GÜVENLİK İŞKENCESİ
Her ne kadar “tedbir takdiri bozmaz” ise de, biz yine de tedbir alacağız.
Çünkü tevekkülün ilk şartı tedbir almaktır.
Yani önce devemizi sağlam kazığa bağlayacağız, sonra da Allah’a emanet edeceğiz.
Rivayete göre Peygamberimizi ziyaret gelen Bedevi ile Peygamberimiz arasında şöyle bir konuşma geçer.
“Ne ile geldiniz?”
“Deve ile geldim efendim.”
“Deveniz nerede?”
“Salıverdim efendim. Allah’a emanet ettim.”
Peygamberimiz biraz kızar ve “Allah senin devenin bekçisi değil. Önce sağlam bir kazığa bağla, sonra Allah’a emanet et” der.
Bizler de resmi kurumlarımızda, alışveriş merkezlerinde güvenlikle ilgili tedbirleri almak zorundayız.
Hiçbir vatandaş, alınan bu tedbirlerden rahatsızlık duymuyor, bilakis mutlu bile oluyor.
Neticede alınan tedbirler vatandaşın mal ve can güvenliği için.
Ancak bazı resmi kurumlarda, özellikle de Belediyelerde konu o kadar abartılıyor ki, uygulama eziyete dönüşüyor.
Bir belediyede güvenlik görevlisi ile vatandaş arasındaki diyalog dikkatimi çekti.
Güvenlikçi arkadaş vatandaşa “üzerinde bıçak veya kesici bir alet var mı” diye sordu. Vatandaş cevap verdi “Evet var”.
Güvenlikçi arkadaş “onunla giremezsin. Buraya bırak, çıkarken alırsın” deyince vatandaş cebindeki kesici aleti çıkardı gösterdi. Bu, bir tırnak çakısı idi.
“Bundan mı korkuyorsunuz? Ben bununla adam öldürmeye mi geldim? Bu yaptığınız resmen zulüm” diyerek isyanını dile getirdi.
Güvenlikçinin cevabı hazırdı:
Bize verilen emir böyle.
Kusura bakmayın ama, işin tezeğini çıkarmanın bir alemi yok. Ben inanıyorum ki öyle bir emir verilmemiştir. Konu tamamen güvenlikçi arkadaşın işgüzarlığından ibarettir.
Ama verilmişte çok vahim.
Tırnak çakısından bile korkuluyorsa, korkanların kabahatleri çok büyük demek ki.
Soğan yemeyenlerin ağzı kokmaz.
Hatırlatmak istedim sadece.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.