YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR
İki taş ustasına ne yaptıklarını sormuşlar. Birincisi, “Taş bloklar yapıyorum” derken, ikincisi, “Bir katedral inşa eden ekipte” olduğunu söylemiş.
KISSADAN HİSSE
Peki o zaman dinleyin.
Yaşıyoruz,
Nefes alıyoruz,
Yürüyoruz,
Koşuyoruz,
Konuşuyoruz,
Hedefler neler?
Ne için?
Bütün bunları yapıyoruz?
Belki, rüzgarda ahenkle dans eden buğday başaklarıyız.
Belki, durgun suya atılan taşın oluşturduğu halkalarız.
Ya da, bir koyunun arkasından uçuruma atlayan koyun sürüsü…
Bütün bunları niye mi anlatıyorum?
Hayatlarımızı anlamaya çalışıyor, sorular soruyorum.
Cevapsız sorular,
Sorusuz cevaplar…
Anlamsız diyaloglar,
Diyalogsuz anlamlar…
İçi boşaltılmış değerler.
Hedefsiz yaşamlar…
Başkasının hayatında yaşam arayanlar
Başka benliklerde(!) kendini kaybedenler…
Yürümeyi marifet sanıp, koşmayı unutanlar.
Asık suratlılığı ciddiyet sanıp,
Gülmeyi unutanlar,
UNUTTURANLAR…
Menfaatleri uğruna kendini, kurumunu, şehrini, dahası ülkesini satanlar…
Kendini önemli sayıp her b... bilenler,
Her taşın altında kafayı uzatanlar,
İki kadeh içip uçunca kendini bir şey zannedip dini, vatanı kurtaranlar,
Sabah ayıkınca, her şeyi unutanlar…
Sahi kuzum!
Ne yaptığınızı farkında mısınız?
Gece aslansınız, gündüz kuzu misali
Kendinizi yönetemiyor, yönettiriyorsunuz.
Siz kendiniz değilsiniz, olamıyorsunuz.
Kendi gök kubbeniz altında tutsaksınız.
Gök kubbeniz başınıza yıkılacak farkında değilsiniz.
Kendi kurumunuzu,
Kendi ülkenizi,
Kendi dininizi,
Kötülüyor, gülüyorsunuz…
Yapacağınız iki şey var.
Bir, kendinizin farkına varın
İki, en iyi yaptığınız şeyi yapın, terk edin, kaçın.
Taş ustası mısınız, ya da katedrali inşa eden ekipten misiniz?
Yalnız, çabuk karar verin.
Yarın çok geç olabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.