TURİZMCİLER İÇİN BU MİLLETE TATİL YAPTIRMAYIN!!!
Güzel güneşli bir sonbahar pazarında tüm okurlarımıza en içten sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. Biz hızla bayram dahası uzun tatil atmosferinden kurtulmak için çırpınırken hala tatil havasında yatan siftinen milleti gördükçe de “turizmcilerin yüzü gülsün, aman turizmciler üzülmesin” diyerek uzun uzun tatil kararları veren siyasetçilere de çok kızmaya başladım.
Hiç kimse darılmasın kızmasın ve alınganlık yapmasın.
Başka illeri bilmeyiz ama biz kendi kendimizi biliriz. Hem de iyi biliriz.
Hem bana ne Van’dan, Edirne’den, Antalya’dan Trabzon’dan. Ben kendi şehrimi bilirim. Bu şehir bir yandan mübarek ve bir yandan da hızla kendini geliştiren bir şehir olma yolunda büyürken insanımız gerçekten dört dörtlüktür.
İstanbul’da görev yaparken 80 ilden sorumlu bir gazeteci olarak Konya’nın, Konyalının kıymetini daha iyi görebiliyordum.
Çünkü bizim insanımız zeki, akıllı, çalışkan, dürüst, onurlu, mütevazı aynı zamanda zengin ve zenginliğini de helal ve haramı bilerek geliştiren nadir bir millet idi.
Para olarak ne Antep’ten ne de Kayseri’den geri idik.
Bizde ne istersen hepsi çuvalla idi.
………
Ancak şehrin verdiği rahatlık; hava gibi su gibi kanımıza ciğerlerimize ruhumuza işlemişti.
Yanılmıyorsam 2002’nin Aralık ayında Konya’ya kesin dönüş yapmıştım.
O günlerde en zorlandığım ve ağırıma giden konu sabah kalkıp evden gazete, ekmek almak için çıktığım zaman Meram bölgesinde nerede ise hiçbir gazete bayisinin dahi açılmamış olmasıydı.
Bir süre sonra ekmek işini halletmiştik.
Şöyle ki evimizin karşısındaki büfe sahibi ile konuşup helalleştik. Nasıl olsa ekmek büfeye açılmadan geliyor ve kasa kasa ekmekler orada duruyordu. Ben gidip ekmeğimi alıyor, evden çıkarken de kaç ekmek aldım ise parasını veriyordum. Ama balyalara bağlı olan gazeteyi yine alamıyordum.
Niye?
Çünkü hiç kimse gün doğarken ekmek satacağım, gazete satacağım da 5 kuruş kazanacağım endişesi taşımıyordu.
Esnaf da rahat, tüccar da rahat insanımız da rahattı.
Hem bizim öyle çok çalışıp para pul kazanalım gibi bir hevesimizde yoktu ki. En garibanımızın bile köyden gelenler ile karnı 12 ay doyuyordu.
Başta söyledik. Alınmaca, darılmaca yok. Konyalılar olarak biz böyle rahat insanlarız.
Gelelim o günlerden bu günlere.
Turizmcileri güldüreceğiz diye 9 gün tatildeyiz yaa. Vallahi millet 9 gün yatma peşinde. Tamam, tatil resmi tatil ya özellere ne demeli.
Milleti salsan 9 değil 19 gün evinden çıkmadan yatacak ve söylendiği zaman da utanmadan da “Ne var ki abi?” diye soracak.
Bu gailesizlik, bu vurdum duymazlık nedir Allah aşkına?
Şu başımıza gelenlerden hiç dersini alan yok mu?
İçeriden dışarıdan yedi düvelle boğaz boğaza çarpışıyoruz. Bunlar görünenleri. Bir de görünmeyenleri düşünsenize? Böyle bir dünya sisteminde biz çalışmak üretmek okumak yeni yeni plan projelerle ortaya çıkmak yerine, “Yarım dönüm bostan yan gel yat Osman” modunda bir yerlerimizi büyütmenin gayretindeyiz.
Ama bu sefer bu milletin hiç kusur ve kabahati yok. Çünkü bu lüzumsuz yatışın tek sorumlusu siyasiler. Baştan söyledik değil mi alınganlık yapmaca yok.
Kime yat desen teşekkür eder ama biz uçmamız gereken zamanda yatarak yine boş kasnak gibi dönüyoruz.
DEMEK Kİ HÂLÂ SOKAKTA YATANIMIZ VAR
Dün sosyal medyada bu fotoğrafı
ve altında da şu yazıyı gördüm
“Allah kimseye dert, hastalık vermesin. Yatana da zor, bakana da zor (Hastane bahçesinde bulunan kamelyalardan biri. 2 aydır yatan hastalarına refakatçilik yapan ailenin maddi imkansızlık sebebiyle oluşturduğu dinlenme yeri...)
Allah yardımcıları olsun...”
………….
Sonra bu yazı ve fotoğrafı yazan isme ulaştım. Çünkü benim bildiğim bu şehirde öyle vakıf ve derneklerimiz var ki hiç kimsenin sokakta kalmasına izin vermezler.
Dahası artık bizim Devlet olarak valilik olsun belediyeler olsun asla böyle bir görüntüye izin vermezler.
Aile bunları bilmiyordur diye yazının sahibine ulaştım.
Ama duyduklarım daha da üzücü idi. Çünkü süre uzun olduğu için belli bir süre kalınmasına izin veriliyormuş bir yerde günlük 80 lira para istemiş. Ailenin de bu durumlu olmayınca böyle bir yolu tercih etmek zorunda kalmışlar.
Ne diyelim yatalım kalkalım düşmez kalkmaz bir Allah diyerek halimize şükredelim.
Cenab-ı Allah’ım kimseyi ve hiç birimizi gördüklerimizden aşağıya koymasın
ARENA’DA SİGARA İŞİNE
TSYD’DE EL ATMIŞ AMA…
Dünkü yazımızla ilgili arayan pek çok dostumuz oldu. Allah var ya biz bu yazının bu kadar ses getireceğini hiç düşünmemiştik.
Harem’de veda tavafında bulunan bir abimiz bile bize oralardan yazdı.
Yazıya aldığımız tepkiler ile ilgili olarak hep sevindik hem de zaman zaman çok üzüldük.
Mekke’den gelen ses gibi gerçekten çok üzüldük.
Neyse bizi sabahleyin arayan tanıdık isimlerden birisi de dostumuz Recep Çınar idi. Sigara konusuna Recep Çınar’da TSYD başkanı olarak direkt müdahil olmuş. Ama başarılı olamamış. Başkan giden valimize durumu bire bir aktarmış sonuç sıfır elde var sıfırmış.
Hatta sohbetimizde dayanamadı Recep dedi ki “Tribünlerde ne var ki sen gel de VIP’de devre arasında kapalı alanı bir gör!!!”
Başka bir söze gerek var mı?
TSYD’nin başkanı bunu dedi ise biz tribündeki garip çilekeş taraftara ne diyebiliriz ki?
Hatta hatta şehri ve ülkeyi yönetenler bunu yapıyorlarsa biz tribünde sigara için taraftardan “Size haksızlık etmişiz özür bile dileriz” deriz.
……………
Hadi daha fazla sizi üzmeyelim. İyi pazarlar.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Sabır bir eylem biçimidir
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Beş kişilik bir aile bir motora biniyorsa ve motoru süren baba kırmızı ışıkta yandan gelen araçlara baka baka karşıya geçmiyorsa o zaman daha iyi ADAM oluruz
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.