HALEP’TE KIYÂMET SAHNELERİ…
Peygamber Efendimiz (Salât ve selâm O’na olsun)’in en çok sevdiği içecek olan sütten midir nedir “Süt Veren” Halep, artık kan kusuyor!..
"Halep oradaysa…” ey arşın şimdi neredesin?..
Halep düştü düşüyor…
Halep’te süt yerine kan akıyor kan…
Ey Konya! Yoksa uykuda mısın?..
Halep düşüyor bak! Yoksa görmüyor musun?..
Ey Âşık Ömer! “İşte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri” diyordun ya…
O gezip de gördüğün, gelip de gittiğin Halep şehri artık şen değil!..
Âşık Emrah, sevgilisini şimdi Halep’in (eğer varsa) hangi mahallelerinde, hangi sokaklarında, hangi evlerinde ve hangi güzelliklerinde arasın…
Kerem, yanıp kül haline gelen Halep’te Aslı’nın ateşine nasıl yansın…
Selçuklu’nun izlerini taşıyan Halep, yoksa sen Konya değil misin?..
Osmanlı’da ilk Mason Locasının kurulduğu şehir olan EY HALEP! Söyle bana, 1919’da Kız Muallim Mektebi açıldığında Halepli kızlar, sevinçlerinden âdeta uçmuşlardı!
Ey medeniyetler beşiği Halep!
Gözümde yaş, kalbimde acı bir sızı gibisin…
Hâlbuki sen, 2006’da “İslam Kültür Başkenti” unvanıyla bize tebessüm ediyor ve gülücükler dağıtıyordun…
Ey Türkmen şehri Halep! Ulu Camii’nin minarelerinden Ezân-ı Muhammediyye sadâları yeri göğü artık titretmiyor mu?..
***
Rejim, stratejik Halep şehrindeki savaşı kendi lehine bitirmek istiyor. Bu amaçla muhaliflerin elindeki doğu semtleri yoğun bir bombardımana tâbi tutuyor. Binlerce İran yanlısı Şii milis de Halep'te Beşar Esad rejimine desek veriyor.
Türkiye'ye sınır Halep şehri, başkent Şam'dan sonra ülkenin ikinci büyük kenti konumunda. Halep’in Türkiye sınırına uzaklığı ise 40 kilometre.
Yılbaşına kadar, 1,5 milyar İslâm dünyası ve Müslümanların yardımları ulaşmadığı taktirde Halep’in doğusu diye bir yer kalmayacakmış…
2012 yılından bu tarafa direnen Halep’e ve Halepliler’e yolun sonu görünüyor…
Müslümanlar hiçbir zaman savaştan yana değil, hep barıştan yana oldular.
***
Unesco’nun dünya mirası listesinde yer alan Halep’in doğusunda 300 bin insan (100 bini çocuk)30 kilometrelik bir yere sıkışmış (hapsolmuş) durumda.
Halep’in dükkân ya da pazarlarında yiyecek yok ve kıtlık başgöstermiş. Yemek ve suyun savaş silahları haline geldiği Halep’te Müslüman kardeşlerimiz açlıktan ölsünler mi?
Buna hangi vicdan razı olabilir?
Açlık insana herşeyi yaptırır.
Etin kilosu 4,75 dolar, çocuk sütü 1,70 dolar, tuz ise 0,75 cent. Etin şu anda kilo başına 50 $, dört ay önce 9 $ 'a mal olduğunu haberlerini alıyoruz.
Halep’in doğusunda sadece 30 hekimin kaldığı ve 9 bin kişiye ancak bir doktorun düştüğü ve hastanelerin bilerek bombalandığı bir şehirde, sivil insanlar ölmek ya da yaşamak arasında bir tercihe zorlanıyorlar. Hayatta kalanların ise bu sefer kıtlık ve açlıkla imtihanı başlıyor. BM’ye göre son hükümet saldırılarının ilk iki haftasında en az 376 kişi öldü ve 1.266 kişi yaralandı. Son iki hafta içinde iki hastane tamamen tahrip edilerek beş hemşire öldü.
Kuşatma ve şiddet yüzünden, 600 hasta sağlanamayan tıbbi tedaviye ihtiyaç duyarken, 200 kişi gerçekleşemeyen acil tıbbi tahliyeleri beklemektedir. Bu arada doktorlar kan nakli için kan eksikliği yaşıyorlar. Kuşatma altındaki Halep’te can çekişen kardeşlerimize hayat verecek kanımızı bile ulaştıramıyoruz!
Suriye’de Müslümanlar çok pis bir savaşın içine çekilmiş vaziyette. Bundan en çok siviller ve çocuklar etkileniyor. Rus ve rejimin savaş uçakları 300 bin sivil halkın üzerine durmadan bomba yağdırıyor. Elektrik, gaz ve akaryakıt kesilmiş vaziyette.
Lübnan Hizbullah’ı ile Şii milisler, ellerine fırsat geçtiği ve doğduğu andan itibaren sünni olan bu insanların gözünün yaşına dahi bakmadan inanın kıtır kıtır doğrar.
AZİZİM DİYOR Kİ…
Biyolojik silahların (Klor Gazı) siviller üzerinde denendiği Halep’te yaşayan Müslümanlar, 10 bin asker, 95 tank ve roketatarlarla kuşatılmış durumdalar.
Ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım!
Otuz kilometrelik yerde sıkışıp kalan 300 bin kardeşimize sen merhamet et ve yardımını esirgeme.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.