Kudurtan Anadolu halk idaresi
Yıllardır devlet idaresinde çöreklenmiş Anadolu insanının idareye gelmesini daima önlemiş tabiri caizse siyasette iyice çoturgunlaşmış, kaşarlanmış, hortumcu, sömürücü, rantçı, Cumhuriyetin kuruluşundan beri devletin hazinesindeki gelirlerin büyük bir bölümüne asalak olan insanlar hep kendi egolarını tatmin ettiler… Devletin müesseslerine yandaşlarını kızlarını oğullarını yerleştirdiler… Bununla birlikte ülkenin öz evlatları olan vatansever, tertemiz, her yönü ile manevi duygulara sahip Anadolu gençlerinin, vatanseverliğini dürüstlüğünü bir suç gibi gördüler. Meslek liseleri veya imam hatip liseleri mezunlarının kat sayı eşitsizliği ile bir yerlere gelmelerini engelleyip önlerini kestiler, sadece kendi hegemonyalarını sürdürmek içindi.
Vatanını seven, vatanın gelişmesi için uğraşan partileri ve liderlerini de ya ihtilal ile ya da başka yollarla idareden uzaklaştırıp istedikleri oyunları sergilemeye devam ettiler. Atasözümüzde olduğu gibi keser döner sap döner gün gelir hesap döner misali işte o gün geldi hesap döndü, ama bunlar dünya ülkeleri arasında kazanılan saygınlıkta ilerlemeye devam eden istikrarlı bir Türkiye’yi bir türlü kabul edemediler. Hem dışarımızdaki ülke düşmanlarını bile kıskandıracak kadar ülkenin gelişmesinden rahatsız olan dış mihraklar ve içimizdeki hainler, işbirliği yaparak kitlesel kalkışmalarla iktidarı devirmek için her gün bahaneler üreterek ülkeyi bölüp parçalamaya çabalıyorlar. Bütün gayretlerinin halk tarafından lanetlenmesine karşın bu pis emellerini gerçekleştirmek için yandaşlarını sokaklara dökmeye can almaya mala zarar vermeye çalışıyorlar.
Yaklaşan seçimlerde yine iktidardaki partinin başarılı olacağını anlayınca bütün güçleri ile kudurmaya, ülkeyi kan gölüne çevirmeye başladılar. İşte savcı cinayeti, emniyet müdürlüğü baskını bunun bir tezahürüdür. Allah’a şükür ki artık halk bilinçli eskisi gibi boşa kürek çekmiyor. Doğruyu yanlıştan ayırmayı biliyor, vatanı için kimin faydalı olacağının bilincinde.
İşte son olaylar gösteriyor ki, ülkemizin dışında cereyan eden bir savaşa ülkeyi sokabilmek için ellerinden gelen her türlü kötülüğü deniyorlar. Kobani olayları bahane edilerek şer güçler yine meydanlara dökülüyor. Bu seferki azgınlıkları daha çok baskıcı… Yakıp yıkma var, adam öldürme var, talan var, işyerlerini tahrip var…
Bu yapılan kışkırtmalarda kaybeden kim oluyor? Devlet ve devletine sadakatle bağlı masum insanılar… Aslında o tahribatı yapan, yakan, yıkan gafiller de bu zararı çekiyor. Çünkü hepimiz aynı geminin içindeyiz, batarsak da beraber batacağız.
Oysa bu cennet ülkemiz çok insana yeter yetiyor da işte her zulme uğrayan her savaştan kaçanların sığınacağı en büyük insani liman burası. Öyle ise ne istiyor bu doğu ve güneydoğudaki kardeşlerimiz. İnsan bu kadar gafil olur mu?
Şunun farkına varamadılar şer güçler… Son bir yılı aşkındır çözüm süreci ile insanlar ölmüyorsa cenazeler gelmiyorsa Kürt ve Türk anaları ağlamıyorsa, bundan kazançlı çıkan ülke insanıdır, ülke ekonomisidir. Yıllarca esarette yaşamış olan haklar bu iktidarın onlara tanıdığı hakları, üzerlerinden kaldırdığı baskıyı dikkate alıp bugünlere şükretmeleri gerekirken devlete ve iktidara zarar vermek için ellerinden geleni yapıyor, dış ve iç mihrakların oyunlarına alet oluyorlar.
Hadi içteki muhalefetin derdini anlıyoruz. İktidar ülke refahı için böyle devam eder insanların refah seviyesini yükseltirse bize artık iktidara gelmek haram diye feveran ediyorlar.
Ya siz gafil ülke insanları! IŞİD belasından kaçarak sığındıkları, yedirilip içirildikleri o akrabamız dediğiniz kardeşlerinize kucak açan ülkemiz olmasaydı onlar nerelere gideceklerdi. Kapılar kapatılsaydı kimseyi ülkeye kabul etmeselerdi ki buna devletin gücü yeterdi, o zaman ne olacaktı. Teşekkür edecek yerde ülkeyi savaş alanına çevirip yakıp yıkmanın anlamı var mı? Buna doğrudan doğruya yediği çanağa işemek ya da nankörlüğün daniskası denir.
Çok şükür Anadolu’nun gençleri son yıllarda iktidar oldular Başbakan oldular, Cumhurbaşkanı oldular, meclis başkanı oldular. Öbürleri için rantlar bitti, gayri meşru gelirler yok oldu. İşte Kayseri’den Rize’den Cumhurbaşkanı, Konya’dan Başbakan, Yozgat’tan Meclis Başkanı… Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Ermenek’ten, Dışişleri Bakanımız Alanya’dan olur da kudurtmaz mı, adamları…
Allah bu ülkeye hizmet edenlerin yar ve yardımcısı olsun, ülkeye ihanet içinde olanları da ıslah etsin…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.