Müslüman gibi yaşamak gerek…
Çok şükür Müslüman’ız.
Çok şükür islamın, imanın şartlarını biliyoruz.
Biliyoruz buna rağmen Ozan’ın dediği gibi her haltı yiyoruz.
Fitnesiz, fesatsız durmuyoruz?
Dünyanın servetine, makamına, malına, mülküne kaptırmışız kendimizi.
Aç, fakir, yoksulu görmüyor, gördüğümüzde de ezip geçiyoruz.
Bizler Müslüman’ız, faiz yiyoruz, tefecilik yapıyor.
Günde bir çok yerde yalanı çok rahat söylüyoruz.
Bunları yaparken ahreti, toprağın altını düşünmediğimiz için hiç ölmeyecek gibi de yaşıyoruz.
Doğru bir Allah, insan aklına ve yaradılışına uygun doğru bir din ve örnek alınabilecek gerçek bir peygamber algısına sahip olduğumuz, Allah var deyip yok gibi yaşamadığımız, Kuran’ı tek rehber ve ölçü, peygamberimiz Hz. Muhammed’i ise en güzel örnek olarak aldığımız zaman.
Gerçekten iyi bir Müslüman olabilmemiz için erdem sahibi olmamız gerekir.
Birileri bize iyi desin ya da iyi görünelim diye değil gerçekten kalpten gelen bir istekle iyiliğe yöneldiğimiz zaman.
İnancımızı ya da Müslümanlığımızı birileri bize “Ne kadar Müslüman biri” desin diye gösteriş amaçlı yaşamadığımız zaman.
Yerdeki ekmeğe basmama hassasiyeti gösterdiğimiz kadar yalan söylememe, dedikodu yapmama, iftira atmama, ikiyüzlülük yapmama, kötülük düşünmeme, kötü söz kullanmama ve insanların arasını bozacak kötü eylem ve söylemlerden uzak durma hassasiyeti gösterdiğimiz zaman.
Birbirimizi anladığımız, öfke, kin ve nefret duygu ve söylemlerinden uzak durduğumuz ve bizi biz yapan ortak değerlerimizi öne çıkararak gerçek anlamda saygı ve sevgiyi öğrendiğimiz zaman.
Günah ve kötülüklere karşı çelik gibi bir iradeye sahip olduğumuz, bahaneler üretmediğimiz ve birtakım mazeretlerin arkasına saklanmadığımız zaman.
Sosyal adaleti, yardımlaşmayı ve paylaşmayı çoğaltıp sorumluluk bilincine sahip duyarlı insanlar olduğumuz zaman.
Okuyup öğrendiğimiz, düşünüp araştırdığımız, bilim, sanat ve teknoloji üreterek insanlığa artı değer kattığımız yani eğitim ve öğretime olabilecek en kaliteli şekilde değer verdiğimiz zaman.
Alanında en iyi bilim insanlarını, en iyi akademisyenleri, yetenekli, dürüst ve ilkeli en iyi devlet adamlarını, en çalışkan sivil toplum kuruluşlarını, en donanımlı araştırmacı, yazar ve gazetecileri, en kaliteli sanatçıları, en iyi sporcuları, en güvenilir üreticileri, en ölçülü tüketicileri, en iyi esnafı ve her şeyden önemlisi en iyi aile ve en iyi bireyi yetiştirdiğimiz zaman. Kısacası insana ve insani değerlere yatırım yaptığımız zaman.
Adaletten, haktan ve hukuktan şaşmadığımız, adam kayırmadığımız, yalandan, hileden ve her türlü kötülükten uzak durduğumuz zaman.
Vaktimizi olabilecek en iyi şekilde değerlendirdiğimiz, hem kendimizi hem de çevremizi doğru şekilde bilgilendirdiğimiz, insanlığın faydasına olan sosyal sorumlulukların önemli bir parçası olduğumuz zaman.
İnsana, canlıya ve çevreye duyarlı olduğumuz, sokak hayvanlarını gözettiğimiz, yere çöp atmadığımız, yerlere tükürmediğimiz, denizleri kirletmediğimiz, yeşil alanları katlederek beton binalar dikmediğimiz zaman.
Liyakata ehliyete önem verdiğimiz zaman
Kibirden, makamdan aldığı güç ile ezici olmaktan vazgeçildiği zaman.
Gerçek Müslüman ve Allahın sevgili kulu olmayı hak etmiş oluruz.
‘’O, Hayy (diri) olandır. Ondan başka ilah yoktur; öyleyse dini yalnızca kendisine halis kılanlar olarak ona dua edin.
Tüm övgüler, âlemlerin Rabbine olsun.’’ (Mümin suresi 65)
“İçimizde kendini Allah’a verenler de var, kendine yazık edenler de.
Kendilerini Allah’a verenler doğru yolu arayanlardır.” (el-Cin,72/14)
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.