“Havalar Isınıyor Sıkı Giyinin”
On bir ayın sultanı Ramazan’ın son günüydü. Evin salonundaki kanepeye uzanmış, televizyondan öğle arası haberlerini seyrediyordum. Ortadoğu’da silahlar susmuyor, olan yine mazlumlara olmaya devam ediyordu. Kan ve gözyaşı dolu haberlerden sonra ajans hava durumuna geçti. Haber spikeri “yurt genelinde hava sıcaklıkları bayramdan sonra artacak, kavurucu sıcaklar gelecek” diyordu. Kafamı pencereye doğru çevirdim. “Derdi veren Allah, sabrını da verecektir”…
Önce Suruç’ta kanlı provokasyon, ardından 2 polisimiz şehit…
Uluslararası şer odakları küresel ısınmayı başlattı. Hesaplarındaki küresel ısınma, en çok Türkiye ve Ortadoğu’yu yakacaktı. Türkiye ısınmaya başlıyordu…
Öncelikli amaçları milli birlik ve beraberliğimizi bozmak olan uluslararası şer odakları, gayelerini yerine getirmek için taşeronlar tutacak ya da kuracaklardı. Öyle de yaptılar. Kurdukları ve tuttukları taşeronlarla Türkiye’yi kavurucu sıcaklarla bunaltırken, kendi arzularını yerine getirmek için zemin hazırlamaya başladılar. Türkiye ısınıyordu…
Yurt genelinde hava sıcaklıklarını artırmayı hedefleyenler, evimizde bizi sıcaklardan bunaltacak, sokaklara dökeceklerdi. Dedim ya; amaç milli birlik ve beraberliğimizi tuzaklarla doldurdukları sokaklarda bitirmek.
Onlar tuzak kuruyorlar, ama biz iyi biliriz ki Allah’ın da onlara tuzağı vardır ve Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Havayı mı ısıtmak istiyorlar? Biz değil, onlar yanacak!
Havalar daha da ısınacak, sıkı giyinin!
Milli birlik ve beraberliğimizi bozarak, bizi birbirimize düşürmeyi hedefleyenleri sevindirmeye niyetimiz yok! Havalar ısınacaksa bizlerde sıkı giyineceğiz!
Göğsümüzü önce imanla dolduracağız. Üzerimize çelik bir yelek gibi Ege’nin efelerinin börümceğini, Marmara’nın gömleğini, tüm bunları sımsıkı saracak İç Anadolu’nun yiğitlerinin entarisini giyeceğiz. Doğu Anadolu’nun kuşağını belimize sarıp, Karadeniz’in kara kukuletasını başımıza takacağız. Ayağımıza Akdeniz’in yemenisini giyip, Dünya’nın en iyi tesbihini dizen Güneydoğu Anadolu’nu Kehribar’ını elimize alacağız, şalvarını giyeceğiz.
Bizi “biz” yapan değerlerimize sımsıkı tutunup, bu bunaltıcı günleri de Allah’ın izniyle atlatacağız.
Yazımı Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun aklıma gelen sözleriyle noktalamak istiyorum.
“Kan dökmeyi seven bir millet değiliz, ancak söz konusu vatan ise Dünya’nın şah damarını keseriz.”
Allah (C.C.), çarşınıza pazar versin. Selametle...
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.