RAMAZAN-I ŞERİF HOŞGÖRÜYLE GEÇSİN
Fıkramı hoş görünüz lütfen; hani Temel, bir Fransız erkek ve bir kadın ıssız adaya düşmüşler. Temel Fransız erkeğe dönmüş “senle ben sırayla ağaca çıkıp etrafı gözleyeceğiz, gemilerden yardım isteyeceğiz, şimdi ben ağaca çıkıyorum ama kadının yanına yaklaşmak yok” Temel çıkmış ağaca, kadın adanın bir tarafında, Fransız erkek diğer tarafında ama Temel ağacın tepesinden habire bağırıyor “hoop, kızdan uzak dur” Ağaca çıkma sırası Fransız erkeğe gelmiş, Temel kadının yanında sohbete başlamış, ağacın tepesinden Temel ile kadını yan yana gören Fransız kendi kendine söylenmiş “demek buradan böyle görünüyor.”
Ülkemde de artık hemen herkes her olaya kendi gözlüğünden bakıyor. Düşünün bir üniversitemizde bir yabancı gazeteci devletimizin kurucusuna hakaret edebiliyor, ortak tepki yok. Kendine süslü unvanlar bulmuş birisi istismara uğrayan çocuk için ailesinin siyasi görüşüne göre seviyesiz görüş bildirip “Ak Partili aile çocuğuysa..” diye başlayan hoşgörü cümlesi kurabiliyor, Trumph bile Ermeni terörü dememişken maalesef içimizden Ermeni terörü diyebilenler çıkabiliyor. İki günü aynı olan zarardadır, ya elli yılı benzer olan ülkemize ne demeli? İktidar-muhalefet ilişkileri de böyle. Huzur iklimini sağlamak iktidarın önceliğidir tamam da film hep aynı seyirde. 1955’ten beri neredeyse her iktidar faşist, seçim kazanan her lider diktatör birilerine göre. 1962 yılında rahmetli İsmet İnönü “karşılıklı kazanç ve kayıp ne olursa olsun, vatandaşı birbirine düşman etmemek mecburiyeti her parti için hayati önem taşımaktadır” demiş. 1979 yılında ABD Dışişleri Bakanı Warren Christopher “Türk parlementosu üyeleri partizan görüş ayrılıklarını bir yana bırakıp ülke içindeki hayati önem taşıyan ekonomik reform tasarılarını desteklemelidir, Türkiye’de muhalefet hükümete yardımcı olmuyor” açıklamasını yapmış. (Kaynak; Cumhuriyet Ansiklopedisi YKY)
Toplumumuzun empatiye, birbirini sevip saymaya gereksinimi var. Zaten içeriden, dışarıdan yeterince karıştırılmak istiyoruz. Toplumu kucaklamak önceliği iktidardadır muhalefete karıştırma imkanı vermemek de öyle. Ramazan-ı Şerife böyle bir ortamda kavuşuyoruz. Ateizm-deizmin yayıldığı düşünülüyor, her fırsatı dinimize saldırıya çevirmeye hazırlananlar pusuda. Ülkemin Ramazan-ı Şerif gündemi de yıllardır aynı. Kamu yemekhaneleri kapansa olay, kapanmayıp sayıya göre yemek çıkarmak için isim listesi istense fişleniyoruz yaygarası hazır. Hele hele doğru olsun olmasın oruç tutmayanlara saldırı başlığını atmaya hevesli bir kesim zaten pusuda. Kötü örneklere fırsat verilmemeli. Afyon ili Anıtkaya ilçesinin ANAP’lı Belediye Başkanı 1985 yılında ramazan süresince gündüzleri kahvehanelerde çay ve meşrubat içilmesini yasaklama kararıyla gündeme gelmiş meselâ. (Kaynak; Cumhuriyet Ansiklopedisi YKY) Günümüzde iş icabı seyahat etmek zorunda olanlar çoğunlukta. Hastası, ilaç alma zorunluluğu olan, oruç tutamayan veya tutmayanlar da eskiye göre daha çok. Dinimiz hoşgörü dini, oruç bir nevi terbiye, sabır işi.
Ramazan-ı Şerif hoş geldi, hoşgörüyle geçsin. İbadetlerimiz makbul ve kabul olsun inşallah. Toplumumuza mübarek ay coşkusu ve birlik-beraberliği nasip olsun. Oruç tutmayanlar veya tutamayanlar da hoşgörüyle karşılansın, güzel dinimize dil uzatma fırsatı kimselere verilmesin. Mübarek ay umarım bölgemize ateşkes, hepimize ve ülkemize güzellikler getirsin. Sevgi ve saygıyla.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.