HIRSIZLAR DA İNSAN
Ömrü hırsızlıkla geçen birinin bir gün iradesi vicdanıyla beraber çalışır; Allah’ın hoşuna gidecek bir davranışta bulunur: Kocasından kalan üç kuruş emekli maaşıyla geçinmeye çalışan bir dul kadının, bankadan henüz çektiği emekli maaşını ustaca çaldığı halde, haline acıyıp geri verir.
Oysa zavallı kadının ruhu bile duymamıştır. Ama hırsız, kalabalıktan biraz uzaklaşınca kadının yanındaki çocukların kendi çocukları olduğunu fark eder ve bunların, onun yetimleri olabileceğini düşünür. Kendisi de yetim büyümüştür. Yüreği sızlar, Allah'tan korkar. Kadının peşinden yetişir ve "Şu para sizden düştü” diyerek parayı geri verir.
Bu davranışından ötürü Allah’ta onu ödüllendirir: Onu kendine getirir, uyandırır, aklını başına toplamasına yardım eder. Kalan ömründe hırsızlık yapmadan yaşamayı, helal kazanmayı ve iradesini iyi yönde kullanmayı nasip eder, onu bağışlar.
Böyle olaylar toplumda çok sık olur. Bu, insandaki o olağan üstü donanım, o sistem üzerinde yapılan büyük değişiklikler anlamına gelir. Bu değişiklikten etkilendiği için evrende dengeleri değişecek daha pek çok sistem vardır. Evrenin genel düzeni içinde kargaşa ve anormallik çıkarmadan, genel dengeyi bozmadan herhangi bir düzeni değiştirmek ancak Allah’ın yetki ve gücündedir. Bu ona hiç zor gelmez.
Ancak, daha evvel o hırsıza bir gün insanlardan, yapıp yapmadıklarının hesabını soracak bir Allah olduğunu ve onun aşırı gidenlerle acımasızları hiç sevmediğini öğreten insan da bu işe vesile olmuştur. Ona bu eğitimin verilmesine katkı sağlayanlar da vesile olmuştur.
Bu dönüşten sonra hırsızın her yaptığı yararlı işten, bu dönüşe vesile olan o insanlara da sevap yazılmıştır. Peygamberimiz (S.A.V.).den itibaren bu bilginin o adama ulaşmasına kadar geçen süre içinde yaptığı yolculuğa köprü olmuş, katkı sağlamış tüm insanlara da sevap yazılmıştır. Faydalı eğitime katkı sağlayanlar ölmüş olsalar bile, nesilden nesle bu eğitimin faydası devam ettikçe, yaptığı katkıya göre hepsine dünyanın sonuna kadar sevap yazılmaya devam eder. Hayırlı bütün işler için bu böyledir. Bu bilgiyi Peygamberimiz (S.A.V) tarafından vermiştir.
Bunun yanında hırsızlığı ilk icat edenden başlayarak tarih boyunca hırsızlık yapmış olanlara, ölmüş olsalar bile hırsızlık devam ettiği sürece, yapılan her bir hırsızlık için günah yazılır. Dolandırıcılığın yeni teknik ve türevlerini geliştirenlere, onu başkalarına da öğreterek çağlar boyu yaşatanlara da yazılır. Sempati ile bakanlara, katkı verenlere de ölmüş olsalar bile kendilerinden sonraki hırsızlar hırsızlık yaptıkça, her biri için bir kere daha günah yazılır. Bütün kötülükler için de bu böyledir.
Bu olağanüstü kayıt, bellek ve bilgi işlem ağı (bir çeşit ilahi bilgisayar ağı) gelmiş ve gelecek tüm insanları, her yönüyle, tam olarak kuşatmıştır ve çok mükemmel işler.
O olağan üstü mükemmelliğin karşısında fazla basit kalan insan yapısı bilgisayarlarla bile yıl boyunca pek çok karmaşık hesabı tutarız. Yılsonunda bir tuşa dokunmakla tüm yılın kar veya zararı hemen karşımıza çıkar.
İşte yüceler yücesi Allah da o hesap günü, şanına yakışır biçimde çok daha kapsamlı, çok daha mükemmel ve çok daha hızlı bir şekilde insanların hesabını görecektir. Zaten ölen bir insanın iradesi de sorumluluğu da bitmiştir. Ölümünden sonra artık kendisinin günah ve sevap kazanması söz konusu değildir. Ancak sağlığında yaptıklarının iyi/kötü etkileri devam eder, onlardan sevap ve günah yazılır.
Hayatta iken yaptığı- yapmadığı yararlı veya zararlı işlerin, hala devam eden etkileri dışında herkesin hesabı da büyük oranda hazır hale gelmiştir. Ama her yaptığı yararlı veya zararlı işin, ya da yapması gerektiği halde yapmadığı ödevlerin olumlu-olumsuz etkileri kıyamete kadar devam eder.
Bir kişi bir kötülük yapınca günahı sadece ona yazılmaz. O kötülüğü ilk icat edenden başlayarak o zamana ve o kişiye ulaşıncaya kadar o kötülüğü yaşatanlara, geliştirenlere, bu yolda emek ve çaba gösterenlere, birbirine öğretenlere, tavsiye eden ve şirin gösterip özendirenlere, hatta engel olmak üzere görev ve sorumluluk üstlendiği halde göz yumanlara da yazılır.
Bu durum iyilikler için de böyledir. Tek farkı, iyilik için çalışanlara sevap yazılmasıdır. İşte bu şekilde bir gün bile yaşasa, sorumlu yaşa gelmiş, zeka özrü olmayan her insan için, kıyamete kadar devam eden bir yazılım daha vardır.
Herkesin ana bilgisayardaki disketine artı veya eksi, az veya çok, hiç aksamadan ve hiç haksızlık edilmeden, kendisiyle ilgili her şey yazılır durur. Görevli melekler de bu kayıtların tutulmasına, bu hesapların ve mahsupların yapılmasına, ana terminale aktarılmasına Yüce Allah’ın öğrettiği şekilde nezaret ederler. En sonunda hüküm yine Allah’a aittir.
Belki dünyadan geçip gitmiş olanlar; hayatta iken önder, örnek ve öğreticisi oldukları çirkin, kötü ve zararlı işlerin etkileri nesilden nesle devam ettikçe kendilerine de günah yazıldığını hissederler. Böylece her defasında bir kere daha kahrolurlar. Fakat artık iradeleri alınmıştır; engel olamazlar. Üzülmeleri de bir fayda vermez.
Bütün bu harikulade işler, sıradan görünümler arkasında, böylesine olağanüstü bir biçimde sürer gider. Kişi, din bilgilerinin yanı sıra modern bilimlerde de ilerlemelidir. Ya da modern bilimin yanı sıra din bilimini de öğrenmelidir. Çoğu kez, dini bilenler teknik bilimleri, teknik bilimleri bilenler de dini bilmiyor. Bu durum bilimsel, sosyal ve ekonomik kayıplar doğuruyor.
Kendini geliştirmek isteyen herkes, din bilgilerini çağdaş bilimle yeniden açıklamaya, çağdaş bilimi de din biliminin ışığı altında yeniden düşünmeye ve yorumlamaya çalışmalıdır. Bunu yaptıkça her an daha yeni şeyleri fark edecek, her şeye daha gerçekçi ve kapsamlı açıklamalar getirebilecektir. Eski çağlarda yazılan, yazıldığı çağa göre verilen örnekleri de kendisi güncelleyecektir. Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.