Yalancı Sahipler!
Çok sevdiğim bir büyüğüm “Şu masanın üstünde bir çuval pislik olsa üstüne neyle kapatsan çare olmaz amma o kağıt paralar var ya!.. İşte onlardan serpiştirdin mi ortada pislik mislik kalmaz. O kâğıt parçaları her türlü pisliği örter.” demişti.
Başarı da böyle bir şey herhalde. AK Parti şehirde % 74 oy aldı diye karalar ak mı oldu yani?
Tüm sıkıntıların, yanlışların üstü mü örtüldü?
Şehirdeki potansiyeli %64’e düşüren yanlış insanlar ve politikalar bu seçimle birlikte aklanmış mı oldu?
Hiç sanmıyorum. Bu başarının sahipleri bellidir. Yerel yöneticiler dâhil hiç kimse için bu kıymetli oyların verilmediğini herkes gibi bu cümlelerin muhatapları da çok iyi biliyor.
Ne hikmetse başarısızlıkta ortada görünmeyenler, şimdi çok güzel bir şekilde işin cakasını atmayı biliyorlar.
Sevinsinler. Sevinsinler tabii. Ama keşke 7 Haziran sonrası da başarısızlığı kabul edip bugün muhalefetten istediklerini; birkaçı yapma cesareti gösterebilseydi.
O gün milletin önüne çıkma gücü olmayanlar sanki “bu zaferin mimarları gibi” hala Konya siyasetini dizayn etmeye çalışıyorlar ya. Eh!.. Allah’ın adaleti gün gelir bu adamları bulur. O zaman şehir de hesabını görür.
Üniversite İthal Aday istemiyor.
Aylar önce vekil adaylarımızı belirlerken şehrimizi çok bilmeyen ithal adaylardan bahsetmiştik. Bugün rektörlük seçimlerinde de benzer şeyler yaşıyoruz.
Toplumda akademisyen algısı her zaman “bilirkişi” modelinde olmuştur. Aklı başında, elit ve entelektüel bir yapıya sahiptir bu insanlar.
Haliyle, en demokratik şekliyle kendilerini yönetecek kişiyi, kendilerinin seçmesi beklenir. Bunu seçimi yaparken de kadro ve yer telaşına girmeden hür iradeleriyle yapmaları elzemdir.
Bugün geldiğimiz noktada Selçuk Üniversitesi’ndeki rektörlük seçimlerine bir “mahalle bakkalı” müdahil olmadı o da yakında olacak muhtemelen. Vekiller, odalar, başkanlar, şucu bucular, gazeteciler hatta bilumum cemaatler derken… Dedim ya eksik kalan son gedik de mahalle bakkalı tarafından yakında doldurulacak.
Evet, Selçuk Üniversitesi; Türkiye’deki olağanüstü durumdan haliyle olağanüstü olarak etkilenmiş olabilir. Özellikle son 2 yılda iç çatışmalarla eğitim öğretimden çok farklı mevzularla gündeme gelmiş olabilir. Şimdi birileri aynı şeyler olmasın diye bambaşka telaşlara düşmüş de olabilir. Ama bırakın koca koca adamlar kendi rektörlerini kendileri seçsin ya hu! Seçtikten sonrasını Cumhurbaşkanımız bilir elbette, siz seçeneklere müdahil olmayın.
Her biri akil insanlar sınıfına girebilecek çok kıymetli hocalarımızla ağabeylerimizle konuşuyoruz. Tüm yerleşkedeki genel intiba “özellikle siyasetin bu işe karıştırılmasından aşırı derece rahatsız olunduğu” şeklinde. Malum yapının rektörü zaten sinmiş ve yeniden adaylığı aklının ucundan geçirmemiş. Ona bağlı ya da ondan icazet alan herhangi biri de ortada yok. Onun taraftarları da bu üniversitede var olmak istiyorlarsa ne yapmalarını gerektiğini sizden bizden çok iyi biliyorlar. Ee… Geriye ne kalıyor?
Bir de üniversiteyi bölmek için uğraşanlar var ya! Bugün en çok onlar kendilerine yer devşiriyor. Zira Selçuk Üniversitesi mensubu akademisyenlerin çok büyük bir bölümü adı her ne olursa olsun farklı bir üniversiteden birini rektör seçmeyi kendilerine hem hakaret hem de zül addediyorlar. “Bu kadar hoca arasından birini çıkaramaz mı ki dışarıdan birileri buraya gelebilir” diyorlar.
Hiçbiri babamızın oğlu değil ya! Ne denir onlar da haklılar!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.