Rabbim Sağlık Versin
TARİHE YOLCULUK (307)
Azizim Diyor Ki: “Rabbim bana, size, hepimize sağlık versin. Sakın unutmayın! Bir tane Türkiye var, bu ülke batmaz, batarsa da okyanuslar taşar…”
Sağlık, sıhhat ve afiyet denilince aklıma hemen Kanuni Sultan Süleyman’ın şu meşhur sözü gelir: “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”
Hz. Ebubekir (r.a.) ise; “Hiç kimseye, imandan sonra, sağlıktan daha üstün bir nimet verilmemiştir” diyor. Emerson’un “Sağlıktan büyük zenginlik yoktur” sözünü elbette önemsiyor ve şu Özbek Atasözünü de yabana atmıyorum: “Sağlıklı olmak istiyorsan; az ye, saygın olmak istiyorsan, az konuş.”
“İki şeyin elden gitmeden değerini takdir etmek zordur: Biri sağlık, öteki de gençliktir” diye buyuran Hz. AIi (kerimullahi veçhe)’nin sözüne kulak veriyor ve Hz. Muhammed (sav.)’in “Çok fazla yiyip içerek, kendi kalbinize yüklenmeyin” sözünü de, Konyalılar olarak son derece önemsememiz gerektiğine inanıyorum.
Hz. Mevlâna da “Her hastalık size öbür taraftan gelen elçilerdir. Onları iyi karşılayın” diyor.
Hamdolsun, Ramazan-ı Şerif ayından bu tarafa çektiğim ağrı ve sızıları, arkadaşlarımın uyarılarını da dikkate alarak Ramazan Bayramı’ndan sonrasına bırakmayarak iyi karşılamaya gayret ettim ve etmeye de devam ediyorum. Konya Büyükşehir Belediye Hastanesi’nde Dahiliye Mütehassısı Dr. Mustafa Karabulut’a muayene olduktan sonra tetkiklerde, gizli şeker ve ultrasonda safra kesesinde en büyüğü dokuz milimetre çapında olmak üzere taş ve sanki Konya inşaat sektörüne yetiştirmek üzere hafriyat çıkınca; bundan kurtulmak için kendimi, Selçuk Tıp Fakültesi Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ertuğrul Kafalı’nın usta ellerine teslim ettim. Çarşamba günü gülümseyerek saat 08.40’da girdiğim ameliyat ve yoğun bakımdan sonra gözlerimi açtığımda saat 10:00’u gösteriyordu. 10:10 geçe hasta bakıcı Mehmet abi beni özel odaya aldı. Sevgili eşim refakatçı olarak yanımdan hiç ayrılmadı. Çarşamba günü bir gün misafir olduğum 311 no’lu odadan Perşembe günü saat 09:00’da taburcu oldum. Biladerim Nevzat’ın arabasıyla arefe günü bayram alışverişi de yaptıktan sonra evimde istirahate çekildim.
MERHAMET LİBASIYLA KUŞANMALIYIZ
MİSMAR AVM’de arabanın arka tekerleğinde ezilme tehlikesine ramak kala bir kaplumbağayı son anda ferkederek kurtardım. Merhamet sahibi bir hayvansever insan olarak ayakları iş kazası sonucu ezildiği iddiasıyla yaşatılmak için kuyruğu ve patileri kesilen o köpeğin ölümüne çok üzüldüğümü ifade etmeliyim. Ekranda seyrederken gözlerinin ne kadar donuk olduğunu gördüğümde içim cız etti. Siz onlara dokunmadığınız sürece saldırmayan hayvanlara, merhamet etmek ve onların aç karınlarını doyurmakla mükellef olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Çünkü bizler, yeryüzüne “Halife” olarak gönderildik.
TÜRK SEÇMENİ ÇOCUK DEĞİL
Hastanede, Prof. Dr. Mustafa Acar’ın yeni çıkan ve bana imzalayarak hediye ettiği “Hizmetten Hezimete FETÖ Bir İhanetin Öyküsü” adlı kitabını da okumaya başladım. Ramazan-ı Şerifin manevi ve uhrevî atmosferini bozmamak adına seçimler dolayısıyla siyasi yazılar yazmamaya gayret ettim. Bu arada bol bol tefekkür ettim. Sizler için araştırma yaptım. Bu arada pek çok yeni bilgiler öğrendiğimi belirtmeliyim. Dinlediğim Cumhurbaşkanı adayları ile parti liderlerinin konuşmalarında samimi olmadıklarını gözlemledim. Biz çocuk değiliz. Siyasiler memleket meselelerini vatandaşlara olduğu gibi söylemiyor ve anlatmıyorlar. Devamlı ve mütemadiyen polemik yapıyorlar. Ben milletimizin ferasetine her zaman güvenmişimdir. 24 Haziran’da en doğrusunu yapacağına inanıyorum.
“MEMLEKET İKTİSATLA MUHAFAZA EDİLİR”
Gazeteci-yazar ve seyyah Abdürreşid İbrahim’in Âlem-i İslâm adlı eserinden Japonların Müslümanlara olan muhabbetlerini de okuyorum. Enteresan bilgiler var. Japonların ahlâkî eğitimlerinin Cengiz Han talimatı olduğunu yeni öğrendim. Tokyo Millî Kızlar Okulu Müdürü Miyata diyor ki; “Bizim eski ahlâkımız Cengiz evlatlarındandır. Bizim Japonlar, iktisada riayet etmeye alışmış bir millettir. Bütün milletin esası bundan ibarettir. Cengiz Han demiş: ‘Memleket silâhla fetholunur, iktisat ile muhafaza olunur.’ Bizim Japonlar bu kaideyi bir anayasa yerinde görmüşler. Batılıların israflarına kapılmamaktır.” diyor.
YABANCI VİRÜSLERLE MÜCADELE ETMELİYİZ
Bizim iktisadî yapımız bozuk. Bu bozukluk Batı (ABD) tarafından içimize bulaştırılan “sekülerizm” virüsünden kaynaklı. Bundan dolayı hastalıklı vücudumuz dış kaynaklı virüslere karşı dayanıklı değil. Gerçekten yerli ve millî çözümler bularak bu yabancı ve israfa dayalı virüsleri derhal vücudumuzdan dışarıya atmamız ve o virüslerle sıkı bir mücadeleye girmemiz gerekiyor.
15 Temmuz’da milletimizin gösterdiği cesaretin altını basiret ve ferasetle doldurmak gerekiyor. Türkiye’yi yöneten ve yönetmek isteyen siyasilere diyoruz ki; lütfen elinizden geleni yapmayın, yapılması gereken neyse onu yapın.
Rabbim bana, size, hepimize sağlık versin.
Unutmayın! Bir tane Türkiye var, bu ülke batmaz, batarsa da okyanuslar taşar…
YARIN: ABD’nin Holistik Dış Politikası ve QDDR.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.