Üretim Şart, Yenilenme Şart!
Geride bıraktığımız hafta hem Konya hem de Türkiye açısından son derece önemli bir gelişmeyle kapandı.
Türk Hava Kuvvetleri'nin uzun süredir Boeing firmasından gelmesini beklediği 4 AWACS, yani havadan erken ihbar ve kontrol (HİK) uçaklarından ilki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in, 3 bakanın, ABD Büyükelçisi’nin katıldığı bir törenle Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı envanterine girdi Cuma günü.
Bu uçaklardan 2’si daha bu yıl içerisinde envantere alınacak, diğeri ise 2015 yılında Türkiye’ye teslim edilecek.
Türk silahlı Kuvvetleri envanterine kuvvet çarpanı etkisi ile dahil olan bu uçakların yapımında Türk firmalarının da önemli bir rolü olduğu yetkililerce ifade ediliyor.
Türkiye2nin savunma sanayinde aldığı mesafeye, dünya silah ticaretinde giderek artan piyasa payı da tanıklık ediyor. 2013’te İsrail'i bu alanda geçmiş bir ülke Türkiye.
Peki ama Konya’nın bu büyüyen pastadan aldığı pay nedir, ne olabilir?
Bu konuda önceki yıllarda önemli çalışmalar yapılmıştı, bu çalışmaların neticesi neler olmuştur?
Bu sorulara henüz olumlu cevaplar üretme aşamasında değiliz ne yazık ki.
Konya’nın, Konya sanayisinin bu alanda yapılacak ek çalışmalara ihtiyaç duyduğu açık.
Konya Sanayi Odası Başkanı Memiş Kütükcü, sanayi üretiminin Gayrısafi Milli Hasıla’daki payının diğer sektörel büyümelerden kaynaklı olarak azaldığını ifade etmişti gazetemizi ziyaret ettiğinde.
Hizmet sektörünün ekonomimiz içindeki pay artışının örneklerini şehrimizde de gözlemlemek mümkün.
Oteller, kafeler, güzellik merkezleri açılıyor sürekli.
Hayır, bunlar açılmasın demiyoruz elbette; açılsınlar açılmaya da, sanayimiz, sanayicilerimiz de büyüyen ekonominin gereklerine uygun olarak büyümeyi, gelişmeyi, inovasyonu temel hedef olarak görsün.
Geçen hafta Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, Başkan Yardımcısı Doç. Dr. M. Necati Demir ile birlikte TÜBİTAK destekleri konusunda akademisyenlere bir bilgilendirme semineri verdi.
Altunbaşak, "2023 hedefinin TÜBİTAK'a bakan kısmı var. Bizi ilgilendiren kısmını gerçekleştirebilmemiz için proje sayısını her yıl yüzde 22 artırmamız gerekiyor" diye konuştu.
TÜBİTAK'ın sanayiye ciddi destekler verdiğine de işaret eden Altunbaşak, "Artık sanayiciye diyoruz ki; TÜBİTAK'tan destek alacaksan, yanında üniversite getirmek zorundasın. Büyük bir proje getirirlerse, bunun limitini 10 milyon lira olarak belirledik. Bir sanayici TÜBİTAK'a 10 milyon liralık proje için başvurduğunda, içinde öğretim üyesi görmezsek, direkt iade ediyoruz. TÜBİTAK'ın her alanda kaynağı var. Her alana destek veriyoruz" diye konuştu.
Peki durum şu an ne merkezde? Kendileriyle konuştuğumuz akademisyenler sanayicilerin tutumlarına ne diyor?
Hemen söyleyeyim: Akademisyenlerimiz, sanayicilerimizin genel tutumlarından pek memnun değil. TÜBİTAK desteklerini sadece finansman getirisi olarak ele alıyor çünkü sanayicilerimiz. Gözleri inovasyonda, icatta falan değil. Mevcut üretim şekillerinin daha iyiye, daha verimliye doğru değiştirilmesi konusunda yeterince araştırmacı, girişimci de değiller.
Bu söylediklerimizi rakamlar da ortaya koyuyor. Her ne kadar patent ve marka başvurularında iller sıralamasında ön sıralarda yer alsak da bölgenin en büyük teknokenti olan Selçuk Üniversitesi Teknokent’inde bulunan firmaların sektörel dağılımı bile bu konudaki sıkıntıyı göstermeye yetiyor.
Son olarak inovasyonun sadece ekonomide, sadece sanayide, sadece üretimde etkin bir kavram olmadığını vurgulayalım.
Belki de inovasyon, öncelikle anlayışlarımızda, siyasal yaklaşımlarımızda gerekli…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.