pandemi süreci, sınamadığı kimse bırakmadı. Bu sınanma sonrasında, geldiğimiz Haziran ayı, çok önemli…

Herkes alacağı dersi aldı, çıkaracağı dersi çıkardı, artık sözün bittiği yere geldik.

Tamam mı, devam mı derler ya…

Devam noktası önemli.

Ancak, devam diyenlerin ayakta kalması lazım. Devam diyenlerin bu devam noktasında ne kadar düşündükleri, ne denli zor karar verdikleri de ortada…

Aylardır kapalı olan esnaf, aylardır kapalı olan işletmeler, yeniden toparlanma ümidiyle iple çektikleri Haziran ayına ulaştılar.

Hem yaptıkları işlerle, hem çalıştırdıkları insanlarla, hem de ağır ekonomik faturalarla oldukça ağır ve zor bir imtihandan geçtiler.

Esnafın, işletme sahibinin, onların yanında çalıştırdıkları insanların ayakta kalma mücadelesi oldukça çetin geçti.

Haziran ayı ile başlayacak olan süreç, onları ne kadar teselli edecek, ne kadar yaralarını saracak, durumlarında, olumsuzdan olumluya ne gibi bir dönüş sağlayacak zaman gösterecek!

Artık ekmek ve aslan esprileri insanları tebessüm dahi ettirmiyor.

Geçmişte bu konuda, aşırı gidenler, gurura kapılanlar, adam beğenmeyenler, kendince kurallar, kaideler koyanlar geçmişte kaldı.

 

*****

Şimdi ekmek, esnaf ve işletmeciler için aslanın değil, enflasyon canavarının ağzında…

O canavar, elini uzatanın elini kolunu kopartıyor.

Bir zamanlar, ekmek ve aslan hikayelerine konu olan o aslanlar kayıp!

O aslanların bir kısmını, gözlerimiz yaşlı olarak dönüşü olmayan bir yola uğurladık.

Bir kısmını küstürdük!

Bir kısmını kaderiyle baş başa bıraktık!

Bir kısmını duymadık, anlamadık, hatta hiç dinlemedik!

Bir kısmına elimizi uzatsak kurtaracaktık, ondan da imtina ettik!

Bir kısmı kendi yağı ve tuzu ile kavrulmaya çalıştı, işin içinden çıkamadı, pes etti.

Bir kısmı, nesi var, nesi yok sattı, savdı yetmedi. Kredi aldı, borca girdi, onları da ödeyemedi, ancak zar-zor Haziran’ı buldu.

Bir kısmı benden buraya kadar dedi, noktayı koydu.

Bir kısmı bundan başka bildiğim iş yok dedi, kaç kuşaktır bu işteyiz, rahmetli dedemde, babamda bana gönül koyar, ayakta kalmam lazım dedi, bir başına savaşa-savaşa Haziran’a ulaştı.

Bu insanlar için hayat hiçte kolay değildi.

Bazıları, yıllardır çalıştığı yol ve iş arkadaşlarını, rızık birliği yaptığı insanları kaybetmemek için direndi, değilse onların vebalini nasıl taşırım dedi, ne sıkıntı varsa göğüsledi.

 

*****

Haziran, yüzbinlerin değil, milyonların umudu haline geldi! Haziranı beklemek, Haziran beklentisi diye bir bekleyişin de adı oldu.

Kapalı kalan sektörler, iş kolları, Haziran ayına bağladılar cümle umutlarını.

Haziran bu umutların ne kadarını karşılayacak,

Ne kadarına cevap verecek bilmiyoruz.

Kara gün kararıp kalmaz diyenlerinde ayı Haziran…

Müjdeli ay, müjdeli haberlerin öncüsü ay, fakir-fukaranın, işsizin, emeklinin gözü-kulağı ay Haziran!

Nihayetinde, 2021 yılının ilk altı ayının sonuncusu Haziran.

Bana bu kadar yüklenmeyin diyebilir!

Ben bu kadar yüklenmeye hazır değilim diyebilir!

Yada, ben de sizler gibi kendimi bugünler için hazırladım, anlatın ne derdiniz varsa, ben razıyım diyebilir.

Ve insanlar onlarca yıl sonra, 2021 yılında öyle bir Haziran ayı yaşadık ki, Pandemi dene beladan kurtulduğumuzu, onu sayesinde anladık, o Haziran olmasaydı, umudumuzu da kaybetmiştik diye anlatabilirler.

Çünkü, manzara, Haziran ayından beklentilerin ne denli yüksek olduğunun bir göstergesi.

 

*****

Yasakların sonuna mı geldik?

Normalleşme derken, kantarın topuzu kaçar mı?

Şirazeden çıkar mıyız?

Aşıya güvenip, zaten zoraki taktığımız maskeyi kaldırıp atar mıyız?

Mesafeleri yine hiçe sayar, eski huylarımıza geri döner miyiz?

Virüs bu arada ne yapar, ne eder, göstergelerin olumlu seyrettiği bugünleri, tekrar tersine çevirir mi?

Bu aya eriştik ya, bundan böyle artık hiçbir şey olmaz diyenler, dolduracak sokakları ve caddeleri…

Haziran ayı bu benzeri sorularında göz ardı edilmemesi gereken bir ay!

Ancak, bu hengamede, bu karmaşada, inanın kimse kimseyi dinlemeyecek!

Bunun tipik bir örneğini, geçtiğimiz Haziran’da yaşamıştık.

Ne mi diyecek insanlar!

Aşı geldi aşı!

Ne yasak dinleyecekler, ne sınır, ne tedbir!

 

*****

İşsiz kalanların çeşitliliğine ve yaptıkları işlere baktığımızda, bir çoğumuzun dikkate almadığımız birçok sektörün oldukça zengin bir yelpaze içerinde insanlara iş ve aş verdiğini gördük.

Yüz binlerce insanı hayata bağlayan, evine ekmek götürmesine sebep olan sektörlerin ne denli büyük yaralara merhem olduğunu bize Pandemi oldukça acı bir şekilde gösterdi.

Bu sektörler ayaklarını sürüye sürüye, bitkin bir şekilde, kendilerini bir gören olur mu diye Haziran’ın önüne attılar!

Sisler dağıldığında, ortaya ne çıkacak hep birlikte göreceğiz!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR